İstanbul'da tekstil, nakliyat, inşaat gibi iş alanlarında faaliyet yürüten bazı Kürt şirketler, AKP'nin savaş politikasına karşı iş yerlerini kapatma kararı aldı.

ANF’den Ali Barış Kurt’un haberine göre, bazı şirketler, devlet terörü durmadığı sürece faaliyet yapmayacaklarını açıkladı.

Asya Tekstil'in sahibi Serhat Dikmen’in konuya ilişkin sorulara yanıtları şöyle:

'AKP SALDIRILARINI BU ŞEKİLDE LANETLEYECEĞİZ'

Böyle bir karar almanızın tek sebebi AKP'nin savaş konsepti mi?

Kürt iş insanları olarak, özelde Cizre, genelde Kürdistan'da halkımız üzerindeki devlet terörüne duyduğumuz tepkiyi göstermek için, AKP'nin, devletin saldırılarını lanetlemek için mevcut iş yerlerimizin feshini vereceğiz.

Büyük miktarlarda vergi veriyoruz ve biz bu paralarla halkımızın üzerine atılacak bombalar alınsın istemiyoruz. Artık Kürt düşmanlığına her açıdan 'dur' demenin zamanı geldiğini düşündük. Halkımızın yaşadıklarına sessiz kalamazdık. Erdoğan'ın Kürt düşmanlığına büyük öfke duyuyoruz. Onun kafasındaki Kürt modeli olmadık, olmayacağız. Onun istediği Kürt modeli; Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu, Muhsin Kızılkaya, Mehdi Eker gibilerdir. Hiçbir zaman onlara benzemeyeceğiz. Kendi özünden vazgeçmiş, başkalaşmış, onurunu yitirmiş bir Kürt olmayacağız.

Hangi şirketler bu karara uyacak?

Asya Tekstil, uluslararası nakliyat yapan Herdem Limited Şirketi, Roza Tekstil, Tekin İnşaat ve Aydın Şirketler Grubu. Bunların öncülüğünde olacak. İstanbul'da 25-30 civarında bir firmayız. Mersin'deki arkadaşlar, 10 kadar şirket de bize 'aynı tutumla destek vereceğiz' dediler. Tekin İnşaat şu an İstanbul'daki 3. köprü inşaatının bir kısmının hafriyat yapımını almış durumda ancak bu işine son verecek. Biz bir hamle yaparsak 100 firma daha Kürdistan'a geri dönüş yapacaktır.

'DEVLET TERÖRÜ DURMADIKÇA VERGİ ÖDEMEYECEĞİZ'

Ne tür gelişmeler etrafında yeniden faaliyete geçeceksiniz? Var mı böyle bir koşulunuz?

Bu savaş durmadıkça, halk üzerindeki devlet terörü durmadıkça iş yerleri açıp vergi mükellefi olmayacağız. Zaten Cizre üzerindeki abluka başladıktan iki gün sonra da, beş gündür iş yerlerimizin faaliyetlerini durdurmuştuk. Savaş durmadıkça vergi vermeyecek, bu savaşın ister istemez parçası olmayacağız. Vergiyle devletin bomba, tank alıp halkımızın üzerinde kullanmasına izin vermeyeceğiz.

Kararlı görünüyorsunuz. Peki, bundan sonrası için ne yapmayı planlıyorsunuz?

Her neye mal olursa olsun, maddi ve manevi olarak Erdoğan'ın başkanlığına, AKP'nin savaşına karşı çıkacağız. İş yerlerimizi kapatıp memleketlerimize döneceğiz.

Nasıl Erdoğan 'çözüm süreci'ni buzdolabına koyduysa, biz de vergilerimizi buzdolabına koyduk. Memleketlerimizde topraklarımız, arazilerimiz var, onlarla ilgileneceğiz. Halkımız için fayda vereceğimiz, destek vereceğimiz bir şey gerekirse onu üstleneceğiz.

'TRİLYONLAR UMRUMUZDA DEĞİL; DAVAMIZ ONUR DAVASIDIR'

Olup bitenler sizin için de bir 'patlama noktası' mı?

Biz Şengal'deki insanlarımıza da yiyecek, ayakkabı, mama gibi temel ihtiyaç malzemeleri göndermiştik. Ancak araçlarımıza Antep'te el konulmuştu. 3 ay sonra aldım malzemeleri. 3 ay sonra, yazın ortasında kışlık elbiseyi nasıl giyebilirler, Allah aşkına! İnsanız ya! Her şeyden önce insanız. Empati kurmalı insan her şeyden önce.

Sadece bizim yıllık 15 trilyon gibi ciromuz var. Eğer biz bunun önüne set çekiyorsak, artık şeref, namus, onur davasıdır. Cezaevlerini de gördük, işkenceleri gördük ama '90'lı yılların daniskasını şimdi görüyoruz. Artık para kazanmışız kazanmamışız, ticaret yapmışız yapmamışız, önemli değil.

'İŞÇİLERİ MAĞDUR ETMEYECEĞİZ'

Meselenin başka bir boyutu daha var gibi: Kapatacağınız iş yerlerinizde çalışanlar mağdur olacak mı?

İşten çıkartılanların içerisinde Kürt arkadaşlarımız da, Türkler de var. Karadenizli insanlarımız da var. Umumi toplantı yaptık, kendilerine böyle karara varacağımızı söyledik. Halkımızla ilgili gurur meselesi olduğunu söyledik. Tazminatlarla ilgili konuları da halledeceğimizi söyledik, fikir birliğine vardık. Bazı işçileri de başka firmalara, sahiplerini solcu-demokrat olarak bildiğimiz firmalara yönlendirdik. Mağdur etmeyeceğiz.

Son dönemde yayılan ırkçı saldırılar size de yansıdı mı?

Mersin'de iki tane TIR'ımız fazlasıyla tahrip edildi. İş yerlerimizin camları, ofislerimizin camları saldırıya uğradı. 17-18 katlı binalarımızın bile kapılarının kırılabilmesini düşündürücü bulduk. Zaten bir siyasi partinin genel merkez binasına bile benzer saldırı yapabiliyorlarsa, kendi sorunumuzu çok görmeme durumuna girdik. Şu günlerde Mersin'deyim ve faşist gruplar polis denetiminde kimlik kontrolleri yapıyorlar. Kürt olan -hatta esmer olması bile yetiyor- herkesi darp etmeye çalışıyorlar; küfrediyorlar. Biz her ne kadar kardeş gözüyle baksak da, yeterince şans versek de, bazıları için fayda etmedi.