Almanya federal hükümeti, Almanya'da yaşayan Türkiyeli gazeteci ve muhaliflerin isimlerinin yer aldığı infaz listeleriyle ilgili ilk kez bir açıklama yaptı.

Almanya Sol Parti (Die Linke) Federal Parlamento Milletvekili Helin Evrim Sommer'in soru önergesine İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Helmut Teichmann verdiği yanıtta, "Şu anda Türk hükümetine eleştirel yaklaştığı varsayılan kişilerin isimlerinin olduğu farklı listeler olduğuna dair işaretler bulunmaktadır" dedi.

Açıklamada federal hükümetin elinde somut bir liste bulunmadığı, konuyla ilgili incelemenin derinleştirildiği de belirtildi.

Sadece Türkiye'den Almanya'ya sığınan muhalifler, gazeteciler tehdit edilmiyor, ayrıca Almanya'da Türkiye asıllı Almanya vatandaşı olan, Kürt, solcu poltikacılara yönelik de tehditler son yıllarda ciddi oranda arttı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı'ndan artan bu tehditler ve saldırılardan sonra bir açıklama yapılarak, "Federal Hükümet dünya çapında basın ve ifade özgürlüğünü destekliyor ve gazetecilere yönelik her türlü şiddet olayını kınıyor" denilmişti.

Açıklamada "Almanya'da yaşayan tüm insanların -ne tür bir saikle olursa olsun- şiddete maruz güvence altına alınmalıdır" ifadelerine yer verildi.

Polis kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Türkiyeli muhaliflerden oluşan ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu 55 kişilik bir infaz listesi bulunuyor. Listede olan isimlere polis dikkatli olmaları uyarısında da bulundu.

Almanya'da yaşayan muhalifler ve Almanya kamuoyu elde olan tüm tehdit bilgilerine, Almanya'da aktif olan binlerce MİT elemanının varlığının bilinmesine rağmen Almanya hükümetinin kınama mesajlarının ötesinde daha somut ve ciddi adımlar atmasını bekliyor.

Sol Parti Milletvekili Helin Evrim Sommer'e Artı Gerçek’ten Ayşegül Karakülhancı’nın sorularını yanıtladı.

- İnfaz listelerini Alman hükümetinin kabul etmesinin politik anlamda bir anlamı geliyor?

Alman hükümeti şimdiye kadar benzeri konularla ilgili verilen soru önergelerine kaçamak cevaplar vererek konuya dair bilgileri olmadığını belirtiyordu. Gazeteci Erk Acarer’in Berlin’de faşistler tarafından fiziksel saldırıyla uğramasıyla beraber, Türkiyeli muhaliflere yönelik tehditler yeni bir boyut kazandı. Kamuoyunda Alman hükümetine yönelik tepkiler artmaya başladı. Ardından muhalif medyada peş peşe açıklanan infaz listeleri ve Alman emniyet teşkilatının Türkiyeli muhalifleri uyarmasıyla beraber, Alman hükümeti de olaya dair açıklama yapmak zorunda kaldı. Erdoğan rejiminin paramiliter çeteleri artık sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda Almanya’nın da iç güvenlik meselesi haline geldi.

"DİYANETE BAĞLI CAMİLER ERDOĞAN İÇİN İSTİHBARAT ÇALIŞMASI YAPIYOR"

- Bundan sonra tehdit edilen gazeteci muhalif kişiler saldırıya uğrarsa ve bu cevapla birlikte direk Alman hükümetini ve güvenlik güçleri sorumlu tutulabilir mi?

Alman hükümeti ve güvenlik güçleri sadece bundan sonra değil, bundan önceki tehdit ve saldırılardan da sorumludur. Türkiye'de 2016'da ki sözde darbe girişiminden bu yana Erdoğan, ajan ağını büyük ölçüde genişletti. Almanya MİT’in Avrupa’daki üssü durumundadır. İç istihbarat teşkilatının yıllık raporuna göre, MİT’in Almanya’da 8 bin ila 9 bin personeli var. Türkiyeli muhalifler, gazeteciler ve siyasetçiler sürgünde bile gözleniyor ve alenen tehdit ediliyor. Tehdit edilenlere koruma tahsis etmek gerekli ama yeterli bir çözüm değildir. Çünkü, sürekli bir korumayla yaşamanın kendisi bile, özgürlük kavramına terstir. Erdoğan boşuna “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker” demiyor. Diyanete bağlı Türk İslam Birliği (DİTİB), Almanya’da ki 1000 civarında camisiyle Erdoğan rejimi için istihbarat çalışmaları yaptığı bilinmektedir. Yine ülkücü kurumları olan ATİB (Avrupa Türk İslam Birliği), ADUTDF ve çeşitli spor kulübü biçiminde ki yapıların Türk ırkçı faaliyetlerin yürütüldüğü merkezler olduğu kanıtlanmıştır. Alman devleti ve güvenlik güçleri bu yapılanmaların faaliyetlerine göz yumuyor ve hatta destekliyor!

Bundan cesaret alan Almanyalı Osmanlılar (Osmanen Germania) gibi faşist çeteler, Erdoğan-terörünün uzantısı olarak Almanya'da saldırılar düzenliyor.

- Tüm bu bilgilere rağmen Almanya hükümeti neden hala AKP hükümetine bu konuyla ilgili sert bir uyarıda bulunmadı/bulunmuyor?

Alman hükümeti, NATO partneri Türkiye’yi kızdırmamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Bırakın Türkiye hükümetini kınamayı kendi ülkesinde bile gereken önlemleri almıyor. Örneğin geçen sene faşist Ülkü Ocakları'nın yasaklanması teklifi Alman parlamentosunda tüm partiler tarafından onaylandı. Ancak buna rağmen Almanya İçişleri Bakanlığı, ülkücülere ait dernek ve yapılanmaların yasaklanmasına dair hiç bir somut adım atmadı. Alman hükümeti ne ülkü ocaklarını yasaklayacak ne de Erdoğan rejimini uyaracaktır. Ticari ilişkiler ve AB mülteci anlaşması ile Almanya Erdoğan’ın şantajına boyun eğmiştir. Ayrıca bu durum, Alman devletinin çıkarları söz konusu olduğunda insan hakları, demokrasi ve özgürlükler gibi değerlerin her an göz ardı edilebileceğini de göstermiştir.