Cavit Temürtürkan / Demokrat Haber İsviçre

İsviçre’de çok yakında asgari ücretle ilgili bir halk oylaması yapılacak. Mevcut asgari ücret 3500 İsviçre Frangı ve her yerde farklı farklı maaşlar veriliyor.

Asgari ücretin herkese eşit ve en az 4000 İsviçre Frangı olması için başlatılan kampanyayla ilgili inisiyatif sözcülerinden Atilla Toptaş’la halk oylamasının artılarını, eksilerini, kadınlar, göçmenler, yabancılar ve emekçilerin yaşamında neler değiştirebileceğini konuştuk.

Asgari ücretlerin eşit olması ile ilgili başlatılan inisiyatif ve kampanyayla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Benim üyesi olduğum Sosyal Demokrat Parti (SP)’nin başlatmış olduğu asgari ücrette eşitlik halk oylaması şu an emekçiler için önemli ve hayati bir konu.

İsviçre’de yaşayan bir insan eğer 4000 İsviçre Frangı’nın altında maaş alıyorsa bu İsviçre standartlarında yoksulluk sınırı demektir. Yani ay sonuna kadar yaptığınız her harcamanın kuruşuna kadar hesap yapmak zorundasınız. Sosyal yaşam, tiyatro, sinema, tatil vb. en insani ihtiyaçlarınıza bile dikkat etmelisiniz.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, İsviçre’de de ciddi bir gelir adaletsizliği söz konusu ve bu durum İsviçre’nin yıllardır kanayan yarası. Kadınların hemen her iş yerinde erkeklere nazaran daha az maaş alması. Aynı şartlarda, aynı zor koşullarda hatta kadın olmanın verdiği dezavantajlara rağmen kadınların daha az maaş alıyor olmasının hiçbir insani ve ahlaki açıklaması olamaz. Kadın ve erkek çalışanlar arasında da ciddi bir adaletsizlik söz konusu. Bu halk oylaması kadınların da eşit ücret alabilmesi için iyi bir fırsat.

Bu ücret adaletsizliğinin diğer önemli bir mağdur kesimi de İsviçre’de çalışan göçmenler, vasıfsız diplomasız olan emekçiler. Bu konuda en muzdarip ve sömürülen kesim onlar. Özellikle 3. Dünya ülkelerinden gelen emekçiler çok daha zor şartlarda çalıştırılıyor ve aldıkları maaş içler acısı.

Bunun yanı sıra hizmet sektöründe çalışanlar, restaurant, bar vb. yerlerde çalışanlar da çok ciddi bir emek sömürüsü altındalar.

Bu kadar ciddi bir emek sömürüsü olunca da yabancılar sosyal yardımlara başvurmak zorundalar. Alınan maaş yetmiyorsa ne yapacak bu aile? Doğal olarak sosyal yardım alacak. Bu defa da yerli halkta bir ön yargı oluşuyor. ‘Yabancılar çok fazla sosyal yardım alıyor’ diye.

Şunu herkes çok iyi bilmeli ki kimse gidip de keyfinden sosyal yardım almıyor. İnsanlar zor şartlarda olduğu için, verilen ücret yetmediği için sosyal yardım almak zorundalar, ya da almaya zorlanıyorlar.

Bu insanlar da sosyal yardım alırken ciddi bir toplumsal baskılanma yaşıyorlar. Ben psikolog olduğum için terapiye gelen hastalarımdan da biliyorum bunu; insanlar ciddi bir depresyon ve baskılanma altındalar.

Şu bir gerçek ki aldığın maaş kazancın ve gelirin senin aynı zamanda toplumsal statünü de belirliyor. Ülke standartlarında yaşayamıyorsan, normal bir İsviçreli gibi tiyatroya, sinemaya ve tatile gidemiyorsan bu da insanlarda dışlanmayı ve moral bozukluğunu beraberinde getiriyor. İnsanca yaşamak için, sıradan mutlu bir insan olmak için bu halk oylamasına herkes duyarlı olmalı ve çevremizdeki herkesin duyarlı olmasını sağlamalıyız.

Şunu unutmamalıyız, hak verilmez alınır. Bu da mücadele ile kendi en doğal haklarımıza sahip çıkmakla mümkündür. Mutlu ve barışık bir toplumun yolu insanca yaşamaktan ve adaletli bir sistemden geçer.