BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Suriye'deki şiddetin derhal sona ermesi çağrısında bulunan ve Suriye rejimi tarafından yapılan insan hakları ihlallerini kınayan karar tasarısını, Rusya ve Çin'in vetosu nedeniyle kabul etmedi.

 

BMGK, Suriye karar tasarısını görüşmek üzere toplandı.

 

15 üyeli BMGK'da yapılan toplantıda, Türkiye'nin de destek verdiği karar tasarısına 13 üye ülke ''evet'' oyu verirken; Rusya ve Çin, ''hayır'' oyu verdi ve kararı BMGK'nın daimi üyeleri olarak veto etti.

 

Oylama öncesinde yapılan ve sadece BM Daimi Temsilcilerinin katıldıkları basına kapalı danışma toplantısında, Rusya'nın hem karar tasarısında değişiklik yapılmasını hem de oylamanın ertelenmesini istediği, ancak Konsey üyelerinin buna yanaşmadığı öğrenildi.

 

BMGK'daki oylama, Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin'in uzun süre toplantı salonuna gelmemesi nedeniyle gecikti.

 

'SURİYE'DEKİ GERÇEKLERİ YANSITMIYORDU'

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin, tasarının, ''tek tarafı suçladığını, dengeli olmadığını ve Suriye'deki gerçekleri yansıtmadığını'' iddia etti.

 

Çurkin, kendilerinin de Suriye'de şiddetin sona ermesini istediklerini ancak tasarının yanlı olduğunu savundu.

 

Suriye'de muhaliflerin de silahsızlanması gerektiğini ve onların da eşit şekilde kınanması gerektiğini öne süren Çurkin, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un salı günü Suriye'ye gideceğini, Suriye'de sorunun siyasi olarak barışçıl şekilde çözülmesini istediklerini belirtti.

 

Çin'in BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baodong Li de karar tasarısının dengeli olmadığını savundu.

 

Tasarının, 15 üyeli BMGK'dan geçmesi için daimi üyeler (ABD, Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya) tarafından veto edilmemesi ve en az 9 üyenin ''evet'' oyunu alması gerekiyordu.

 

CAFERİ: SURİYE KİMİ TARAFLARIN YARATTIĞI KRİZİN KURBANI OLDU

Suriye’nin BM Temsilcisi Beşşar el-Caferi; Suriye’nin, Suriye ve halkının iyiliğini istemeyen tarafların, ülkede masum insanları katletme, kaçırma ve alt yapıyı tahrip etme eylemleri uygulayan silahlı terör gruplarına silah ve finans desteği vererek yarattığı bir krizin kurbanı olduğunu söyledi.

 

SURİYE'DEN AÇIKLAMA: BOMBARDIMAN YOK

Medyada çıkan iddialara cevap olarak Suriye Devlet Ajansı Sana'da çıkan bir haberde, ortada çarpıtma ve yalan olduğu belirtilirken, Humus'ta çekildiği iddia edilen fotoğraflardaki cesetlerin ordu bombardımanı ile değil, silahlı terörist grupların kaçırdığı masum yurttaşların işkence edilerek öldürülmüş bedenleri olduğu iddia edildi.

 

Sana, cesetlerde herhangi bir bombardıman veya kurşun izinin olmadığını, hatta devlet televizyonunu arayan bazı yurttaşların fotoğraflardaki cesetlerin bir süre önce kaçırıldığı bilinen kendi akrabalarına ait olduğunu söylediklerini belirtti. Örneğin, Tana el-Muhammed adlı bir kadın, servis edilen görüntülerdeki cesetlerden iki tanesinin 17 gündür haber alamadığı kendi akrabalarına ait olduğunu söylüyor.

 

Halid el-Şalabi isimli Humus'ta oturan bir Suriye yurttaşı ise, silahlı terörist grupların asker üniforması giyerek etrafa rastgele ateş açtığını iddia ediyor.

 

SURİYE ELÇİLİKLERİNE DE EŞ ZAMANLI SALDIRILAR

Bugün yaşanan bir diğer gelişme de, Suriye'nin dış temsilciliklerine yapılan saldırılardı. Suriye'nin Mısır, Kuveyt, Amman ve Londra'daki elçilikleri kundaklandı, taşlandı, yağmalandı.

 

Özellikle Suriye'nin Kahire'deki büyükelçiliği kullanılamaz hale geldi. Londra'da da 100 kişilik Suriyeli bir grup, gece elçiliği taşladı.

 

Elçiliklere saldırılar ve Humus'ta katliam haberlerinin BM'nin alacağı kararla ilgisi olduğu iddia ediliyor.