Gözde Demirel / ntvmsnbc

 

Hafta sonu Kenya’da yine bir kiliseye yapılan saldırıda 15 kişi hayatını kaybetti. Aslında bu durum yılbaşından hatta geçen yıldan bu yana Afrika kıtası için yeni bir haber değil. Bir yandan Nijerya’daki Boko Haram, öte yandan Somali merkezli El Şebab örgütü saldırılarına devam ediyor. Mali’de gerçekleştirilen darbenin arkasında da yine radikal İslamcı örgütler bulunuyor. Bu örgütlerin ilk hedefi ise kiliseler yani Hıristiyanlar. Oran vermek gerekirse Afrika kıtasında Hıristyanlara yönelik saldırılar 2003’ten bu yana % 300’den fazla arttı.

 

''EKONOMİK İSTİKRARSIZLIK RADİKAL İSLAM’A ZEMİN HAZIRLIYOR''

Peki, ama Afrika kıtasında neden aşırı İslamcı örgütler giderek güçleniyor?

 

Bu sorunun tek bir yanıtı yok. İlk neden olarak ortaya Afrika’da Hıristiyan hükümetlerin ekonomik alandaki başarısızlıklarının, bu yükselişe ortam hazırlaması ortaya çıkıyor.

 

Nijerya’ya baktığımızda Jonathan Goodluck başbakanlığındaki hükümetin ekonomi politikaları, Nijerya halkına zor zamanlar yaşatıyor.

 

Hükümetin ekonomik sorunlarla boğuşması Boko Haram ile mücadelesinde hız kesmesine neden oluyor.

 

Somali örneğine baktığımızda ise karşımızda Hıristiyan bir hükümet yok ancak ülkede 20 yıldan fazla süren iç savaş ve merkezi yönetimin bir nevi “kukla” işlevinde olması El Şebab’ın güçlenmesinin en önemli nedenlerinden biri. Ayrıca bu noktada El Şebab’ın ekonomik olarak nasıl ayakta kaldığını sorarken El Kaide’nin Afrika kolu olduğunu açıklamasını da göz önünde bulundurmakta yarar var.

 

Geçtiğimiz yılla kadar Afrika kıtasında etkisinin azaldığı düşünülen El Kaide için Afrika’nın yine en önemli odak noktalarından biri haline geldi.

 

El Kaide’nin kıtadaki hemen hemen bütün radikal İslami örgütlere mali ya da teknik destek olarak yardımda bulunduğu biliniyor.

 

Ortadoğu’da Usame Bin Ladin’in öldürülmesinin ardından güç kaybettiği yorumları da yapılan El Kaide’nin yayılmasının ve liderlerinin saklanmasının çok uygun olduğu Afrika kıtasında yeni açılımlara gitmesi de kıtada radikal İslamcı örgütlerin güçlenmesine olanak sağlıyor.

 

'FARKLI DİNLERE TOLERANS AZALIYOR''

Bir başka ve çok önemli neden ise kıtada giderek artan gerilim ve huzursuzluklar. Çok geriye değil, Güney Sudan’ın Sudan’dan ayrılma sürecine baktığımızda yıllarca süren iç savaşın en önemli nedenlerinden biri etnik ve dinsel ayrımcılıktı.

 

İşte tek bir dinin baskın olmadığı Afrika ülkelerinden bazılarında, Hıristiyan çoğunluğun desteklediği yönetimlerin Müslümanlara karşı hoşnutsuzluğu ve yine aynı şekilde Sudan – Güney Sudan çatışmasında olduğu gibi Müslüman bir yönetimin Hıristiyan azınlığa getirdiği kısıtlamalar Afrika kıtasında farklı dinlere sahip kişilerin barışçıl ortamlarda yaşamasını iyiden iyiye zorlaştırıyor.

 

Afrika ülkelerine “şeriat” getirme arzusu da radikal İslam’ın yükselmesi ile doğrudan bağlantılı.

 

Mali’de darbe gerçekleştiren Tuareg kabilesi amacını, Mali’yi İslami kuralları uygulayan bir şeriat ülkesi haline getirmek olduğunu açıklamıştı. Libya’da Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından Mali’ye geri dönen Tuareg kabilesi üyelerinin başlattığı isyan ve karışıklık Mali’de hala devam ediyor.

 

“Şeriat” arzusu ise sadece Mali’deki Tuareg kabilesine ait değil, gerek Nijerya’daki Boko Haram gerek Somali’deki El Şebab örgütünün de amaçlarının başında geliyor.

 

Radikal İslamcı örgütler kıtadaki Müslümanlara sürekli “cihat” çağrısında bulunuyor.

 

Somali gibi ülkelerde radikal İslam’ın yükselmesinin nedenlerinden biri ise ülkelerin dış dünya ile bağlarının zayıflığı yani bir nevi dış dünyadan izole olma durumu.

 

Afrika’da internete erişimin ve hatta hemen hemen bütün olanakların dünyanın genelinden çok daha az olması, üstelik politik ya da istikrarsız ülkelere karşı uygulanan “izolasyon politikaları” da kıtada radikal örgütlerin yükselmesine zemin hazırlıyor.

 

Bilgiye ulaşımdaki zorluklar, kötü yaşam koşulları ve eğitimsizlik Afrika’da Radikal İslam’ın yükselmesinde büyük etkiye sahip.

 

Geleceğe bakıldığında, Arap Baharı’nın ardından Kuzey Afrika ülkeleri olan Mısır ve Tunus’ta da ılımlı İslam’ı temsil eden partilerin iktidara gelmesi, Afrika’da radikal ya da ılımlı Müslüman akımların yükselmesini daha da kolaylaştıracak gibi görünüyor.