Serdar Korucu / Radikal

Suriyeli 3.5 yaşındaki küçük Azize’nin ailesi. Sınırın öte yakasına tam bir yıl önce, 2013’ün 23 Nisan’ında geçti. Günün anlamını bilmeseler de onların çocuklarına armağanı başına bombanın düşmeyeceğine inandıkları bu topraklardı…

Azize’nin ailesi Hama kırsalındaki çatışmalardan kaçarak Türkiye’ye sığındı. Savaşın başladığı ilk günlerde ülkelerinde kalmayı tercih etseler de yaşadıkları bölgelerde kimyasal silah kullanılması onları topraklarını terk etmeye zorladı.

Önce kırsaldaki köylerde konakladılar. Ardından Asi Nehri’ni takip ederek Türkiye sınırına geldiler. Geçtikleri yollarda ölümü gördüler her an. İnfaz edilenlere şahit oldular, yıkılan evlerden, basılan köylerden geçtiler usulca. “Hangi tarafın kurşunu ile olursa olsun tek bildiğimiz ölümün yakın olduğuydu” diyen Azize’nin annesi gibi ölümün nefesini her an enselerinde hissettiler. Kaldıkları evlerde çatıya bakarak uyudular, acaba ne zaman çökecek diye. Kurşunlara da denk geldiler yol üstünde. Azize’nin eniştesi çatışmalardan seken kurşunlardan birinin isabeti ile hayatını kaybetti gözlerinin önünde…

ÇADIRKENTTE HASTALANDI

Küçük Azize, sınırın Suriye tarafında kurulan çadırkentte kaldıklarındaysa hastalandı. “Her an öleceğini düşünüyordum küçük kızımın. Allah bize bağışladı” diyor annesi. Vücudunda çıkan yaralara ve geceleri uyuyamamasına aile bir türlü çare bulamadı uzun zaman. Bunun üzerine Türkiye’ye geçtiler.

Azize’nin karşılaştığı bu yeni ülkenin sınır kenti Hatay’da o gün bayraklar asılıydı her yerde. Kırmızı üzerine beyaz ay yıldızlıydı, kendi ülkesinden çok farklıydı. Çocuklar bandolar halinde zafer şarkıları söylüyordu. Çünkü o gün 23 Nisan bayramıydı. Onlar için de bayram sayılırdı aslında. “Artık çocuğumun cansız bedenini elime almayacağımı düşünerek mutlu oldum” diye anlatıyor Azize’nin annesi o günkü sevincini… Sonrasındaysa kızına ısrarı üzerine en sevdiği hediyeyi aldığını söylüyor.

GELİR KAPISI SİGARA

Aradan geçen bir yılda aile hâlâ şehirde yaşam savaşını sürdürüyor. Evin erkekleri sigara satarak, gündelik işler bularak geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Küçük Azize ise her gün sessiz sedasız kendi yarattığı oyunları oynuyor bir köşede. Kimse ile konuşmadan… Azize, 23 Nisan içinse heyecanlı. Saklayamıyor da bunu. Etrafa koşturuyor sürekli. Çünkü bu sene de annesi, küçük kızına yine aynı hediyeyi, yine anı gün çocuk bayramında alacağını söylüyor. Sözleri ise Azize’nin ruh halini yansıtmaya yetiyor: “Ona oyuncak silah alacağım bir kez daha. Geçen seferkini gerçek kurşun sıkmadığı için kırıp atmıştı. Umarım bu kez de aynısını yapmaz.”