Kıbrıs Rum kesimi ile TPAO'nun Akdeniz'de doğalgaz ve petrol arayacaklarını ilan ettikleri bölgelerin çoğu çakışıyor. Her iki tarafın da aynı bölgede arama ve sondaj çalışmaları yapması yeni bir krizin kapısını aralayacak.

 

Olayın seyrini Rumların 12. bölgede yaptığı arama sonuçları belirleyecek.

 

Rumların Akdeniz'de tek taraflı olarak başlattığı doğalgaz sondaj çalışmalarında gerginlik daha da artacak gibi. 12. bölgede arama çalışmalarını sürdüren Rum kesiminin birkaç gün içinde açıklama yapması bekleniyor.

 

Akşam gazetesinin haberine göre, Türkiye ve Rum kesiminin arama yapmak için belirlediği haritalarda çakışan bölgelerin sayısı da dikkat çekiyor. Her iki tarafın da hak iddia ettiği alanların birinde çalışma başlatılması durumunda uluslararası kriz çıkacak. Her ne kadar Rum Kesimi, 'Bulunan her yeraltı kaynağı iki halkın da zenginliği' dese de Rum bakanlar Türkiye'yi 'kabadayılık' yapmakla suçluyor.

 

Rum kesiminin Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölgeler oluşturup aramaya başlamasının ardından Türkiye'de harekete geçti. TPAO ile KKTC Enerji Bakanlığı arasında imzalanan 'Petrol Sahası Hİzmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi'yle resmi adımlar atıldı.

 

TPAO, arama ve sondaj yapacağı alanları 7 bölgeye ayırdı. Bu bölgelere de A'dan G'ye kadar simgeler verildi. TPAO'nın ruhsat aldığı bölgelerle Rum kesiminin gösterdiği ve 13 parsele ayırdığı bölgelerin birçoğunun çakıştığı ortaya çıktı. TPAO'nun belirlediği harita Rum kesimi basınında 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarından kuşku duymasına yol açtığı' da belirtildi.

 

Gözler, Kıbrıs Rum kesiminin atacağı adımda. Çünkü Rumlar, bir süre önce arama yaptıkları 12. bölgede doğalgaz bulduklarını açıklamıştı. Arama çalışmalarını yürüten Noble Energy'nin ayrıntılı açıklama yapacağı 15 Aralık tarihi ötelendi.

 

Rum Alithia gazetesinde yer alan 'Noble şirketinin açıklamasında küçük erteleme' başlıklı habere göre şirketin araştırma sondajları sırasında bazı teknik sorunlar yaşadığı bu nedenle açıklamanın 25 Aralık'ta yapılacağı duyuruldu. Ancak bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmadı. Herkesin merakla beklediği açıklamanın yıl bitmeden yapılacağı tahmin ediliyor.

 

TPAO: SORUN ÇIKARSA SİYASİLER DEVREYE GİRER

 

Türkiye'nin hangi bölgelerde arama yapacağının temelleri Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun New York'ta imzaladığı anlaşmayla atıldı. TPAO Genel Müdürü Mehmet Uysal 'Bu anlaşma ve uluslararası diğer anlaşmalarla belirlenmiş sınırlara bağlı kalarak bu haritayı oluşturduk. Her iki haritada çakışan bölgeler var. Bu bölgelerde petrol ya da doğalgaz bulunup sondajın başlaması durumunda ne yapılacağını hükümetler kararlaştırır, ben bilemem' dedi.

 

'RUMLAR ZEYTİN DALI UZATMAYA ÇALIŞIYOR'

 

Tartışmanın yeniden alevlenmesi beklenirken, geçtiğimiz günlerde Rum tarafından bir açıklama geldi. Rum kesiminin sözcüsü Stefanos Stefanu, bulunacak doğalgazın Kıbrıs sorununda bir çözüm olsun ya da olmasın, tüm Kıbrıslılar ile paylaşılacağını söyledi. Sözcü, doğalgazın Avrupa'ya Türkiye üzerinden taşınması için projeler hazırladıklarını da açıklamıştı. Ancak Rum basını bu açıklamaların doğru olmadığını, hükümet sözcüsünün böyle bir beyanat vermediği yönünde haberler yaptı.

