Alman basınında günün yorum konularını Fransa’daki protesto eylemleri ve NATO ile Rusya arasındaki orta menzilli silahlar anlaşmazlığı oluşturuyor.

Süddeutsche Zeitung Fransa Cumhurbaşkanı'nın meşruiyet sorununu azınlık tarafından seçilmiş olmasına bağlıyor:

"Fransa yeniden huzura kavuşacak mı? Başbakan Edouard Philippe ‘sarı yeleklerinin' taleplerine kısmen de olsa boyun eğdi. Sosyal adaletsizliğin sembolü haline gelen akaryakıt zammı şimdilik geri alındı. Ancak bu adım toplumun ortalarına kadar sirayet eden öfkeyi dindirmeye yetmeyecektir. Üç haftadır cereyan eden olaylar yıllardır siyasetten edilen nefretin sokağa taşmasıdır. Öfke somut politikalara değil Fransa'nın siyasi yapısına yönelmiştir. Paris'teki bir avuç siyasi elit, söz hakkı olmayan milyonların kaderini tayin etmektedir. Genç Emmanuel Macron da Fransa'daki muktedirlerin burnu büyüklüğünü ortadan kaldırmayı başaramamıştır. Macron şu günlerde görev süresinin temel sorunuyla yüzleşiyor. Oy kullanmayanlar ve geçersiz oy kullananlar da hesaba katıldığında Macron'un azınlık tarafından seçildiği görülür.”

Stuttgarter Zeitung Fransa'daki protesto eylemlerini konu alan yorumunda sosyal uçurumu kapatma vaadiyle seçilen liderlerin sözlerini tutamadıklarını hatırlatıyor:

"Ayaklanma Cumhurbaşkanı Macron'a siyasetin yolunu gösteriyor. On yıllardır biriken sosyal sorunları bertaraf etmek kolay değildir. Jacques Chirac da 20 yıl önce sosyal adaletsizliği gidermeyi vaat etmiş ama elle tutulur sonuç alamamıştı. Aksine işgücünün küreselleşmesiyle birlikte gelir makası daha da açılmıştı. Macron bu durumu değiştirmek, reform gerekçelerini halka daha iyi anlatmak ve sosyal adaletsizliğin giderilmesini hiç aklından çıkarmamak zorundadır. Aksi takdirde sonunun hüsran olacağı kesindir.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung Rusya'nın NATO tarafından Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasını (INF) ihlal etmekle suçlanmasına şu satırları ayırıyor:

"Rusya yeni geliştirdiği seyir füzesini Avrupa'da üslendirme kararından vazgeçmez ve bu silahın anlaşma kapsamına girip girmediğini yoklamak mümkün olmazsa NATO uygun karşılık vermek zorunda kalacaktır. Anlaşmanın feshi sadece formalitedir. Önemli olan Batının da Avrupa'ya yeniden orta menzilli balistik füzeler yerleştirip yerleştirmeyeceği, sorusudur. Rusya'nın elde edeceği avantaj sadece denizden ve havadan ateşlenebilen füzelerle telafi edilemez. Rusya ile Batı arasındaki anlaşmazlık konularına nükleer anlaşmazlığın da eklenmesi siyasi mecburiyet haline gelebilir. Putin'in bir kez daha Batıya başka alternatif bırakmaması endişe vericidir.”

ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer silahsızlanma anlaşmasından çekilmeyi iki ay ertelediğini hatırlatan Die Welt gazetesi yorumunu şöyle sürdürüyor:

"ABD Rusya'nın anlaşmaya aykırı olarak orta menzilli silah denemesi yaptığını öne sürüyor. Oysa Rusya on yıl önce Çin'in hızla silahlanmasının Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasını geçersiz kıldığını duyurmuştu. Almanya 1987 yılında imzalanan anlaşma yüzünden Avrupa ile ABD arasına nifak girmesini önlemeye çalışıyor. Başbakan Merkel bu nedenle Trump'ın Rusya'nın niyetiyle ilgili değerlendirmesine katılıyor. Merkel istemeyerek de olsa, ‘çekileceksek NATO olarak hep birlikte çekilelim' diyor. Donald Trump Avrupa'yı kapsayan anlaşmaya Çin'in de dâhil edilmesini öneriyor. Bu durumda, tepeden tırnağa orta menzilli silahlarla donanmış olan Çin Halk Cumhuriyeti 70'inci kuruluş yılında üçüncü süper güç olarak resmen tanınmış olacaktır. Berlin yönetiminin Almanya için NATO'nun bütünlüğünün mü yoksa ret cephesinde yer almanın mı doğru olacağına karar vermesi gerekecektir.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe