Aris Nalcı / Demokrat Haber

Ermenistan'da 18 Şubat'ta yapılacak olan seçimler Türkiye'de birkaç küçük haber dışında ele alınmadı. Bunun sebebi ise bence Rusya'nın bölgedeki ülkelerin siyasetlerindeki etkisi ve çevredeki Türkiye gibi ülkeleri bu konuda bastırabilme yeteneği.

Peki ama Ermenistan'da 18 Şubat'ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde neler oluyor?

Cumhurbaşkanlığı adaylarından biri olan Baruyr Hayrikyan silahlı bir saldırıya uğradıktan sonra biraz daha medyada kendine yer bulan Ermenistan'daki seçimleri Türkiye'de herhalde en çok Sarkisyan'ın ABD Başkanı Obama'nın kullandığı “Medz Yeğern” kelimesinin kendileri için soykırımla eşdeğer olduğunu açıklamasıyla gündeme geldi. Ermenistan'da seçim öncesinde neler oluyor, neler konuşuluyor. Biraz da arka planına ve seçim öncesi atmosferine bakalım.

KOÇARYAN'IN MİRASI

Robert Koçaryan gibi baskın ve totaliter bir liderin ardından 2008 yılında yine Koçaryan'ın kurduğu Cumhuriyetçi Parti ile seçimlere girip koltuğa oturan Sarkisyan'ın, seçilmesi halinde bu ikinci dönemi olacak. Karabağ doğumlu Sarkisyan, Bağımsız Karabağ Ordusu'nda görev yaptıktan sonra Ermenistan'ın Milli Savunma Bakanı olup (1993) ardından da Ulusal Güvenlik Bakanlığı koltuğuna oturdu. (1996) 2008'de ise Ermenistan'da 1 Mart olayları denilen onlarca kişinin, devletin kendi eliyle öldürüldüğü, kara bir sürecin ardından Cumhurbaşkanı oldu.

Koçaryan'ın Ermenistan'ın siyaset arenasındaki etkisinin halen sürdüğünü de hesaba katarsak Sarkisyan aslında 2008 yılında bu muammalı seçim döneminin ardından gelen 5 yıllık süreci, kendini, kanıtlamaya ve Koçaryan'ın gölgesinden çıkmaya çalışarak geçirdi. Türkiye-Ermenistan arasındaki açılımların da bu döneme geldiğine dikkat edersek, Ermenistan siyasetinde kendini kanıtlamanın en önemli unsurlarından birinin Türk-Ermeni ilişkileri, ikincisinin de Karabağ Sorunu olduğunu rahatça söyleyebiliriz.

Sarkisyan önce Türkiye ile olan ilişkilere girişti ardından da bu süreç donma noktasına gelince Karabağ'a döndü. Seçim öncesinde milliyetçi duygulara yatırım yaparak 'Azerbaycan tehditi' gibi konularla dış mihrakları gündeme getirmek, Türkiye'de de oldukça popüler bir seçim kampanyası aslında.

Örneğin seçim öncesinde Ermenistan'da Sarkisyan'ın siyasi fikirlerini benimsediği, ara sıra alıntılar yaptığı ulusal bir kahraman olan “Karekin Njteh” gibi birinin hayatını konu alan sinema filminin gösterime girmesi de buna örnek olarak verilebilir. (Karekin Njteh, 1886-1955 : Ermeni devrimci düşünür, fedai, Sovyetler bünyesinde 11. Kızıl Orduda görev almış, 1920'de Dağlık Ermenistan'ı kurmuş, ardından Ermenistan'ın ilk cumhuriyetinin kuruluş aşamasında önemli görevler üstlenmiş)

Sarkisyan'ın son olarak Soykırım ile “Medz Yeghern” açıklamalarının eşdeğer görülebileceği konusundaki açıklamaları da bir yandan Karabağ'a yönelik politikalarını aktive ederken bir yandan da Türkiye'ye kapısını kapatmadığı yönünde algılanabilir. Ancak Sarkisyan Türkiye basınında yansıyandan biraz farklı olarak o açıklamasında Yahudilerin “Holokost” tanımlaması gibi Ermenilerin de “Medz Yeghern” dediklerini söylemişti. Bu da aslında Türkiye'de soykırım yerine olaya “Medz Yeğern” demenin acıyı ve adalet taleplerini azaltmayacağı anlamına gelir.

Ama yeterli değil. Sarkisyan Türkiye ile imzalanan protokoller sebebiyle kaybettiği oyları Karabağ'da Stepanakert'te bir havalimanı açarak toplamaya çalıştı. Bir ölçüde de başarılı oldu. Ama yine de kendini kanıtlamak için daha fazlasına ihtiyacı var.

