Londra merkezli Türkiye Araştırmalar Merkezi CEFTUS’un Centre for Kurdish Progress ile birlikte düzenlediği ‘Türkiye’nin Güneydeki Savaşı: Kürtler, IŞİD ve PKK’ başlıklı toplantı İngiliz Parlamentosu’nda gerçekleştirildi. Düşünce kuruluşu Chatham House’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programları Direktörü Dr Neil Quilliam ile risk değerlendirme kuruluşu Stroz Friedberg’in Ortadoğu ve Türkiye analistlerinden Jonathan Friedman’ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıyı Daily Telegraph gazetesinden Raziye Akkoç yönetti.

İşçi Parti’li milletvekili Diane Abbott’un ev sahipliği yaptığı toplantıda ilk sözü  Jonathan Friedman aldı. Türkiye’nin güneyinde üç cephede savaş yürüttüğünü söyleyen Friedman, bunların PKK’ya karşı sürdürülen sıcak çatışmaların yanısıra Esad rejimine karşı verilen soğuk savaş ve IŞİD’e karşı yürütülen ‘sözde savaşlar’ olduğunu savundu. Friedman, AK Parti hükümetinin içerde de Gülen hareketi başta olmak üzere farklı odaklara karşı çatışmalı bir dönem yaşadığını ifade etti.

Hükümetin, AK Parti’nin gücünü kırabilecek en etkili faktör olan HDP’nin kamoyundaki desteğinin ve itibarının zayıflatılması için PKK ile çatışmaları yeniden tırmandırdığının anlaşıldığını söyleyen Jonathan Friedman, bu sürecin, beklenenin aksine Kemalist olarak nitelendirilebilecek kesimlerin güçlenmesine yol açabileceğini öne sürdü. Güneyde IŞİD’e karşı sözde bir mücadele yürütüldüğünü de ileri süren Friedman şunları söyledi: “İran ve Rusya son manevraları ile Türkiye’yi Suriye’de yürüttüğü savaşta oyun dışına itti. Hem askeri hem politik destek ile bölgede daha etkin bir rol üstlendiler. Türkiye’nin uluslararası alanda büyük bir tehlike olarak görülen IŞİD’e karşı ‘sözde savaşı’, hükümetin kredisi ve desteğini azaltan bir durum yaratıyor. AK Parti iktidarı, Kürt militanlara yönelik ciddi bir tehdit oluşturan IŞİD’e karşı sonuç alıcı bir müdaheleden kaçınıyor. Ancak bu tavır, Ankara ve Suruç örneklerinde olduğu gibi, Türkiye’yi terör saldırılarına karşı daha korunaksız bırakıyor ve istikrarın bozulmasına yol açan bir zemin yaratıyor.”



Toplantının ikinci konuşmacısı Dr Neil Quilliam ise konuşmasında ağırlıklı olarak Rusya’nın Suriye’ye yönelik askeri müdahelesini değerlendirdi. Putin’in söz konusu hamlesi ile krizin çözümünde belirleyici bir unsur olarak öne çıktığını vurgulayan Quilliam, askeri desteğin Esad rejiminin ömrünü uzatacağını kaydetti. Suriye’de ‘uçuşa yasak bölge’ olasılığının, Rusya’nın müdahelesinden dolayı zor bir seçenek haline geldiğini savunan tecrübeli analist, Putin yönetiminin, bu tür bir seçeneği BM Güvenlik Kurulu’nda da veto edeceğini ortada olduğunu belirtti.