ZÜRİH- Türkiye'den turist vizesi alarak İsviçre'ye gelen İlhan ve Cihan Okur kardeşler yapılan kimlik kontrolünde vize sürelerinin dolduğu gerekçesiyle 31 Aralık 2012'de gözaltına alınarak Kaserne Karakolu'na götürüldü.

Gözaltından sonra kardeşinden haber alamayan Cihan Okur, 5 Ocak günü yetkililerden kardeşinin hücresinde "ölü olarak bulunduğu" haberini aldı. İlhan Okur'un bir havluyla hücresinde bulunan ranzaya kendini asarak intihar ettiğini öne süren karakol yetkilileri, Cihan Okur'un kardeşini teşhis etmesini ve 1 ay içinde İsviçre'yi terk etmesi gerektiğini söyleyerek Okur'u serbest bıraktı.

Psikolog ve tercümanla birlikte polis yetkililerinin kendisiyle konuştuğunu söyleyen Cihan Okur, kardeşinin intihar etmesi için bir sebebin olmadığını belirterek yetkililerden şikayetçi oldu.

AYNI KARAKOLDA 8 ŞÜPHELİ ÖLÜM

Kaserne Karakolu'nda bugüne kadar 8 kişinin daha "şüpheli" bir şekilde ölü bulunduğu, bütün ölümlerin tutanaklara "intihar vakası" olarak geçtiği ortaya çıktı.

Başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olmak üzere uluslararası pek çok kuruluş tarafından eleştirilmeye başlayan İsviçre'de hak ihlallerinin merkezinde göçmenler bulunuyor. İsviçre polisi 3 yıl önce Lozan şehri yakınlarında bir Kürt gencini hırsız olduğu gerekçesiyle otobanda kafasından vurarak öldürmüştü.

Yabancı düşmanı ve aşırı sağcı SVP (İsviçre Halk Partisi) İsviçre’nin en büyük partisi konumunda.

GÖÇMENLER KARAKOLA YÜRÜDÜ

FEKAR, İGİF, İTİF ve İsviçreli anti-faşist örgütlerin çağrısıyla Helvetia Platz'da toplanan göçmenler, Kaserne Karakolu'na yürüdü. Yürüyüş boyunca "Yaşasın enternasyonal dayanışma" sloganlarını atan 250 kişi, ayrıca Paris'te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçinin de fotoğraflarını taşıdı.

Olayın gerçekleştiği karakolun önüne mumlar ve çiçekler bırakan eylemciler, yaptıkları konuşmalarda son yıllarda artan ırkçı ve ayrımcı politikaları teşhir etti. (ETHA)