HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, HDP’nin İstanbul’da devam eden Vicdan ve Adalet Nöbetinde dış politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan ve AKP Hükümetinin Türkiye’yi giderek yalnızlaştıran politikalar uyguladığını söyleyen Özsoy, Erdoğan’ın dışarıda yalnızlaştıkça içeride baskıyı arttırdığını ifade etti. 

Özsoy, şöyle konuştu: 

Stratejik derinlikle başlayan Ortadoğu projesi bir süre sonra değerli yalnızlığa savrulmuştu. Şimdi ise tam bir stratejik derinlik değil stratejik rezalet söz konusu. İçte uyguladığı kutuplaştırmayı dışta da devam ettiriyor. Onun hatalarını geniş halk kesimleri ödemek zorunda kalıyor. Erdoğan, kendisini dünyada iyice yalnızlaştırmış durumda. Erdoğan’a yönelik tecrit politikası giderek yaygınlaşıyor. Sadece Erdoğan’a yönelik olsaydı mesele değildi. Ancak bir ülkenin cumhurbaşkanı ve faturasını geniş halk kesimleri ödemek zorunda kalıyor. Türkiye içte Erdoğan tarafından sürekli bir çatışma siyasetine maruz bırakılıyor. Dışarıda da bunu sürdürüyor. Ülkedeki bütün toplumsal kesimlere zarar veren bu siyasetten bir an önce vazgeçmelidir. 

TECRİT POLİTİKASI

Dünyada tecrit olmuş bir Erdoğan, iktidarını devam ettirmek için içeride yoğun bir tecrit politikası uyguluyor. Bu parkta etrafımız birkaç bariyerle çevrili. Erdoğan dışarıda yalnızlaştıkça, sıkıştıkça demokratik güçleri tecrit altına alarak iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Ama hiçbir iktidar zulümle baskıyla ayakta kalamaz. Güçlü iktidarlar görünmez iktidarlardır. Çünkü halkın rızasını almışlardır.

Büyük bir korkuyla bu tecridi bütün topluma uygulamaya çalışan bir Erdoğan ve hükümet söz konusu. Tabi başaramayacaklar ama bir an önce bu mantıksız halden çıkarsa tahribat azalır. Erdoğan’ın imajı ve bu anlamsız uygulamaları yüzünden Türkiye’nin kredibiletesi azalmış durumda. Erdoğan esip gürledikçe, işçisinden esnafına herkes sıkıntısı yaşıyor. 

BÜTÜN DÜNYA MİT TIRLARINI BİLİYOR

Yakın zamanda Erdoğan, Demirtaş’a terörist demişti. Ama bizim dışarıda gözlemlediğimiz şu: Erdoğan dünyada terörizme destek veren bir lider olarak biliniyor. Bütün dünya MİT tırlarını biliyor, Rojava’da girilen ilişkileri biliyor, sırf Kürt karşıtlığı nedeniyle Suriye'de girdiği batağa herkes işaret ediyor. Daha iki gün önce McGurk, Türkiye’nin El Nusra  liderlerinin sınır geçişine izin vermekle suçluyor. 

ABD ile Erdoğan’ın uzun zamandır Rojava anlaşmazlığı söz konusu. Erdoğan’ın tüm kaygısı Kürtler Ortadoğu’da hak sahibi olmasın. Başka bir politikası yok. Defalarca “ya biz ya onlar” dedi. Hep altında kaldı. Bir an aklını başına alıp Kürtlerle daha dostane ilişkilenmenin zemini yok mu diye düşüneceğine ABD ile ilişkilerini allak bullak etti. 

KİMSE ERDOĞAN'IN YÜZÜNÜ GÖRMEK İSTEMİYOR

Avrupa ile derin bir kriz söz konusu. Türkiye izleme sürecine alındı. Bu şu demek: Avrupa gözünde Türkiye bir demokrasi ve hukuk devleti değil. Türkiye’ye verilen fonların durdurulması, gümrük birliğinin modernleşmesinin demokrasi kriterlerine bağlanması, OHAL’in kaldırıması gibi bir dizi talepler var. Tabi Avrupa Türkiye’nin yaptıklarına uzun bir süre göz yumdu. Hala net bir tavrı söz konusu değil. Daha 2 gün önce AİHM net bir karar almadı. Durum o kadar açıkken, raporlar ortadayken. Bir de Türkiye’nin Almanya firması Siemens ile yaptığı bir anlaşma söz konusu. Rüşvet verdiler aslında Almanya'ya.

