Sokağa çıkma yasağının sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde tarihi Kurşunlu Camii'niN ateşe verilmesi ile ilgili tartışmalar sürüyor.

Hükümete yakın yayın organlar camiyi ‘YDG-H’nin yaktığı’ yönünde iddialarda bulunurken, YDG-H bu iddiaları yalanladı. HDP ise bölge halkının ‘caminin havadan bombalanarak yakıldığını söylediğini’ aktardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise 'Diyarbakır'da bu hainler mabetlerimize el uzatmaya çalışıyor' dedi.

Kurşunlu Camii'nin yakılmasıyla ilgili DİHA'ya konuşan İslamcı yazar İhsan Eliaçık ise ‘devlet güçlerince gerçekleştirilen saldırılardan biri olduğunu’ söylüyor. Eliaçık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'Diyarbakır'da bu hainler mabetlerimize el uzatmaya çalışıyor' şeklindeki sözlerini ise "kara propaganda" olarak niteliyor.

GEZİ HATIRLATMASI

Cumhurbaşkanının daha önce de Gezi direnişi sırasında eylemcileri kötü göstermek için 'Camiye ayakkabılarıyla girdiler, caminin içinde içki içtiler' dediğini hatırlatan Eliaçık, "Lice'de, Nusaybin'de, ilçelerdeki kuşatma hareketlerinde gece 12'den sonra sokağa çıkma yasağı ilan edip sabaha kadar kurşun yağmuruna tutuyorlar. Ezan okutmuyorlar. Cuma namazı kılmalarına bile izin vermiyorlar. Bunların hepsini de devlet güçleri yaptı. Bu iş ayyuka çıktığı zaman da 'terörist' ya da 'göstericiler yaptı' diye yaygara koparıyorlar" diyor.

‘BİR BEİS GÖRMÜYORLAR'

Devletin 'teröristler var' bahanesiyle hiç acımadan önlerine çıkan cami dahi olsa 'teröristler buraya saldırdı' diye oraları ateşe vermekten bir beis görmediğini söyleyen Eliaçık, saldırı için "Arkasından da kara propaganda yaparak sanki onlar dine saldırıyormuş ya da camileri tahrip istiyormuş gibi bir hava estirmeye çalışıyorlar. Bildiğimiz devlet güçlerinin yaptığı bir şeydir" ifadelerini kullanıyor.

'KLASİK DEVLET TAKTİĞİ'

Eliaçık, benzer saldırılarla geçmişten bu güne sık sık karşılaştıklarını söylerken, "Örneğin, Şeyh Sait İsyanı'nda parayla adam tutup sokaklarda kadınları taciz edip insanların mallarına ve dükkanlarına saldırtıp 'yaşasın Şeyh Sait' diye bağıranlar vardı" diyor ve bunun klasik bir devlet taktiği olduğunu vurgulayarak "Bunlara inanmamak lazım" diyor.

Devletin ayaklanmalara karşı tavrının eskiden beri belli olduğunu ve 3 koldan mücadele yürütüldüğünü de dile getiren Eliaçık, şunları belirtiyor:

"Bu kollardan birincisi güvenlik güçleri. Bunlar sahada silahlarıyla sıcak çatışmalara girerler. İkinci kol; görünmeyen, tutulmuş ajanlardır. Onlar halkın içine karışır. Ve göstericileri zor durumda bırakacak işler yaparlar, cami basarlar, bira şişesini caminin içine koyarlar. Bunların hepsini istihbarat güçleri yapar. Üçüncü kol da üst taraftan Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde konuşmalar yaparak halkın gözünde göstericileri küçük düşürürler. Şu anda da 3 koldan mücadele ediyoruz. Bu yapılanlar da onların başının altında çıktığını düşünüyorum."