İşte Wallerstein’ın 15 Ekim tarihli yazısı:

Wall Street İşgali’nin Muazzam Başarısı

1968'le doğrudan akraba olan ya da onu sürdüren Wall Street'i İşgal Et hareketi -şimdilik bir hareket- 1968 ayaklanmasından bu yana Amerika'da gerçekleşen en önemli politik olay.

Neden Amerika'da başladığını, neden -üç gün, üç ay, üç yıl önce ya da sonra değil de- şimdi başladığını kesin olarak bilemeyiz. Şartlar burada mevcuttu: Yalnızca gerçek anlamda yoksul olanların değil aynı zamanda çalışanların ("orta sınıf" olarak bilinen) giderek artan bir bölümünün şiddetli ekonomik sıkıntısı; Amerikan toplumunun en zengin %1'inin inanılmaz aşırılığı (istismar, açgözlülük); Dünya üzerinde gelişen ("Arap Baharı", İspanyol Kızgınlar Hareketi, Şilili öğrenciler, Wisconsin sendikal hareketi, uzun bir diğerler listesi) şiddetli ayaklanmalar. Ateşi yakan kıvılcımın ne olduğunun aslında bir önemi yok. Ateş yakıldı.

Birinci aşamada -ilk birkaç gün- gösteri yapmayı deneyen çoğu genç gözü kara bir avuç insan vardı. Basın onları bütünüyle görmezden geldi. Sonra birkaç aptal polis şefi, bir miktar şiddetin gösterilere son vereceğini düşündü. Bunlar filme alındılar ve film YouTube'de virus gibi yayıldı.

Bu bizi ikinci aşamaya -propaganda- taşıdı. Basın artık göstericileri bütünüyle görmezden gelemezdi. Bu yüzden basın konuya lütfediyormuşçasına yer verdi. Bu ahmak, bilgisiz gençlik (ve birkaç yaşlı kadın) ekonomi konusunda ne bilirdi ki? Herhangi bir programları var mıydı? Disiplinli miydiler? Basın bize gösterilerin yakında söneceğini söyledi. Halbuki, basının ve iktidar odaklarının hesaba katmadığı (hiç de anlamadıkları) şey, protestonun içeriğinin oldukça yankı uyandırdığı ve hızla yayıldığıydı. Kent kent "işgaller" yayıldı. İşsiz olan 50'li yaşlardakiler de işgallere katılmaya başladı. Ünlüler de destek verdiler. AFL-CIO (Amerikan İşçi Federasyonu) başkanı dahil, sendikalar da destek verdi. Amerika dışındaki basın da şimdi olayları izlemeye başladı. Ne istedikleri sorulduğunda göstericiler "adalet" diye yanıtladılar. Bu yanıt giderek daha çok sayıda insana anlamlı görünmeye başladı.

Bu bizi üçüncü aşamaya -meşruiyete- götürdü. Bazı saygın akademisyenler, "Wall Street" eyleminin bir takım haklı nedenleri olduğunu ileri sürmeye başladılar. İtibar gören merkezcilerin sesi olan New York Times gazetesi, 8 Ekim tarihli başyazısında protestocuların aslında "açık bir mesajı ve özgün politik reçeteleri" olduğunu ve hareketin bir gençlik ayaklanmasının ötesinde bir şey olduğunu yazdı. Gazete, "Aşırı eşitsizlik; verimli yatırımlar kadar spekülasyon, kazıklama ve devlet desteğinin sürüklediği finans sektörünün boyunduruğunda kötü işleyen bir ekonominin ayırt edici niteliğidir", diye devam etti. Bu, New York Times için oldukça sert bir dil. Sonrasında da, Kongre'nin Demokratlar Kampanya Komitesi, parti destekçilerinden "Wall Street'i İşgal Et eylemcilerini destekliyorum" diye beyanda bulunmalarını isteyen bir bildiriyi dolaşıma soktu.

Böylece hareket saygınlık kazandı. Saygınlıkla birlikte tehlike de - dördüncü aşama- ortaya çıktı. Popülerleşen büyük bir protesto hareketi genellikle iki temel tehditle karşı karşıya kalır. Birincisi sokaklarda anlamlı bir sağcı karşı gösterinin organize edilmesidir. Sert (ve de oldukça kurnaz) Cumhuriyetçi kongre lideri Eric Cantor aslında böyle bir çağrıda bulundu. Bu karşı gösteriler son derece gaddarca olabilir. Wall Street'i İşgal Et hareketi böyle bir durum için hazırlıklı olmak ve bunu nasıl yöneteceğini ya da kontrol altında tutacağını düşünmek zorunda.

Ancak ikinci ve daha büyük tehlike hareketin kendi başarısından kaynaklanır. Hareket daha fazla destek kazandığında, bu, faal göstericiler arasındaki fikir ayrılığını artırır. Her zaman olduğu gibi buradaki problem, iki ateş arasında kalmayı ifade eden Scylla ve Charybdis durumunda olduğu gibi, dar alana sıkıştığı için kaybetmeğe mahkum dar bir tarikata dönüşmekten (Scylla) ve de çok geniş olduğu için politik uyumdan yoksun olarak bir girdaba sürüklenmekten (Charybdis) nasıl sakınılacağıdır. Her iki aşırı uca savrulmadan nasıl sakınılabileceği konusunda, basit bir formül yok. Bu zor bir konu.

İleriye dönük olarak, hareket bir durumdan başka bir duruma dönüşebilir. Burada iki şey başarılmak durumunda: Halkın bariz şekilde hissettiği şiddetli ağrıyı hafifletmek için, hükümeti yapacağı kısa dönemli yeniden yapılandırmaya zorlamak; ve de Amerikan halkının geniş bir kesiminin kapitalizmin yapısal krizi konusunda ve çok kutuplu bir dünyadan kaynaklanan jeopolitik dönüşümler konusundaki düşüncesini uzun dönemde etkilemek.

Yorgunluk ya da baskı yüzünden, Wall Street'i İşgal Et hareketi güçten düşse bile, zaten başarılı oldu ve 1968 ayaklanmalarının yaptığı gibi kalıcı bir miras bırakacaktır. Amerika da olumlu bir yönde değişmiş olacaktır. Özdeyişin de dediği gibi "Roma bir günde inşa edilmedi." Yeni ve daha iyi bir Dünya-sistemi, yeni ve daha iyi bir Amerika, farklı kuşakların tekrarlanan çabalarını gerektiren bir görevdir. Başka bir dünya (kaçınılmaz olmasa da) gerçekten mümkündür. Ve kendimiz bir fark yaratabiliriz. Wall Street'i İşgal Et bir fark, hem de büyük bir fark yaratmaktadır. (15 Ekim 2011)

Kaynak: www.iwallerstein.com

Çeviri: Demokrat Haber / Ferhat İyidoğan