Erdoğan’ın Avrupa ile sürekli çatışma hali bıkkınlık yaratmış durumda. Artık Avrupa’da kimse Erdoğan’ın sesini duymak, yüzünü görmek istemiyor. Hükümet bu kafayla giderse 25 Eylül’de Almanya seçiminden sonra çok ciddi yaptırımlar gelebilir. Faturasını herkes ödeyecek. Umuyoruz Erdoğan bir an önce aklını başına alır. Aksi takdirde kendisiyle birlikte bütün toplumu zor durumda bırakacak. 

Rusya ile ilişkileri düzelttik diye algı pompalanıyor. Öyle değil. Rusya Türkiye’yi avucuna almış. Afrin operasyonu gündemdeydi, sınıra yığınak yapıldı. Ama ABD ÖSO’dan desteğini çekti. El Nusra, Türkiye’nin desteklediği Ahrar-uş Şam’ı İdlib’den çıkardı. Şu an Erdoğan Rusya’ya yalvararak Afrin konusunda zemin istiyor. Rusya hala domates bile almıyor. Ama yandaş medyada “dostum Putin, dostum Putin.” Tam bir propaganda makinesi ile karşı karşıyayız. 

TEK DOSTU KADAR EMİRİ

Öyle trajik ki; Türkiye aynı anda, birbirleriyle rakip olan hem İran’la hem Suudi Arabistan’la sıkıntı yaşıyor. Ortadoğu’da tek dostu Katar Emiri. 

Dünyayla bütün ilişkilerini olumsuza dönüştüren Erdoğan, Kürtlerle ilişkilerini dönüştürmeyi düşünmüyor. Kürtlerle ilişkilerini iyiye evriltseydi, ne Rusya’yla ne Almanya’yla ne ABD’yle durum böyle olmazdı. 

Hal böyleyken, bu hükümet Türkiye’de yaşayan 80 milyon insanın sıkıntılarını nasıl çözecek?

2002’de Erdoğan hükümetinin arkasında çok geniş bir koalisyon vardı. AB’nin, ABD’nin tam desteğini almıştı. TR’de liberallerin demokratların desteğini almıştı. Şimdi bu kesimlerin hiçbiri yok. Erdoğan birlikte yola çıktığı insanları da bir köşeye bıraktı. Daha önce kendisine küfür eden insanları yanına aldı. Tuhaf bir durum. Daha önce Türkiye’nin AB’ye girişi konusunda net destek veren gruplar şu an onu en sert şekilde eleştiren gruplar. Sonuçlara bakınca imajın nasıl bozulduğunu görüyorsunuz. Avrupa Parlamentosundaki oylama sonuçları da bunu gösteriyor. Etrafında doğu Avrupa’dan birkaç ülke ve İngiliz muhafazakarları dışında kimse kalmamış.

ERDOĞAN İÇERDE BASKIYI ARTIRIYOR

Erdoğan’ın yanlış politikaları ülkeyi tecride zorluyor. Ülke tecrit altına girdikçe o da içeride herkese yönelik katı bir baskı ve tecrit politikası uyuluyor. Türkiye’deki tecrit ortadan kalkarsa dünyada da tecrit olmaktan kurtulur. Biz Erdoğan’ın bu tavrını teşhir etmeye devam edeceğiz. 

HDP’nin Türkiye’yi şikayet etiğini söylüyorlar. Türkiye'yi Avrupa Birliği izleme sürecine aldıran HDP değil, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türkiye’yi bu kadar yalnızlaştıran Erdoğan’dır. HDP her platformda evrensel hakları savunmaktan geri durmayacaktır. Bu yalıtılmışlık, bu kuşatılmışlık, bu stratejik sefalet ve rezalet içinde olan dış politika tüm halklarımıza fatura olacaktır.