Hollanda’nın Hague kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM – The International Criminal Court) insanlığa karşı işlenen suçlar tanımını genişleterek ‘toprak gaspı’ gibi ekolojiye dair suçları da kapsamına aldı.

UCM’nin bu kararının İklim Değişikliği’ne yol açan faaliyetler için de geçerli olacağını belirten UCM ile ilgili davalar üzerine çalışan Global Dilligence şirketinden Richard Rogers, karbon emisyonlarının ormansızlaşmaya ve dolayısı ile toprak gaspına yol açtığını ve bu nedenle de UCM’nin yeni kapsamı içinde değerlendirebileceğini söyledi.

UCM, Perşembe günü yaptığı açıklamada kapsamı içinde değerlendirdiği Ceza Hukuku’nu tanımlarken, ‘çevresel tahribatlar’, doğal kaynakların tüketilmesi’ ve ‘kanunsuz şekilde mal ya da toprak gaspı’ çerçevesini de çizdi.

2002 yılında imzalanan Roma Statüsü ile faaliyetine başlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi, bugüne değin savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan uluslararası bir mahkeme işlevini görmekte idi.



Çevre tahribatı, doğal kaynakların tüketilmesi ve toprak gaspını da kapsamı içine alan mahkeme diğer tanımladığı suçlarda olduğu gibi Roma Statüsünün kabul edildiği 2002 ve sonrasında işlenen suçlar için işlem yapacak.

Roma Statüsü'nü 139 ülke imzalamış durumda.

Türkiye ise henüz Roma Statüsü’ne dahil olmadı.

Roma Statüsü'ne dahil olan ülkeler ve Türkiye’nin durumu hakkında bilgiye Dışişleri Bakanlığı web sitesinin ilgili sayfasından ulaşabilirsiniz.



UCM’nin kararını değerlendiren ve yolsuzluğa karşı kampanyalar gerçekleştiren Global Witness’de danışman olarak çalışan Alice Harrison, toprak gaspının insanlara bıraktığı karamsar tablonun savaşın yol açtığı tablodan hiçte farklı olmadığını kaydederken, “Bugünkü bildiri tabiatı ve doğal kaynakları kendi oyun bahçesi olarak gören küresel şirketlere ve yatırımcılara bir uyarı mahiyetindedir” dedi.

Global Dilligence’dan Richard Rogers, kurulduğu günden bu yana çevresel ve kültüre karşı işlenen suçları kendi kapsamına almamakla eleştirilen UCM’nin bu kararı almasında Kamboçya örneğinin etkili olduğunu belirtiyor.

Rogers, Kamboçya’da 10 nüfuzlu kişinin oluşturduğu nüfuz sahibi elitin 2002 yılından bu yana ülke idaresinde ve askeri yönetimde bu nüfuzlarını kullanarak toptak gaspı ve halkı yerinden etme yöntemi ile zenginleşmeleri sonucu 350 bin Kamboçyalıyı ikamet ettikleri yerden göçe zorlamalarının bu kararın alınması sonucunu doğurduğunu da sözlerine ekliyor.

(Kaynak: Yeşil Gazete)