Avrupa Birliği (AB) üyesi Macaristan'ın artık demokrasiyle yönetilmediği ve eski Doğu Bloku ülkelerden Polonya'nın da Çin ve Rusya'nın etkisi altında kalarak özgürlüklerin kısıtlanması konusunda aynı yönde ilerlediği kaydedildi.

Demokrasi, özgürlük ve insan hakları konularında araştırmalar yapan sivil toplum örgütü Freedom House, ağırlıklı olarak Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki yönetim ve parlamenter rejimleri masaya yatırdığı "Geçiş Dönemindeki Uluslar" (Nations in Transit) adlı bir rapor yayımladı.

Freedom House Avrupa ve Avrasya Araştırma Direktörü Zselyke Csaky tarafından kaleme alınan raporda özellikle AB üyesi olan Macaristan ve Polonya'daki hükümetlerin demokrasi ihlalleri ve bağımsız devlet kurumlarını zayıflatma çalışmalarıyla ilgili ayrıntılar dikkati çekti.

Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Orta Avrupa ve Asya'dan 29 ülkenin ele alındığı rapora göre Macaristan artık demokrasiyle yönetilen bir ülke değil.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban liderliğindeki hükümetin ülkenin bağımsız kurumlarının yapısını değiştirme çabalarının yoğun bir şekilde eleştirildiği yazıda, Budapeşte yönetiminin an itibariyle "yarı-konsolide demokrasi" statüsünü kaybettiği ve bağımsız olmayan karma bir yapıyla devleti idare ettiği belirtildi.

Bunun yanında ülkede koronavirüs salgını sonrası kabul edilen acil durum yasasının Orban hükümetinin anti-demokratik karakterini açığa çıkardığını ve Macaristan'ın demokratik yönetim açısından son dönemde "en hızlı olumsuz gelişmeyi" gösterdiği kaydedildi.

POLONYA DA MACARİSTAN İLE AYNI YOLDA İLERLİYOR

Raporda dikkat bir başka ülke de Polonya oldu. Varşova hükümetinin anti-demokratik değişimiyle Macaristan'dan çok bir farkı kalmadığı, iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi'nin yargı kurumlarına yaptığı büyük saldırıların bağımsız bir devlet anlayışını büyük oranda sekteye uğrattığı ifade edildi.

Zselyke Csaky'nin yazısında Avrupa Birliği'nin idari merkezi Brüksel'e de büyük eleştiriler yöneltiliyor.

Buna göre Macaristan ve Polonya'da hükümetlerin kanunlarda yapmaya çalıştığı köklü değişikliğe Avrupa Komisyonu sessiz kaldı ve gerekli yaptırımları uygulamadı.

Bu süre zarfında Macaristan'da iktidardaki Fidelz Partisi Avrupa Parlamentosu'nun en büyük siyasi kanadı olan Halk Partisi'nin ana akım üyelerinden biri olmaya devam etti. ABD Başkanı Donald Trump da bu bölgelerdeki demokrasinin korunması çabalarına yeterli ilgiyi göstermedi.

Öte yandan Polonya ve Macaristan'daki hükümetlere Rusya'nın büyük etkisinin olduğu, Çin'in de özellikle dış politika bağlamında etkinliğini artırdığı kaydedildi.

BALKAN ÜLKELERİNDE MUHALEFET PARTİLERİ YASAMA SÜRECİNDEN MUAF TUTULUYOR

Raporda Balkan ülkelerinden Karadağ, Arnavutluk, Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan'daki ana muhalefet partilerinin parlamento boykotlarının çalışmaları aksattığı ve adalet ile meşruiyet eksikliğine neden olduğu da belirtildi.

Gürcistan'ın da dahil edildiği bu ülkelerde uygulanan "acele kanun koyma girişimleri" ve muhalefet partilerine getirilen kısıtlamaların yasama sürecinin güvenilirliğini de azalttığı ifade edildi.

TÜRKİYE, ÇİN VE RUSYA ÖLGEDE 'OTORİTER GÜÇ'

Bunun yanında Çekya, Letonya ve Slovakya'da 2019 ve 2020 yıllarında politikacıların hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını baltalamaya yönelik girişimlerde bulunduğu, bu durumun söz konusu ülkelerin demokrasi karnesindeki notlarını düşürdüğü kaydedildi. Buna ek olarak Ukrayna'da 2019 Ağustos ve Ekim arasında günlük ortalama 38 kanun tasarısının görüşüldüğü, ülkedeki yeni hükümetin hızının, bazı çekinceleri de beraberinde getirdiği ifade edildi.

Türkiye'nin Rusya ve Çin ile birlikte "otoriter güç" olarak belirtildiği raporda, bu 3 ülkenin Doğu Avrupa'da etkinliğini artırdığına dikkat çekildi.

Kaynak: Euronews