İngiliz yayın organı The Economist'te yer alan "Kritik seçim öncesi Türkiye ekonomisinin vakti daralıyor" başlıklı yazıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi politikalarının enflasyonu tek haneli rakamlara indirme sözünün başarısız olduğunu vurgulandı. Makalede Erdoğan'ın 6 Şubat depremlerinin kötü ekonomi ile birleştiği için muhalefet karşısında elinin zayıfladığı, Erdoğan'ın seçime iki ay kala yeni siyasi hamleler yapabileceği ancak ekonomide seçeneklerinin sınırlı olduğunun altı çizildi.

'İŞLER PLANA GÖRE GİTMEDİ'

"Türkiye'ye gelen ziyaretçiler, ekonomik sıkıntının hüküm sürdüğü bir ülkede, en azından büyük şehirlerdeki restoranların çoğu zaman müşterilerle dolup taştığını görünce genellikle şaşırıyorlar. Ama görünüş aldatıcıdır. Telaşın büyük bir nedeni, orta sınıf Türklerin, resmi olarak yüzde 55 olarak ölçülen ancak çok daha yüksek olduğuna inanılan enflasyonun yarın birikimlerini yakıp yıkmasını izlemektense bugünkü kazançlarını harcamayı tercih etmeleridir" diye başlayan yazıda "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dörtnala yükselen fiyatlar karşısında bile faiz oranlarını indirerek ve böylece liranın düşmesine izin vererek, ihracatı daha ucuz hale getirerek ve yerli üretimi teşvik ederek ülke ekonomisini hızlandırmayı umuyordu. Maliye Bakanı (Nureddin Nebati), Türkiye'nin "yeni ekonomik programı" olarak yeniden paketlenen politika bileşiminin, bu yılki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesinde enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğini söyledi. İşler tam olarak plana göre gitmedi" ifadelerine yer verildi.

'ERDOĞAN'IN SEÇİM UMUTLARINI KARARTTI'

İthalatın ihracatı gölgede bırakmasıyla Türkiye'nin son kırk yılın en büyük cari açığıyla karşı karşıya kaldığı belirtilen yazıda 6 Şubat depremlerinin etkisiyle birleşen ekonominin kötü durumunun Erdoğan'ın "seçim umutlarını kararttığı" yorumunu yapan Economist "Kamuoyu yoklamaları şimdi Erdoğan'ın muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dört veya daha fazla puan gerisinde olduğunu gösteriyor. Yaltakçı bir haber medyasının avantajlarından ve ülkenin kurumları üzerinde kontrolden yararlanan popülist bir otokrat için bu açık pek de aşılamaz değil. Ancak bu, Erdoğan'ın herhangi bir büyük seçim öncesinde karşı karşıya kaldığı en büyük çıkmaz" ifadeleri kullanıldı.

'USLU DURMAYA İSTEKLİ OLDUĞU SİNYALLERİNİ VERİYOR'

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak muhalefeti güçlendirdiği vurgulanan yazıda "Türkiye'de iki ayda diğer birçok ülkede olduğundan daha fazla şey olma eğilimi olsa da, Erdoğan'ın fikirleri tükeniyor gibi görünüyor, özellikle de ekonomi söz konusu olduğunda" dendi ve Finlandiya'nın NATO üyelik talebini onaylama ve Rusya mal geçişini de yasaklama gibi adımlarla dış dünyaya "uslu durmaya istekli olduğu sinyalleri verdiği" ifade edildi.

Depremlerin yarattığı 100 milyar dolardan fazla maddi hasarın büyük kısmının Batı ülkelerinden geleceği için Erdoğan'ın yabancı yatırımcılar ve müttefiklerle ilişkilerini düzeltmek için sebepleri olduğu belirtilen makalede depremlerin yarattığı kasvetli hava nedeniyle eskisi gibi agresif bir seçim kampanyası yürütmeyebileceği belirtildi.

YUNANİSTAN İLE YENİ BİR KRİZ YAŞANABİLİR

Ancak yazıda Erdoğan'ın iktidarı kaybetmemek için izlediği eski taktiklere yeniden başvurabileceği uyarısı da yer aldı. Dergiye konuşan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı analisti Selim Koru, "iktidarın seçeneklerinden birinin Yunanistan ile deniz sınırları konusunda yeniden çatışmaya girmek olabileceğini" söyledi.. Koru, Erdoğan ve çevresine atıfta bulunarak, "Bu adamların sessizce gideceklerinden emin değilim" dedi.

'EKONOMİDE ERDOĞAN'IN SEÇENEKLERİ SINIRLI'

"Ekonomi söz konusu olduğunda, Erdoğan'ın seçenekleri daha sınırlı" diyen Economist iktidarın asgari ücreti yüzde 55 artırması, EYT yasasını geçirmesi ve emekli maaşında yaptığı artışı hatırlattı ve "Bununla birlikte, en büyük umudu, büyük ölçüde gülünç derecede ucuz krediler ve tüketici talebindeki artış sayesinde geçen yıl yüzde 5,6 oranında büyüyen ekonominin seçimlere kadar enerjik kalmaya devam etmesi" dedi.

'EKONOMİ ÖDÜNÇ ALINAN ZAMANLA YÜRÜYOR'

"Hükümet, döviz kurunu yönetmek dışında, fiyat artışını kontrol altında tutmak için neredeyse hiçbir şey yapmadı. 23 Mart'ta, ülkenin merkez bankası gösterge faiz oranını değiştirmeden yüzde 8,5'te tuttu. Enflasyona göre ayarlanmış kredi, Türkiye'de dünyanın herhangi bir yerinden daha ucuz" ifadelerine yer verilen makalede görüşlerine başvurulan İstanbul Koç Üniversitesi'nden Ekonomi Profesörü Selva Demiralp, ekonominin ödünç alınan zamanla yürüdüğünü söyleyerek "Erdoğan ve kabinesi mevcut sistemi patlamadan önce seçime kadar ayakta tutmaya çalışıyor" dedi.

Makalede görüşlerine yer verilen bir diğer ekonomist Cevdet Akçay da fabrika ayarlarına dönülmezse, Türkiye'nin yakında başka bir kur kriziyle ve tüketici fiyatlarında yeni bir artışla karşı karşıya kalabileceğini ve sonraki hükümet için enflasyonu kontrol altına almanın yeterince zor olacağını vurguladı ancak "Erdoğan hükümeti için bu imkansız hale geldi" değerlendirmesini yaptı. 

Kaynak: Artı Gerçek