Nirengi Derneği, İstanbul’da çeşitli kademelerdeki okullardan seçilen 41 öğretmene 10 ve 12 Mart 2020 tarihlerinde “çocuk istismarı” alanında iki günlük eğitmen eğitimi verdi.

Tam adı “Okul Temelli Pozitif Gençlik Gelişimi Eğitmen Eğitimi” olan eğitimi alan öğretmenler, kendi ilçelerinde öğretmenlere yönelik çocuk istismarı eğitimlerinde eğitmen olarak görev alabilecekleri gibi ayrıca rehber öğretmeni olmayan okullardan talep geldiğinde Standart Operasyon Prosedürü (SOP) uzmanı sıfatıyla da olası istismar vakalarına müdahale edebilecekler.

Sabancı Vakfı ve Öğretmen Akademisi Vakfı tarafından da desteklenen ve Sirkeci Büyük Postane Caddesi’ndeki Garanti Han’da Öğretmen Akademisi Vakfı’nda gerçekleşen eğitimde öğretmenlere Pozitif Gençlik Gelişimi riskleri, belirtiler, göstergeler, etkiler; Okul Temelli İzleme ve Değerlendirme Aktiviteleri; Çocuk Koruma Kanunu; Okul ve Adli Boyut; Senaryo Temelli Danışmanlık Becerileri; Okul Temelli Standart Operasyon Prosedürü gibi konularda iki gün boyunca eğitimler verildi.

Eğitimi, asistanı Zeynep Sanduvaç ve yardımcısı Ayşe Gür Turaboğlu eşliğinde, bizzat kendisi veren Nirengi Derneği başkanı İdil Türkmen Ayaydınlı, okullarda özellikle cinsel istismar vakalarına müdahalelerde bir standart olmadığını ve bu yüzden de adli süreçlerde çeşitli aksamalar yaşandığını söyledi.

“Özellikle istismar bildirim tutanakları yanlış dolduruluyor. Tutanaklar doldurulurken 4N1K (Ne, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Kim) kuralına uyulmuyor. Ayrıca ailenin şikâyetçi olması zorunluymuş gibi doğru bilinen bir yanlış söz konusu. Çocuk Koruma Kanunu açık, çocuğun beyanını esas alıyoruz. Bu beyanın doğruluğu, delil toplama gibi konular polisin ve savcının işi. İstismarı öğrenen öğretmen, durumu okul müdürü ve rehber öğretmene bildirmekle yükümlü. (TCK 278, 279, 280)”

Herhangi bir istismar vakasında çocuğun diğer öğrenciler dersteyken ve sivil bir araçla mobil okul tim polisi tarafından ÇİM (Çocuk İzleme Merkezi)’e götürülmesinin çocuğun arkadaşları arasında deşifre olmaması ve sonraki sağaltım ve normalleşme süreçlerinde ikincil bir travma yaşamaması açısından önemli olduğunun altını çizen Ayaydınlı, bildirim almakla yükümlü olan kurumları ise şöyle sıraladı: Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlükleri, Sosyal Hizmet Merkezleri; Cumhuriyet Başsavcılıkları; Barolar, Çocuk Hakları Merkezleri; İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlükleri; İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirlikleri; Jandarma Genel Komutanlığı Çocuk ve Kadın Kısım Amirliği; il ve ilçelerde Çocuk ve Kadın Suçları İşlem Astsubayları.

Ergen istismarının cinsel istismarla sınırlı olmadığını; fiziksel istismar, duygusal istismar gibi türlerinin de olduğunu söyleyen Ayaydınlı, cinsel istismar belirtilerini ise şöyle sıraladı: Yürüme ya da oturmada zorluk, aşırı temizlenme ihtiyacı veya temizliğin ihmali, karın ve baş ağrısı, kusma gibi fiziksel yakınmalar, kendine zarar verme ve intihar girişimi gibi aşırı riskli davranışlar, açıklaması olmayan dudak/ağız, genital/anal bölgelerde ağrı, şişme, kızarıklık ve kanama.

Bugüne kadar toplam 3600 öğretmeni ergen istismarı konusunda eğittiklerini söyleyen Ayaydınlı, amaçlarının bildirim, müdahale ve sağaltım olmak üzere üç aşamadan oluşan müdahaleyi Standart Operasyon Prosedürü (SOP) adı altında kolaylaştırmak ve bir standarda kavuşturmak olduğunu söyledi.

Ergen istismarının gençliğin pozitif yönde gelişimini (PGG) etkileyen risklerden sadece biri olduğu; diğer riskler akran zorbalığı ve flört şiddetinin de en az ergen istismarı kadar önemsenmesi gerektiğinin altını çizen Ayaydınlı, cinsel istismar sonrasında mağdurda; depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, disosiyatif bozukluklar (unutkanlık, aşırı hayal kurma, trans benzeri durumlar), uyku/yeme bozuklukları, suç işleyeme yatkınlık; alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlılığı, kendine zarar verme gibi psikolojik, sosyal ve bilişsel gelişimi olumsuz etkileyen sonuçlar oluşabileceğini söyledi.

Haber: Osman Akyol/12 Mart 2020, İstanbul