Suudi Arabistan öncülüğünde, Türkiye'nin de aralarında olduğu 34 ülkenin katılımıyla oluşturulan 'Teröre karşı İslam İttifakı' amacını, "tüm terörist gruplarla mücadele" olarak belirledi.

Koalisyonun kuruluş deklarasyonunda, "terörle mücadelede askeri operasyonların koordine edileceği ve destekleneceği" gibi genel bir ifade yer aldı; IŞİD veya herhangi başka bir örgütün adına yer verilmedi.

Nüfusları ağırlıklı olarak Sünni olan devletlerin katılımıyla oluşturulan koalisyona ABD de destek oldu. Rusya ise temkinli.

İttifakın oluşumu, Salı sabah erken saatlerde duyuruldu. Sessiz sedasız kurulan, oluşum sürecine dair müzakere haberleri basına pek sızmayan koalisyon pek çok kişi için sürpriz oldu.

Koalisyonun tam olarak ne yapacağı ve Türkiye'nin nasıl bir katkı sunacağına dair de henüz ayrıntılı açıklama yok.

Uzmanlar ise ittifakın kimliği ve amacına dair farklı görüşler dile getiriyor.

'SÜNNİ KOALİSYON'

Koalisyonun en belirgin özelliği, Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu ülkelerin katılımı.
Mısır'ın da sonradan eklenmesiyle sayısı 34'e çıkan koalisyonda, Şii nüfusun çoğunlukta olduğu İran ve Irak gibi önemli ülkeler yok.

Mısır doğumlu akademisyen Omar Ashour da ittifakın Sünni yapısına dikkat çekip amacını şu sözlerle sorguluyor:

"Bu IŞİD'le mücadele koalisyonu mu yoksa asıl olarak İran'ın bölgedeki etkisini kontrol altında tutmak ve Hizbullah ya da Husiler gibi diğer Şii gruplarla mücadele etmek amaçlı Sünni koalisyonu mu? Yoksa Mısır'da mevcut statükoya destek çıkıp Suriye'deki rejimi devirmeye çalışan bir koalisyon mu? Amaçları henüz çok net değil. Ama bu Sünni bir koalisyon."

Ashour'a göre oluşuma dâhil olmayan Suriye, Irak ve İran, koalisyonu "Düşman bir kuruluş olarak görecek. İran da çıkarlarının zayıflatılacağını düşünecek."

Ashour "Zaten Suudi Arabistan, İran'ı IŞİD'den bile daha büyük bir tehdit olarak görüyor" diye devam ediyor sözlerine.

'MEZHEP TEMELİNDE DÜŞÜNÜLMEMELİ'

Suudi Arabistan komşusu Yemen'de İran'ın desteklediği Şii Husilere karşı dokuz ay boyunca hava saldırıları düzenlemiş, Yemen İran ile Suudi Arabistan'ın vekâlet savaşı alanına dönüşmüştü.

İran'dan koalisyona dair henüz bir açıklama gelmedi.

Irak Parlamentosu Güvenlik Komitesi başkanı ise, Arap medyasına yansıyan haberlere göre "Suudi Arabistan'ın kurduğu koalisyon mezhepsel ve İslam'ı temsil etmiyor" diye çıkıştı.
Fakat koalisyonun mezhepsel ayrımı gözettiği eleştirilerine karşı çıkan uzmanlar da var.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan BAE Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Abdülhalek Abdullah koalisyonun mezhep temelinde görülmemesi gerektiği görüşünde:

"Zaten tüm dünyadaki 40'tan fazla İslam devletinin çoğunluğu Sünni. Resmi olarak Şii devlet statüsünde olan tek İslam devleti İran. Şii koalisyona karşı Sünni koalisyondan bahsetmek çok anlamsız. Bu, terörizme karşı İslam koalisyonudur Sünni koalisyonu değil."

