Yunanistan hükümeti, Kuzey Ege’de bulunan Midilli (Lesvos), Sakız (Xios) ve Samos adalarında mülteci gözaltı merkezleri inşa etme kararını protesto eden ada halklarını şiddetle bastırmaya çalışıyor.

Yeni Demokrasi hükümetinin adalara gemilerle özel polis kuvvetleri (MAT) göndermesi gerginliği tırmandırdı.

Yüzlerce özel kuvvet polisini adalara taşıyan gemileri protesto eden yerli halk, iki gündür gece gündüz polisle çatışıyor.

Sakız adasında çoğu gençlerden oluşan kalabalık bir grup, MAT polislerinin yerleştirildiği bir oteli bastı.

8 polisin yaralandığı açıklanırken, adalıların polislerin bavullarını sokağa attığı görüntüler sosyal medyaya da yansıdı.

HALK HÜKÜMETE ÇOK ÖFKELİ VE SABAH 9’DAN BERİ SAVAŞIYOR

Evrensel’den Elif Görgülü’nün haberine göre, Midilli adasında da gerginlik polislerle sokak çatışmasına dönüşmüş durumda.

“Halk şu an oldukça öfkeli” diyen Midilli’den Doktor Stratis Pavlis, durumun ciddiyetini şöyle aktarıyor:

“Polis gemileri adalara ulaştıklarında halk gemilere saldırdı, polisleri protesto etti. Sabah 9’dan bu yana 2 bin kadar kişi, Midilli halkı bu polislere karşı savaşıyor, ama gerçekten savaşıyor. Taşlarla ya da ne bulursa onunla savaşıyor. Adanın her yerinde polislere karşı barikatlar kuruldu, gece boyunca devam etti protestolar ve çatışmalar. Halk gerçekten hükümete oldukça öfkeli, özel kuvvetlerin adaya gönderilmesini ve ada halkının fikri sorulmadan adayla ilgili karar alınmasını diktatörlük uygulaması olarak görüyorlar.”

Pavlis’e göre eğer hükümet geri adım atmaz ve özel polis kuvvetlerini geri çekmezse gerginlik devam edecek.

MÜLTECİ KARŞITI HAVA, HÜKÜMET KARŞITI BİR HAVAYA DÖNÜŞTÜ

Pavlis’e göre şu anki durumun olumlu ve olumsuz yanları var.

Olumlu yanı, bir süredir adada oldukça güçlü olan mülteci karşıtı atmosferin, polislerin gelmesiyle hükümet karşıtı bir atmosfere ve tutuma dönüşmüş olması.

“Çünkü, soldan sağa herkes şimdi asıl olarak mülteci değil hükümet karşıtı ve mülteciler şu anda birinci konu değiller” diyor.

Olumsuz olanı ise faşist grupların mültecilerin adalardan alınarak Yunanistan ana karasına gönderilmesini değil, tamamen ülkeden sınır dışı edilmesini istemeleri.

Mültecilerle dayanışmayı öne çıkaran ve genelde sol siyasetten kesimlerin ise şu anda azınlıkta kaldıklarını aktarıyor:

“Sol gruplar sorunun mülteciler olmadığını, asıl sorunun hükümet politikaları ve hükümetin polis güçlerini adaya göndermiş olması olduğunu anlatmaya çalışıyorlar ve savaş karşıtı, emperyalizm karşıtı, mültecilerle dayanışma içinde olacak bir cephe oluşturmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorlar.

Fakat gerçek şu ki biz şu an azınlıktayız. Yine de polisin adaya gönderilmesiyle en azından faşist grupların seslerinin kısıldığını görebiliyoruz.”

"ÖZEL POLİS KUVVETLERİ GERİ ÇEKİLMEDEN GERGİNLİK SONA ERMEZ"

Pavlis, protestoları bitirecek temel talepleri ise şöyle sıralıyor:

"Hükümetin polisi geri çekmesi, mülteci merkezleri inşasına son vermesi ve özellikle Midilli’deki Moira mülteci kampının kapatılarak burada kalan mültecilerin Yunanistan ana karasına alınması."

Öte yandan Atina’da da mültecilerle dayanışma örgütleri, komünist ve sosyalist örgütler de protesto eylemi düzenleyecekler. Atina’daki eylemde mültecilerle dayanışma, haklarının sağlanması, adalarda insanlık dışı koşullarda tutulan mültecilerin ana karaya getirilmesi taleplerinin öne çıkması bekleniyor.

"ADALAR, POLİS GÖZETİMİNDEKİ HAPİSHANELERE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENİYOR"

Yunanistan Yeni Sol Akım (NAR) örgütü, adalardaki durumu “polis işgali” olarak nitelendiriyor. Yayınlanan açıklamada, “Yeni Demokrasi hükümeti mülteci ve göçmenleri Yunanistan ana karasına taşıyacak gemiler göndermek ve kentlerde yaşam koşullarını sağlamak ya da istedikleri Avrupa ülkelerine gitmelerine yardımcı olmak yerine, polis dolu gemiler gönderiyor. Mültecileri hapishanelere kapatmak istiyor. Yeni Demokrasi hükümeti adaları da MAT güçleri gözetimindeki hapishanelere dönüştürmeye hazırlanıyor” denildi.

“Adalıların gözünde düşmanın kim olduğu netleşiyor” denilen açıklamada öne çıkan talepler ise şöyle sıralandı:

MAT ile Midilli ve Sakız adalarına gönderilen tüm baskıcı güçler geri çekilmeli. Adaların üniformalı eşkıyalara değil doktorlara, hemşirelere ve öğretmenlere ihtiyaçları var.

Yeni mülteci merkezleri açılmamalı, eskileri kapatılması. Mülteciler adalardan tahliye edilmeli. Ana karada özgürce hareket hakkı tanınmalı. AB ve Türkiye arasındaki ırkçı geri kabul anlaşması iptal edilmeli.

Kent ve köylerde mültecilerle insanca barınma koşulları sağlanmalı. Kiralık konut ve ev programı hayata geçirilmeli, gettolaşma önlenmeli. Toplu taşıma hizmetleri düzenlenmeli.

Kısıtlama yerine sığınma hakkı tanınmalı. Mülteciler korunmalı.

MÜLTECİLER İNSANLIK DIŞI KOŞULLARDA TUTULUYOR

Midilli adasında Moira kampı Yunanistan’da en kötü durumda bulunan mülteci kampı. İnsanlık dışı koşullarının sık sık habere konu olduğu, kapasitesinin çok üstünde binlerce mültecinin barındırıldığı kamp, sağlık hizmetinin de sınırlı olması nedeniyle de eleştirilerin hedefinde.

Bu nedenle kampta kalan mülteciler koşulları protesto etmek ve iltica işlemlerinin hızlandırılması talebiyle bir yürüyüş düzenlemek istemiş, polis bu yürüyüşe de gaz bombalarıyla saldırmıştı.

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü ise geçtiğimiz haftalarda bir bildiri yayınlayarak kampta kalan mülteci çocukların sağlık haklarının engellendiğini açıklamıştı.

Bildiride, “Yunan hükümeti ayrıca 55 bin sığınmacı ve Yunanistan'a belgesiz gelen insanlar için kamu tıbbi bakım hizmetlerine erişimi iptal etti. MSF, Yunan hükümetini kronik, karmaşık ve ciddi hastalıklardan muzdarip çocuklara öncelik vererek hemen tüm insanları tahliye etmeye çağırıyor” denilmişti.