İspanya’nın özerk bölgesi Katalonya’nın bağımsızlık referandumunun ardından ayrılık konusunda bir ses de Almanya'dan yükseldi.

İddialara göre Almanya'nın zengin eyaletlerinden 'Bavyera' bağımsızlık için adım atacak.

Junge Welt gazetesinden Claudia Wangerin'in haberine göre, Bavyera Partisi'nin en önemli adımlarından biri 'dil' konusunda olacak. Yakın zamanda Avrupa Adalet Divanı'na başvuracak olan parti, Bavyera dilinin Almanca'dan başka bir dil olduğu konusunda bilirkişi raporu talebinde bulunacak.

Bavyera Partisi Bayernpartei'nin resmi Facebook hesabından yapılan açıklamada ise, "Bavyera'nın özgürlüğü, Bavyera'nın Federal Almanya Cumhuriyeti'nden ayrılması bizim meşru hakkımızdır!'' ifadelerine yer verildi.

BAVYERA EYALETİ

Bavyera eyaleti, Almanya'nın coğrafi olarak en büyük, nüfus itibariyle ise ikinci büyük eyaleti durumunda. Alman otomotiv sektörünün merkezi konumundaki eyalette, işsizlik oranı ülkenin en düşük seviyede.

DAHA ÖNCE REDDEDİLMİŞTİ

Geçtiğimiz yıl Bavyera'dan Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bir dilekçeye yanıt veren mahkeme, Bavyera'nın Federal Almanya Cumhuriyeti'nden ayrılması konusunda referanduma gidilmesini reddetmişti.

"BAVYERASIZ ALMANYA İÇİN BAVYERA PARTİSİ"

''Bavyerasız Almanya için Bavyera Partisi'' sloganını kullanan parti, 28 Ekim 1946'da Münih'de kuruldu. Partinin ''Freies Bayern'' adında çıkardığı bir gazete bulunurken, Genç Bavyera Birliği (JBB) adlı gençlik teşkilatı ve belde meclis üyeliklerinde 13 temsilcisi bulunuyor. Ayrıca parti, 2016 yılında çıkarılan partiler yasası gereğince kamu kasasından 178 bin avro ödenek almıştı. Bavyera Partisi'nin 6 bin üyesi bulunuyor.

Avrupa Hür Birliği'nin (EFA) de üyesi olan parti, 2009 seçimlerinde 48 bin oy almıştı.

KATALONYA REFERANDUMU

Katalonya'nın İspanya'dan ayrılmak için gerçekleştirdiği referandum, İspanyol polisinin sert müdahalesiyle akıllara kazınmıştı. Geçtiğimiz pazar günü çok sayıda insanın yaralandığı müdahalede polis, kurulan sandıkları toplamış, oyları çöp poşetlerine doldurmuş ve sırada bekleyen seçmenlere coplarla saldırmıştı.

AB ve BM ise İspanyol polisinin müdahalesine uzun süre sessiz kalmıştı. Katalonya Özerk Yönetim Hükümetinin Başkanı Carles Puigdemont, İspanya hükümetini ve Avrupa Birliği'ni "Beni hayal kırıklığına uğratan şey, neden AB'de polisin tutumu sert bir şekilde eleştirilmiyor? Avrupa halkının temel özgürlük hakları ihlal edildi. Ancak AB'den bir şey gelmiyor. Aynısı Türkiye, Polonya veya Macaristan'da olsa buna karşı öfke oldukça büyük olur" diyerek eleştirmişti.

Almanya'dan ilk tepki ise Almanya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Michael Roth'dan gelmişti. Roth "Ayrılıkçılık hiçbir sorunu çözmez. Tüm AB üyeleri hukukun üstünlüğü ve demokrasinin ilkelerine saygı göstermeli ve katı şekilde sadık kalmalı" ifadelerini kullandı.

Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, ise "İspanya'nın istikrarıyla yakından ilgiliyiz. Siyasi alanda orada olan her şeyde hukukun üstünlüğüne saygı duyulması önemlidir. Şansölye Merkel herhangi bir arabulucuk yapmak için çaba sarf etmiyor. Bu İspanya'nın iç meselesidir" demişti.

Katalonya Başkanı Carles Puigdemont, bu yorumlara Katalonya krizinin artık İspanya'nın iç meselesi olmadığını, uluslararası arabuluculuğa ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek cevap vermişti.