 

'KARADENİZ MODELİ ÖRNEK ALINABİLİR'

 

Necdet Pamir (Enerji Uzmanı): 1974 yılından bu yana hem Yunanistan hem de Türkiye Akdeniz'le ilgili hak taleplerinde bulunuyor, uluslararası kuruluşlar nezdinde çalışmalar yapıyor. Türkiye'nin itirazlarına karşın Yunanistan'ın desteğiyle Güney Kıbrıs çok sayıda MEB anlaşmaları imzaladı. İlk imzayı atan da bizim 'kardeş ülke' dediğimiz Mısır oldu. Ardından Lübnan imzaladı, İsrail de 'one minute' krizi yaşadığımız dönemde imzayı attı. Çakışan bölgelerde karşılıklı sondaj başladığında neler olur bilemiyorum, bu hem Türkiye, hem Yunanistan hem de uluslararası kuruluşların devreye girmesini gerektirir. Sanırım fiili durum yaratılacak. Karadeniz'de de sıkıntılar vardı, çok farklı özelliklere sahip ülkeler anlaştılar; aynı yöntem Akdeniz'de de uygulanmalı.

 

'YENİ ARAMALAR DİPLOMATİK KRİZ DOĞURUR'

 

The Washington Institute for Near East Policy de geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili bir makale yayımladı. Noble şirketinin sondaj yaptığı gaz sahasındaki verilerin birkaç gün içinde açıklanacağını yazan kurum, bu verilerin bölgenin enerji potansiyelini ortaya çıkaracağını fakat Güney Kıbrıs ve Türkiye arasında diplomatik bir krizi de beraberinde getirebileceğini ifade etti. Rum kesiminin lisans verdiği alanlarla Türkiye'nin lisans alanlarının çakıştığının altını çizen kurum, diplomatik anlamda yeni keşiflerin belirleyici olacağını fakat genel olarak çok karmaşık bir sürecin bölgeyi beklediğini belirtti.

 

'TÜRKİYE MAHALLENİN KABADAYISI'

 

'Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz keşifleri diplomasiyi test ediyor' adlı makalede Rum kesimi Dışişleri Bakanı Erato Kozakou-Marcoullis'in açıklamalarına da yer verildi. Makalede 'Geçtiğimiz hafta ABD'de temaslarda bulunan Kozakou-Marcoullis, Türkiye'yi 'haşlayarak', Türkiye için 'mahallenin kabadayısı' benzetmesinde bulundu. Bazı ülkelerin hakları olmadığı halde Türkiye'ye destek verdiğini de ifade eden Bakan, bu 'suçlular' arasına İngiltere'yi de kattı.

 

'SİYASİ VE ASKERİ SORUN ÇIKABİLİR'

 

Prof.Dr. Birol Akgün - Selçuk Üniversitesi: Kıbrıs sorunu çözülmediği sürece Ada'nın etrafındaki yer altı ve yer üstü kaynaklarının paylaşımı sorun olmaya devam edecek. Çünkü her iki ülke de bu kaynaklar üzerinde söz hakkı olduğunu ilere sürecek ve kullanmak isteyecek. Ya herkes bu haklardan yararlanacak ya da siyasi ve askeri sıkıntılar oluşacak. Türkiye bugüne kadar yer altı kaynakları konusunu gündeme getirmiyordu, Rum kesimi daha hızlı davrandı ve bu kozu kullanmaya başladı. Akdeniz'de böyle bir uzlaşma yok, gelecek yıl bu konu daha çok tartışılacak görünüyor.

 

'TÜRKİYE DENİZLERDE ETKİN OLMALI'

 

Prof. Dr. Sertaç Başeren- Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi: Akdeniz'de Türkiye'ye ait olabilecek 145 bin kilometre civarında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanı var, Yunanistan ve Rum kesimi bu bölgeyi yaptıkları anlaşmalarla ele geçirmeye çalışıyor. Oysa anlaşmalar iki taraflı olur, Güney Kıbrıs tanınan bir devlet olmasını kullanarak anlaşmalar yapıyor ancak Türkiye de elini güçlendirmek için anlaşmalar yapabilir.

 

MEB NEDİR?

 

Kıbrıs Rum kesimi arama çalışmaları yapacağı bölgeleri 'Münhasır Ekonomik Bölge' (MEB) anlaşmalarına dayanarak belirledi. 1982 yılında imzalanan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde düzenlenen MEB, karasularının dışında ama bu sulara bitişik, özel hukuki rejime tabi, sahildar devletin hakları ve yetkileri ile diğer devletlerin hakları ve serbestliklerinin belirlendiği bölge anlamına geliyor. Rumlar, Mısır, Lübnan ile İsrail ile anlaşmaları imzaladı. Türkiye'nin herhangi bir anlaşması yok.