Gazeteci Mahmut Bozarslan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile Rusya arasında imzalanan petrol anlaşmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

IKBY’nin ilk büyük petrol anlaşmasını 2014’te Türkiye ile yaptığını anımsatan Bozarslan, “Türkiye ile yapılan anlaşmadan üç yıl sonra Kürt yönetimi yeni bir petrol anlaşmasıyla daha nefes almaya çalışıyor” dedi.

Mahmut Bozarslan’ın Al Monitör’de yayınlanan, “Rusya Kürt petrollerine talip” başlıklı analizi şu şekilde:

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi IKBY) petrol satmaya başladı, Bağdat karşı çıktı. Anlaşmazlık zaman zaman kriz halini aldı. Taraflar karşılıklı birbirini “Anayasayı yanlış okumak”la suçladı. Kürt yönetimi en büyük petrol anlaşmalarından birini 2014’te Türkiye ile yaptı. Bu, tartışmaları daha da alevlendirirken IŞİD Musul’u işgal etti. IŞİD’in Kürt bölgesini de tehdit etmeye başlamasıyla petrol tartışmaları bir kenara itildi

Bu sırada Kürt yönetimi sessiz sedasız petrol ticaretini sürdürdü. Kürt bölgesi bir yandan savaş bir yandan ekonomik kriz yüzünden petrol ticaretine rağmen sorunları aşamadı. Şimdi ise IŞİD tehdidi azalırken petrol ticareti yeniden gündeme geldi. Türkiye ile yapılan anlaşmadan üç yıl sonra Kürt yönetimi yeni bir petrol anlaşmasıyla daha nefes almaya çalışıyor. Anlaşma coğrafi olarak bölgeye uzak ama siyasi olarak oldukça yakın bir ülkeyle yapıldı: Rusya.

RUSYA İLE KÜRT YÖNETİMİ ARASINDA 20 YILLIK PETROL ANLAŞMASI

Rusya’da düzenlenen St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nun katılımcıları arasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi heyeti de vardı. Forumdan sonra gelen bir anlaşma haberi gözleri Rusya ile KBY ilişkilerine çevirdi. Foruma katılan IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani Rusya’nın Rosneft şirketiyle 20 yıllık bir petrol anlaşması imzalamıştı. Anlaşmaya göre Rusya, petrolü satın alarak Almanya’daki tesislerinde işleyecek. Bunun karşılığında bir ilk adım olarak da Kürt Bölgesine 3 milyar dolarlık yatırım yapılacak.

ABD’nin ve sonrasında Türkiye’nin oyun sahasında şimdi sıra Ruslarda. Rusya hem Kürtler için hem petrol piyasası için yeni bir müşteri. Peki yeni müşteri bölgeye sadece para mı getirecek?

Bir dönem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Berham Salih’in danışmanlığını yapan Profesör Cabbar Kadir’e göre Ruslar bölgenin geleceğini Kürtlerde gördü.

Al-Monitor’a konuşan Kadir şu değerlendirmeyi yaptı: “Rusya, Irak'ın üç devlete bölüneceğini, üç devlet olmasa bile üç federal bölge olacağına inanmış. Bu nedenle eskisi gibi merkezi hükümet üzerinden işlerini yürütmeyi düşünmüyor. Eğer bununla ilgili Bağdat'ta bir sorun çıkarsa ‘Siz ve Amerika arasında anlaşma var, Amerikan şirketleri gelip bölgede petrol çıkarıyorlar’ der. Bunun politik etkileri var elbette. Şimdiye kadar petrol işleri Türkiye’nin denetimindeydi. Türkiye de kendi politikasına göre, kendi şartlarını Kürdistan'a dayatıyordu. Ama bundan sonra bu yaptıklarını Rosneft’e karşı yapabileceğine inanmıyorum. Birçok yönden önemli bir adımdı bu. Kürdistan'ın geleceği için önemli bir çalışma Ama şeffaflık lazım, halkın kontratın nasıl yapıldığını bilmesi lazım.”

Kadir’e göre anlaşmanın bölgeye etkisi uzun vadede ortaya çıkar. Peki, petrol pastasından pay kaptıran Türkiye ve ABD’nin anlaşmaya tepkisi ne olur? Anlaşmanın iki ülkenin bilgisi dâhilinde imzalandığını düşünen Kadir’e göre, ABD ile KBY arasında bu konuda bir sorun yaşanması olası görünmüyor.

Türkiye’nin ilk Erbil Konsolosu Aydın Selcen’e göre ise anlaşma önemli bir adım.

Selcen şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu yeni duyurulan anlaşmanın püf noktasını bence IKB boru hattından Rosneft’in yararlanmaya başlayacak ve kapasitenin artırılacak olması oluşturuyor.”

Anlaşmanın Erbil açısından özgüven artırıcı ve Ankara’yla ilişkilerde de denge kurucu bir etkisi olacağını belirten Selcen şöyle devam etti:

“Ankara’nın mevcut anlaşmadan imzalanmadan önce haberdar olup olmadığını bilmiyoruz. Özellikle Neçirvan Barzani’nin sık gerçekleşen Türkiye ziyaretleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la samimi iletişimi dikkate alındığında böyle olması beklenir. Esasen, IKB petrolünün Ceyhan üzerinden küresel pazarlara sunulduğu düşünüldüğünde Türkiye'nin, Rosneft gibi ağır sıklet bir alıcının devreye girerek bu ham maddeyi hem de Almanya’daki rafinerilerinde işlemek üzere satın almaya başlamasının kâğıt üzerinde memnun olması da beklenir. Ancak bu gelişmenin siyasi gelişmelerinin neler olacağı ve Türkiye’nin bu yeni gelişen iş birliğinin neresinde duracağı konularında herhalde Ankara’da bir zihin egzersizi (ve belki Erbil’le bir diplomasi trafiği) herhalde başlamıştır.”

Anlaşmanın Kürt yönetiminin elini güçlendirdiği tartışmasız bir gerçek. Eylül ayında yapılacak bağımsızlık referandumundan “evet” çıkması halinde bu anlaşma bağımsızlık için önemli bir koz olacak. Aslında anlaşma Kürtlerin Akdeniz’e ulaşma hayalini de gündemin arka sıralarına itebilir. Zira Akdeniz, Kürtlerin yeraltı kaynaklarını pazarlayabilmelerinin tek yolu olarak görülüyordu. Ancak bu tarz anlaşmalarla, petrol ve doğal gaz zaten Akdeniz’e ulaşıyor. Kürt yönetimi açısından yeraltı kaynaklarını kimin satın alacağının önemi yok. Kürtler tek bir müşteriye bağlanmak istemiyor. Dün ABD, İngiltere, Türkiye bugün ise Rusya. Ne kadar çok müşteri o kadar güç.