Suriye’nin kuzeyinde resmi adı Ayn El Arab olan Kobani’nin 30 kilometre güneyinde bulunan Sarrin yakınlarındaki Metras askeri hava meydanının 15 Kasım’da Rus askeri polisinin kontrolüne geçtiği bildirildi.

Söz konusu üs, ABD’nin İslam Devleti, Rusya ve Esad güçlerine karşı koruma iddiasında olduğu petrol sahalarının epey batısında bulunuyor.

Yakın zamana kadar hava meydanını ABD güçleri kullanıyor ve bu sayede Ayn El Arab ile Tel Abyad arasında konuşlu Rus ve Esad yanlısı güçleri ikmal eden, Türkiye sınırına kadar uzanan bağlantı hatlarını izleyebiliyordu.

Dolayısıyla ABD’nin boşalttığı üssün denetime alınması, Rus medyasında önemli bir başarı olarak sunuldu.

Ancak daha soğukkanlı bir değerlendirmeyle Rusya’nın bu bölgede birçok yeni riskle karşı karşıya olduğu söylenebilir.

ABD’nin Münbiç ve Tabka’da boşalttığı iki başka üs de şu an Rusya’nın kullanımında. Rus askeri polisinin Sarrin’deki üssü de devralması ve bu sayede Rusya destekli güçlerin stratejik M-4 otoyolunun bir bölümünde hâkimiyet sağlaması, bunun bir çeşit ABD-Rusya mutabakatının sonucu olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor.

ABD’nin ekim sonlarında tahliye ettiği Sarrin’deki üs bir süre boş kaldı. Amerikalı askerler doğu Suriye’de kurulacak yeni askeri noktalara malzeme taşımak gerekçesiyle 1 Kasım’da üsse geri geldiler. Gidişlerinden kısa süre sonra da üsse Rus askeri polisi girdi.

Kuzeydoğu Suriye’deki durumu izlemeye devam eden ABD, bazı noktaları Rusya ve Türkiye dâhil başka aktörlere devretme ihtimalini dışlamıyor. Bununla birlikte gerek görüldüğü takdirde ABD bazı üsleri geri alabilir, sahadaki varlığını yeniden tesis edebilir.

Bu durum, bölgesel bazda Rus ve Suriye güçlerini ABD karşısında hassas bir konumda bırakıyor, hatta bir ölçüde ABD’ye bağımlı kılıyor.

Üç Rus askeri polis birliği Türk güvenlik bölgesinin doğu ve batısında 10 kilometre derinliğindeki sınır şeritlerinde Türk güçleriyle birlikte devriye yapmakla görevli. Ancak bu birlikler ciddi bir hava korumasından yoksun.

Dolayısıyla sahadaki Rus güçleri ve Suriyeli müttefikleri, hem Türk yanlısı hem de Kürt grupların olası provokasyonlarına açık ve çatışma riskiyle karşı karşıyalar.

Bu grupları caydıracak en önemli unsur hava gücü tehdididir. Kamışlı’ya saldırı helikopterleri gönderilmiş olsa da bunların operasyon alanı Rusya ve Türkiye’nin ortak devriye yaptığı sınır şeridiyle sınırlı.

Dahası, kuzeydoğudaki hava sahasının kime açılacağı kararı hâlâ ABD’ye ait.

Kamışlı’daki askeri üs Rusya’nın kuzeydoğu Suriye’de güvenle bel bağlayabileceği tek üs olabilir. Bu, kentin özel statüsüyle açıklanabilir. Zira hava meydanı dâhil Kamışlı’nın büyük bölümü iç savaş boyunca rejim yanlısı güçlerin kesintisiz kontrolünde kaldı.

Bu bağlamda Kamışlı ABD-Türkiye mutabakatlarının da Rusya-Türkiye anlaşmalarının da kapsamı dışında bulunuyor. Rusya-Türkiye ortak devriyesi Kamışlı’yı kapsamıyor. Buraya gönderilen Rus saldırı helikopterleri için başka bir tarafın onayı gerekmedi.

Ancak Kamışlı’nın tam teşekkülü, uzun vadeli bir hava üssü hâline geldiği iddiaları dayanaksız. Kuzeydoğu Suriye hava sahası şu an ABD’nin denetiminde.

Rus hava güçleri burada hareket serbestisine kavuşmadıkça böyle bir adım pek isabetli olmaz.

Rusya’nın Kamışlı’ya gönderdiği askeri donanım şu an sınır hattında Türkiye’yle birlikte yapılan devriyelere yönelik.

Sınır hattında rejimin oluşturduğu barikatlar ve diğer noktalar ise geçici nitelikte olup Rus askeri polisine sınırı kontrol etmekte yardımcı olamaz.

Kamışlı’nın uzağında konuşlu Rus devriyelerini ve Suriye güçlerinin kurduğu kontrol noktalarını ikmal etmek için kullanılan otoyollarda sıkıntı yaşanması da durumu iyice zorlaştırıyor.

Sınır bölgelerinde, örneğin Suriye sınır muhafızlarının gireceği bir alan olarak belirlenen El Malikiye bölgesinde ABD askeri konvoylarının hareketi devam ediyor.

ABD konvoyları, sınırda görevli Rus askeri polisi ile rejim güçlerine takviye ve malzeme göndermek için kullanılan ve Suriye’nin ana arterlerinden biri olan M-4 otoyolunda da görüldü.

ABD ordusu Sarrin’de otoyol üzerinde bulunan üssü boşaltmış olabilir ama sahadaki duruma bakıldığında kuzeydoğu Suriye’de, hatta Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Soçi mutabakatı uyarınca çekildiği 30 kilometrelik bölgede iplerin artık Suriye ve Rus güçlerinin elinde olduğunu söylemek henüz mümkün değil.

Rejimin sivil ve askeri makamlarının 30 kilometrelik bölgede tam kontrol tesis etmesini, M-4 otoyolunu bütünüyle denetime almasını sağlayan bir anlaşma olmadığı sürece Rus ve rejim güçleri bölgede pek rahat olamayacak ve ABD güçleri hükümet unsurlarının hareketlerini, trafik akışını izleme açısından hâlâ iyi bir konumda olacak.

Bunun yanı sıra, hâlihazırda Tel Temir bölgesinde olduğu gibi Türkiye destekli Milli Ordu ile Esad ordusu arasında yeni parlama noktalarının, doğrudan çatışmaların çıkma tehlikesi geçmiş değil.

Tel Temir’in kuzeyinde ihtilaflı bazı bölgeler için çatışmalar yaşanırken, Esad güçleri ve SDG Milli Ordu’ya karşı güç birliği yapıyor.

Bu durum, hem Türk topçu ve hava gücü için hem de Suriye hükümet güçleri için risk oluşturabilir. Türk hava kuvvetlerinin söz konusu bölgede Kürtleri hedef aldığı iddia edilmişti.

Türk ordusu ile Milli Ordu’nun buradaki mevzileri şu an görece istikrarlı görünüyor.

Zira Türkiye’ye olan yakınlıkları, ihtiyaç duyulan malzemenin hızla sağlanabilmesi ve Suriye tarafına topçu bataryaları getirmeden topçu desteği alabilmeleri anlamına geliyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 20 Kasım’da Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nun beyanlarına rağmen Suriye’de yeni bir harekât düşünmediğine dair Ankara’dan güvence aldıklarını söyledi. Çavuşoğlu 18 Kasım’daki açıklamasında SDG’nin içinde yer alan ve Ankara’nın terörist addettiği Halk Savunma Birlikleri (YPG) bölgeden tamamen çıkarılmadığı takdirde Türkiye’nin yeni bir harekâta girişebileceğine işaret etmişti.

Yine de tüm zorluklara rağmen mevcut sorunların hepsi halledilebilir. Rus ordusu Suriye’de gerekli tecrübeyi kazanmış durumda.

Bu, süreç içinde baş gösteren sorunları aşmak için çeşitli rakip gruplarla iletişim kurabilmeyi de içeriyor.

Mesela Kürt gençlerinden oluşan gruplar son günlerde devriyelere taş atıyor, başka provokasyonlara kalkışıyorlar. Rus güçleri olası olayların önüne geçmek için Türk ve ABD güçleriyle de irtibatlarını sürdürüyor.

Öte yandan bölgesel düzeydeki meselelerin çoğunlukla Suriye hükümeti baypas edilerek Moskova, Ankara ve Washington arasında çözülmesi, Şam’ı rahatsız ediyor. Esad ordusunun yer aldığı Tel Temir yakınlarındaki çatışmalar, Rusya’nın değil rejimin inisiyatifi olarak görülebilir.

Rejim ilerleyen günlerde bunun gibi Rusya’nın genel oyun planını baltalayan başka adımlar da atabilir.

Ayrıca ABD, Trump’ın çekilme söylemine rağmen sahadaki askeri varlığını sürdürürse Esad’ın doğudaki başarısı beklenenden çok daha mütevazı olacak. Böyle bir durum, Moskova’nın bel bağladığı Şam-SDG diyaloguna da engel teşkil edecek.

Sonuç olarak doğudaki resim değişiyor ve bu, Suriye savaşını etkileyecek. Alınacak her karar için Rusya, ABD ve Türkiye’nin mutabakatı gerekecek.

Ancak bu üç tarafın aynı anda bölgede bulunması, yeni riskler barındırıyor. Zira bölgede çıkabilecek sorunlar için üçlü bir görüşme platformu yok. Böyle bir platformun zamanı geldi de geçiyor bile.

Kaynak: Al Monitör