Avrupa Komisyonu'nun sağ eğilimli üyesi liberal Hollandalı politikacı Neelie Kroes, Türkiye'de son günlerde yaşananlara isyan etti.

Gezi Parkı direnişi ile başlayan ve sonrasında yaşanan polis terörü dolayısıyla tüm Türkiye'de bir nevi halk isyanına dönüşen olaylara yönelik bir yorum da Neelie Kores'ten geldi.

Özde Çakmak tarafından türkçeye çevrilen ve Yeşil gazete'de yayınlanan haberi paylaşıyoruz:


Bu hafta Hollandalı resmi bir gözlemciden Türkiye’de temel haklar ve adaletin nasıl ele alındığında dair endişe verici bir hikaye duydum.

Barolar Birliği başkanı, avukatların haklarının çiğnendiği konusunda hakime itiraz etmiş ve duruşma görülürken dilekçe sunmuştu.

Şüphesiz Türkiye’deki avukatlar gizlice dinleniyor, korkutuluyor ve fakat duruşmalarda işitilmiyorlar. Bu olayın hemen ertesinde, barolar birliği başkanının kendisi kabul edilemez biçimde savcıyı etkilemeye çalışmakla suçlandı.

POLİS MÜDAHALESİ DEHŞET VERİCİ!

Geçtiğimiz günlerde dava yüzlerce avukat mevcut olmasına karşın en fazla yirmi kişinin sığabileceği bir alanda görüldü.

Asıl caydırıcı olan ise “gerektiğinde müdahele etmek üzere” binanın içerisinde bekleyen coplu, zırhlı ve gaz maskeli polis ekibiydi. Mahkeme başkanı, hakimlerin ismini kaydettikten sonra alan yeterli olmadığı için oturumu kapattı. Duruşma 10 Ekimde devam edecek. Yargı bağımsızlığı bundan böyle yok gibi görünüyor. Türk basını bile bu yaklaşımla avukatların değil, yargının saygınlığını yitirdiğini yazdı.

Bu hikaye Türk toplumunda olup bitenleri yansıtıyor. Küçük bir oluşum, bir yanardağın harekete geçmesi için yeterli olabilir. İstanbul’daki yeni yapılanma planlarına itiraz olarak başlayan şey, iki hafta içinde Başbakan Erdoğan’ın otoriter politikalarına karşı geniş çaplı bir protesto hareketine dönüştü.

Öğrenciler ve sendikalar, vatandaşlar, askerler, gazeteciler ve avukatlar: değişim çağrısı toplumun her kesiminden çok sayıda şehirde duyulabilir. İslam dininin politika üzerinde giderek artan etkisi de bu duruma kısmen tuz biber ekmiştir.

HÜKÜMET VATANDAŞLARININ DERTLERİNE SAĞIR

Tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen barışçı protestolara aşırı polis müdahelesi, protestocuların endişelerini doğruluyor.

Vatandaşı duyan yok, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tanınmıyor. Tweet atanlar bile isyana teşvik, propaganda ve dezenformasyon yarattıkları gerekçesiyle tutuklanıyor. Bu, Türk yetkililerin kendi vatandaşlarından ne denli uzak olduğunu gösteriyor. Binlerce yaralı, çok sayıda ölü ve giderek büyüyen bir protesto hareketi karşılıklı diyalogu beceremediklerini doğruluyorlar. Hükümetin yapı planlarında referanduma gitme çözümü de vatandaşlarının değerlerine ve hislerine ne denli sağır olduğunu gösteriyor. Atatürk’ün tercihi bu olmazdı.

Erdoğan’ın “Demokrasi, sizi varacağınız yere götürdükten sonra indiğiniz bir trendir” ifadesi kabul edilemez. Demokrasi ve temel haklar, Avrupa Birliği’ne girme koşullarının olmazsa olmazıdır. Bu bize Türkiye’de reformları teşvik etmek için önemli bir vasıta sağlıyor.

Neelie Kroes- Avrupa Komisyonu üyesi