Rusya'nın desteği olmadan post-Sovyet ülkelerinde bir başkan değişikliği olmayacağını artık anlamış olmamız gerek. Rusya bu seçimde daha çok Sarkisyan'ın tarafındaymış gibi gözüküyor.

Öte yandan birçok Uluslararası rapora ve araştırmaya göre Sarkisyan zaten kazanacağı bir yarışta. Bunu Sarkisyan'ın seçim programını açıkladığı konuşmasından anlayabiliriz. Sarkisyan, Cumhurbaşkalığı için adaylıklarını açıklayan diğer 7 aday için “katılımcı” dedi “rakip” değil...

ERMENİSTAN'DA SİYASET BİR HOBİ Mİ?

Ermenistan'ın cumhurbaşkanlığı adaylarına birazdan bakacağız ama öncesinde ülkedeki siyasi ortamı bir görelim. Bölgesel Araştırmalar Merkezi (RSC)'nin hazırladığı seçim öncesi raporunda Cumhurbaşkanlığı seçimi için gerekli olan siyasi ortam olmadığından adaylı ama rakipsiz bir seçime doğru gidildiği söyleniyor. Sebep olarak Ermenistan'da henüz siyasetin vaatler ve ideolojik ayrımlar üzerine kurulu olmaması, kişiye odaklı siyaset yapılması gösteriliyor. Yani insanlar seçeceği kişinin önerilerinden veya söylediklerinden çok onun kim olduğuna bakıyorlar. Bu da Ermenistan'da siyasetin halen bir meslek olmadığı, bir hobi olduğunu düşünmemize yol açıyor.

Bu şekilde siyaset yapılan bir ülkede adayları üç farklı özellik altında toplayabiliriz.

1) Hazır Cumhurbaşkanı; var olan kısıtlı karizması ve başarısızlıkları bilinen, ancak yönetimdeki kaynakları belli olan kişi, Serj Sarkisyan

2) Görev adamları; Belirli alanlarda zaten daha önceden devlet kademelerinde görev yapmış bürokratlardan oluşan kesim, Eski başbakan Hrant Bagratian, Eski Dışişleri Bakanı Raffi Hovhanissian

3) Ve diğerleri... Baruyr Hayrikyan (Kendi Kaderini Tayin Sendikası), Arman Melikian (Karabağ eski Dışişleri Bakanı), Aram Harutiunian (Ulusal Anlaşma Partisi) , Andreas Ghukasian (Radio Hay yöneticisi) ve Vardan Sedrakian (Ermeni şiiri uzmanı).

Peki Ermenistan'da siyaset kurumunun böyle olmasının sebebi ne? Öncelikle bir post-Sovyet ülkesi olarak halen Rusya'nın etkisinden çıkamamış olması tabi ki. Muhalefetin iktidar karşısında çok güçsüz oluşu da bir diğer etken.

Ermeni Ulusal Kongresi 2007'den bugüne Ermenistan'ın gördüğü en büyük muhalefet. Eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan'ın başında olduğu ANC (Ermeni Ulusal Kongresi) son 5 sene zarfında birçok eylem ve mitin gerçekleştirdi. Sarkisyan'ın seçildiği 1 Mart olaylarında en etkili isimdi. Halen de yerini koruyor. Hatırlayalaım Ter-Petrosyan Türkiye Ermenistan ilişkilerinde en büyük adımı zamanında Alparslan Türkeş ile görüşerek atmıştı. (1993)

2013 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Ter Petrosyan'ın yeniden aday olacağı sanılıyordu ama aksine 2012'nin sonlarına doğru aday olmayacağını açıkladı. Aynı şekilde Ermenistan'da oyları düşük olsa da parlamentoda üçüncü muhalefet olan Ermeni Devrimci Federasyonu (Türkiye'nin bildiği ismi ile Taşnaktsutyun) da Cumhurbaşkanlığı'na aday çıkarmayacağını açıklayarak seçim sürecini Sarkisyan için daha da rahatlattı. Böylelikle güçlü bir muhalefet olmayınca meydanlarda polisle çatışan ve ifade özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar da Uluslararası izleme örgütlerinin gözüne çarpmaz oldu.

Ancak 2008 seçimlerinden bu yana Ermenistan'da seçmen sayısının ulusal istatistik kurumu tarafından birdenbire 200 bin artmış olması, halen seçimlerin demokratik bir ortamda yapılamayacağı konusunda var olan kaygıları gidermiyor.

Serj Sarkisyan'ın bu 18 Şubat'ta büyük bir ihtimalle tekrar seçilmesi, Ermenistan'da siyasette bir sürekliliğin iyi ya da kötü temsiliyeti olacak. Bu seçimler, Sarkisyan'ın Robert Koçaryan'ın 'gölgesindeki siyasetçi' olmaktan kurtulması için de bir şans aynı zamanda.