HDP 1. Dönemsel Parti İçi Eğitimi ‘Eğitici Eğitimi Programı’ kapsamında bu hafta sonu (7-8 Mayıs) Genel Merkez’de bir eğitim çalışması yapıldı. Her siyasi partinin olmazsa olmazlarından biridir kendi kadrosunun eğimini yapmak. En nihayetinde parti olarak kendisinin yaşama, üretime, kente, ülkenin temel sorunlarına yaklaşımını, sorunlara çözüm yaklaşımını doğrudan yapacak olanlar bu insanlardır. Bu anlamı ile bir parti içi eğitimi o partinin en temel çalışmalarından biridir.

HDP’nin 7-8 Mayıs tarihlerinde gelen eğitim programda “Toplumsal Cinsiyet Farkındalığı”, “HDP Cinsiyetçilikle Mücadelede Ne Diyor? “, “Ayrımcılık, Ayrımcılığı Nasıl Deneyimliyoruz?” başlıklarını gördüğümde bunun bambaşka bir eğitim olacağını düşünmüştüm. İçinde olduğum iki günde bunun böyle olduğunu somut olarak göstermiş oldu.

Öncelikle şunu ifade etmeli eğitim dendiğinde aslında sistem içi ve de sistem dışı bütün yapı ve gruplar; “okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi” (1) tanımında birleşiyor. Oysa bu tanım tamamen modernist/determinist bir yaklaşım içermektedir. Unutmamak gerekir ki; “modern bilimin güçlü eril söylemi, bilimsel pratiğin erkekler tarafından icra edilmesinden kaynaklanmıştır.” (2)

Sistem içi yapı, parti, akademi vs’lerin bu bağlamda bir eğitim süreci içinde olmaları elbette anlaşılır, zira bunlar için eğitim bireyi barkotlayarak sistemin ihtiyaçları/beklentileri çerçevesinde konumlandırmaktır. Oysa özgürlükler ekseninde duran, özgürlüğü/özgürleşmeyi temel parametresi olarak alan bir parti ya da yapı eğitimi böyle ele alamaz/almamalıdır. HDP’yi kendi siyaseti ve duruşu ile özgür bireylerin bir ortaklığı olarak alıyorsak; “Özgür insanlar aralıksız olarak kendilerini özgürleştirmeye devam edecekler; ancak bunun tersine onu birisi eğitirse, ancak bunun tersine kişi bir başkasından eğitim alırsa, kendilerini her zaman en eğitimli ve en kibar şekilde koşullara uyduracaklar ve kölece sürünen ruhlara dönüşeceklerdir” (3)

HDP’nin iki günlük “eğitim” çalışmasının daha başında bu modernist/determinist mantığın bir kenara konulduğunu, en azında o düzlem üzerinde yürümeyeceğini görmek güzeldi. En nihayetinde eğitimin kendisi zaten toplumsal bir faaliyettir. Hatta bunun bir adım daha ötesi en akademik faaliyet hayatın kendisidir. Bu bağlamda hayatın içinde olanın bilgisini almak değil, birlikte yan yana hayatın bilgisini oluşturmak ve de paylaşmak özgürleşme edimi açısında oldukça değerlidir. İki günlük eğitim dilimi içinde “biz eğitimciler”, “eğitmek için gitmek”, “onların seviyesine inmek”, “anladıkları dilden konuşmak” gibi söylemlerde geçmişin izlerini sürmek mümkün olsa da en nihayetinde ifade edildiğinde bunların zamanla aşılacak şeyler olduğunun ifadesi bu özgürleşme eyleminin devam edeceğini gösteriyor.

Bu iki günlük çalışmada edindiklerim/gözlerim;

1)      HDP Genel Merkez’de yürüyen bu iki günlük “eğitim” çalışmanın hemen hemen tamamı kadın emeği ile oluşmuş. Ciddi bir kadın emeği vardı. Bu bağlamda HDP Genel Merkez eğitimin rengi tamamen mor demek yerinde olacak. Buradan hareketle Halkların Demokratik Partisi kadın özgürlükçü perspektif ile kendisini donatan ‘ bir kadın partisidir’ demek yanlış olmayacaktır.

2)      Yapılan sunumlarda dikkat edilen bir konuda;” bunları son hali verilmiş, mutlak doğrulardır” diye almayalım, burada paylaştıklarımız bizlerin birlikte kurduğu bir dildir, bunun dönüşmesi, değişmesi, yenilenmesi elbette olacaktır, bunu bizler, hep birlikte içinde olduğumuz her çalışma süreci içinde gerçekleştireceğiz. Bu anlamda birikmiş doktriner bir bilgi yığınından ziyade hayatın içinde, birlikte/yanyana üretilen ve paylaşılan bir bilgiden konuşmak doğru olacaktır. Bu yanıyla HDP bir şeyin bilgisine sahip olan değil –elbette geçmişten gelen bir deneyim ve de muazzam değerler vardır- birlikte hayatın içindeki bilgiyi alacağımız dinamik/dönüşen hayatın tam bir yansımasıdır.

3)      Toplumsa cinsiyet konularını konuşunca bir temel eksik –özellikle ilk gün için- âdete toplumsal cinsiyetin heteronormatif bir düzlemde kurulmuş olmasını ciddi bir eksiklik olarak kaydetmek gerekir. Bütün cinsiyet kimlik ve de yönelimleri gören bir yerden değil de eril-dişil/kadın-erkek üzerinden yürümesi bir eksiklikti. Bu eksiklik üzerinden bile kadın/erkek tartışmalarında, yapılan bir atölyede erkeklerin kadınlara dair ifadelerinde ciddi ciddi bir yetersizlik vardı. Kadınların eğitimdeki etkin/daha nitelikli görünümüne erkeklerin içten içe bir “homurtuları” gözden kaçmadı. Bu anlamda HDP içinde erkek/eril zihniyet ile daha açık ve çatışmalı/sert süreçlerin içinde olmak gerekir. Erkek egemen/eril zihniyet açık ara önde kadın bakışı karşısında geride bir duruş sergiliyor olsa da hayatın hemen her alanında bunun bir “intikamı”nın alınacağını düşünmek hayalcilik olmaz.

4)      Toplumsal cinsiyet tartışmalarının eksik bıraktığı yerler ikinci gün devam eden sunumlar ile bir şekilde giderilmiş oldu. Özellikle ayrımcılığın hayatın içinde kimlere, nasıl ulaştığının daha pratik ve açık bir dille ifade edilmiş olması gelecekte yapılacak böylesi çalışmalar içinde bir perspektif sunmuş oldu. Toplumsal cinsiyet konuşurken, Türkiye’de “erkek olma” halleri ve bu haller ile birlikte kullanılan “zorunlu askerlik” meselesini es geçmek eksik kalan konulardan biri oldu. Bu bağlamda militarizmin görünür kılınması açısında vicdani reddi, anti-militarist mücadele alanlarını, ittifakları görmek hem düşünsel ve hem de pratik ittifaklar açısında HDP’ye daha çok şey katacaktır.

“Eğitim şart!”

______________________________

(1)    https://tr.wikipedia.org/wiki/E%C4%9Fitim

(2)    https://www.google.com.tr/?gfe_rd=cr&ei=M3RtVbPhE7Kz8weY24D4Bg&gws_rd=ssl#q=bilim+toplumsal+bir+faaliyettir

(3)    Özgür Eğitim-Ayrıntı Yayınları-1997/Joel Spring,