'SURİYE VE IRAK'A OPERASYONLAR İÇİN DÜŞÜNÜLÜYOR' 

Yakın Doğu Haber Genel Yayın yönetmeni ve Orta Doğu uzmanı Alptekin Dursunoğlu ise ittifakı şöyle tanımlıyor:

"Rusya'nın özellikle Suriye'de oyuna dâhil olmasından sonra, bunların Suriye'deki 'devrim' projesi çökmüş oldu. Yemen'i bombalayan Suudilerin liderliğinde, başka ülkelerle güncellenmiş, biraz da kabartılmış olarak Suriye'ye, Irak'a yönelik operasyonlar için düşünülüyor."

Peki ne tür operasyonlar olabilir bunlar, kimi hedef alır?

BAE Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Abdülhalek Abdullah'a göre koalisyon öncelikle IŞİD'in yükselişinin yarattığı ihtiyaçtan doğdu.

Abdullah "IŞİD'in yükselişi yalnızca uluslararası toplum değil, özellikle İslam devletleri tarafından ortak eyleme geçilmesi ihtiyacını doğurdu. Bu da, IŞİD'le mücadelede İslam devletlerinin ön planda olması gerektiği farkındalığından ortaya çıktı." diyor.

Suudi Savunma Bakanı Muhammed bin Selman da ittifakı ilan ettiği basın toplantısında sorulan "Tek hedef IŞİD mi olacak" sorusu üzeine "karşımıza çıkan tüm terör örgütleriyle mücadele edeceğiz" yanıtını verdi.

SURİYE ORDUSU HEDEF OLUR MU?

Peki bu tanım ne kadar genişletilebilir, örneğin Suriye ordusu da hedef olabilir mi?

Alptekin Dursunoğlu'na göre böyle bir ihtimal var: "Suudi Arabistan'ın, Türkiye'nin, Katar'ın örneğin Nusra Cephesi'yle ya da Ahrar üş Şam'la herhangi bir sorunu yok. Ahrar üş Şam, Riyad'daki toplantıya Suudiler tarafından muhalif grup olarak davet edildi. Çok muhtemeldir ki bunlar, Suriye'de ordu veya Hizbullah'ı hedeflemek için böylesi bir koalisyon kurmuş olabilir."

"Ama bunu yapabilirler mi bu ayrı bir mesele. Örneğin Suriye ordusu vurulduğunda Rusya'nın ve Amerika'nın tepkisi ne olur bu da ayrı bir mesele tabii."

ABD Savunma Bakanı Ash Carter ilk tepkisini bugün bir ziyaret için bulunduğu İncirlik üssünde verdi.

Carter gazetecilerin sorusu üzerine "Bu koalisyon konusunda Suudi Arabistan'ın aklında ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyoruz. Ama genel olarak, Sünni Arap ülkelerinin IŞİD'le mücadeleye daha büyük katkı sunmaları yönünde bizim teşviklerimizle aynı çizgide" cevabını verdi.

Bu da ittifakın, ABD öncülüğündeki koalisyona "yedek güç" olabileceği yorumlarına neden oldu.

Bölgede varlığını güçlendiren Rusya ise şimdilik temkinli.

Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, Suudi önderliğindeki ittifakla ilgili bir değerlendirme yapmak için 'daha fazla ayrıntı' beklediklerini söyledi.

Peki ya Türkiye? Uzmanlar, Türkiye'nin koalisyonda ne tür bir rolü olacağı konusunda henüz bir netlik olmadığı görüşünde.

Başbakan Ahmet Davutoğlu da açıklamasında, koalisyon için "Suudi Arabistan'dan böyle bir toplantı, geniş kapsamlı birliktelik için bir davet geldiğinde buna olumlu baktığımızı ifade ettik. Terör ile İslam'ı özdeşleştirmek isteyenlere en iyi cevaptır" ifadelerini kullandı.

Fakat Türkiye'nin katkısına dair ayrıntı vermedi. (BBC Türkçe)