RAHMİ YAĞMUR-ANF- MOSKOVA - Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan devlet başkanlarının Yukarı Karabağ sorunun çözümü için 24 Haziran’da Kazan'da gerçekleştirdikleri görüşmelerin sonuç vermemesi üzerine bölgedeki gerginlik artı.

Bu toplantı diğerlerinden farklı olarak ABD, Rusya ve Fransa’nın birlikte hazırladıkları ve Temel Prensipler olarak bilinen 14 maddelik çerçeve anlaşmasını içeriyordu. Eğer temel prensipler kabul edilseydi son iki yıldır yaşanan aşırı gerginlik soğutulacak ve belge bir sonraki adımda detaylandırılarak nihai bir barış anlaşmasına dönüştürülecekti.

Prensip belgesi Ermenistan’ın Karabağ’ın etrafındaki 7 İlçeden çekilmesini, mültecilerin evlerine dönmesini, bölgede uluslararası bir barış gücünün konuşlanmasını, Ermenistan ile Karabağ arasında bir koridorun açılmasını, bağımsızlık isteyen Karabağ’ın nihai statüsünün ilerde belirlenmesini içeriyordu.

Liderler ortak metin üzerinde anlaşamayıp dağılınca Rusya Devlet Başkanı “çerçeve anlaşmasını imzalayacaklarına dair önceden bir söz vermemeleri halinde bir daha toplamaya teşebbüs etmeyeceğini” bildirdi.

Ama tam bu tartışmaların yapıldığı bir dönemde Rusya, Gümrü’de bulunan 102. askeri üssün süresini uzatan protokolü Federasyon Konseyi de onayladı. Böylece Ermenistan’a yönelik olası tehditlere karşı var olan güç dengesinin ve statükonun devam edeceğine dair mesajını da yineledi.

ABD ve İsrail istihbaratlarına göre Rusya Kazan ve benzeri görüşmeleri gerçekleştirerek her iki ülkenin ilişiklerinin sürmesi ve sorunun barışçıl çözümü için her şeyi yapan bir müzakereci gibi görünmeye çalışsa da özünde anlaşmalarını önlemek için mümkün olan her şeyi yapan bir arabulucu.

Konuyu izleyen gözlemciler barış anlaşması üzerinde gerçekleştirilecek görüşmelerin tıkanması halinde mevcut planın bozulacağını bunun da bir savaşa yol açabileceğini belirtiyor.

AZERBAYCAN SAVAŞ TEHTİDİNDE BULUNUYOR

Toplantıdan sonra Bakü savaş tehditlerinde bulunmaya başladı. Üç gün önce Ordu Günü vesilesiyle gerçekleştirilen törende konuşan Aliyev Savunma bütçesinin yüksekliğinden söz ederek savaş potansiyeli ile övündü. Yine önceki gün Savunma Bakanı Sefer Abiyev Yüksek Askeri Okulu’ndaki mezuniyet töreninde, öğrencilere, “savaşa hazır olmalısınız” talimatını verdi. Böylece Azerbaycan statükoda ısrar edilmesi halinde Dağlık Karabağ’ı güç kullanarak geri alabileceğini iddia edip süreci zorlamaya çalışıyor. Ama bu o kadar yakın ve gergin bir askeri mevzilenme durumunun sürmesi halinde kimse tehditlerin pratikleşmeyeceğini garanti edemez.

30,000 kişinin yaşamını yitirdiği, (dörtte biri Kürt olan)bir milyona yakın insanın ise yurtlarını terk etmesine yol açan Dağlık Karabağ, Azerilerin ciddi toprak kaybına Ermenistan’ın ise Azerbaycan ve Türkiye tarafından ambargoya uğramalarına yol açtı.

Ama gerginliğin bu dönemde tırmanmasının ve uluslar arası güçlerin devreye girmelerinin birkaç sebebi var. Biri Azerbaycan’ın sorunun zaman aşımına uğramasından duyduğu kaygı iken diğeri Arap Baharıyla birlikte hareketlenmeye başlayan muhalefeti baskı altına alıp susturmak olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca taraflarda bölgedeki dengeleri etkileyebilecek ve tehlikeli bir çatışmaya yol açabilecek düzeyde bir silahlanma yaşarışı yaşanıyor.

MÜKKEMMEL BİR JEOPOLİTİK KONTROL MEKANİZMASI YARATIYOR

Karabağ’da yaşanacak olası bir savaş Rus-Gürcü savaşına benzer bir küresel gerginliğe yol açabilir. Çünkü bu gerginlik Hazar Enerji kaynakları üzerindeki bir kontrol savaşına dönüşecek. Azerbaycan Enerji kaynakları bakımından Batı için önemli bir ihracatçı olma potansiyeli taşıyor ve Hazardan açılan tek kanal. Bu Avrupa ile Rusya'nın enerji bağları ve siyasi ilişkileri açısından dengeleri etkileyebilecek bir potansiyel. Yani Abhazya savaşı enerji transiti ile ilgiliydi ama Azerbaycan’ın içinde olduğu bir savaş direk kaynaklarla ilgili bir savaş olacak ve küresel çapta daha büyük bir etkiye yol açacak.

Ayrıca Rusya Karabağ sorununu kontrol ederek Erivan’ın Avrupa ve Washington’a kaymasını, Batının ve Türkiye’nin Azerbaycan (ve dolayısıyla enerjiye) erişimini engellemeye çalışıyor. Böylece yukarı Karabağ sorunu Rusya için mükemmel bir jeopolitik kontrol mekanizması yaratıyor.