Başbakan Erdoğan, Afganistan'da ölen 12 asker ile ilgili olarak konuşurken, Türkiye'nin büyük devlet olduğunu vurguladı. Erdoğan Türkiye'nin büyük bir ülke olarak bölgenin tüm sorunları ile ilgilendiğini belirtirken "ihracatı artırmak ve dış ticareti büyütmek için de" orada olduğumuzu söyledi.

 

Tam da aynı sözler nedeniyle Alman Cumhurbaşkanı Horst Köhler, cumhurbaşkanlığından 31 Mayıs 2010'da istifa etmek zorunda kalmıştı. Başbakan Erdoğan'a ise bu konuda kimseden herhangi bir tepki gelmedi.

 

Almanya o sırada Afganistan'daki Alman askeri misyonunu ve gelen "Alman asker ölüleri"ni tartışıyordu. Alman askerlerinin Afganistan'da neden bulunduğu sorgulanıyor ve geri çekilmeleri isteniyordu.

 

O sırada görevde olan Alman Cumhurbaşkanı Horst Köhler (Eski IMF Başkanı'ydı) Almanya’nın Afganistan’daki misyonuyla ilgili “ticaret yollarındaki güvenliği sağlamak için askeri müdahaleler kaçınılmazdır” dedi. Köhler’in bu sözleri büyük tepkilere neden oldu ve Köhler istifa etmek zorunda kaldı…

 

Köhler’in istifasına neden olan sözleri şöyle;

“Benim tahminime göre, toplumun geniş bir kesiminin de anladığı şekilde, bizim gibi dış ticarete yönlenmiş ve dış ticarete bağımlı büyük bir ülkenin gerektiğinde çıkarlarımızı korumak için serbest ticaret yolları üzerinde bulunan; istihdâmı, güvenliğimizi ve ticaretimizi olumsuz yönde etkileyecek bölgesel istikrarsızlığı önlemek için askeri müdahalelerde bulunması kaçınılmazdır. Bunların hepsi tartışılmalıdır ve inanıyorum ki bu anlamda doğru yoldayız.”

 

Bu sözler ortalığı karıştırdı. Ve Köhler istifa etti. Çünkü Alman kamuoyu Afganistan'daki Alman askerlerinin "ticari değil, insani nedenlerle orada olduğuna" inanıyordu.

 

Şimdi benzer ve aynı sözleri (ticari çıkar ve ihracat gerekçeleri), hem de aynı şekilde Afganistan'daki asker kayıpları için Erdoğan söyledi.

 

ERDOĞAN NE DEDİ?

Başbakan Erdoğan, ''Afganistan'da ne işimiz var?'' şeklindeki eleştirilere şu sözlerle yanıt vermişti:

 

''Afganistan'da ne işimiz var diyenler, Somali'de, Bosna'da, Kosova'da, Lübnan'da Türk askerinin ne işi var diyenler; ufukları, hep söyledim ya Sivas'ın ötesine, ufukları İstanbul'un ötesine geçemeyenlerdir. Ufku olan, vizyonu olan, bu ülkenin tarihini az çok okumuş olan herkes bizim yurtdışındaki askeri varlığımızdan gurur duyar ve duymalıdır. Büyük iddialarınız olursa büyük ülke olursunuz. Küçük iddialarla büyük ülke olunmaz. Ama bunlar maalesef butik devlet olmaktan öte geçemiyorlar.

 

''Bizim sınırlarımız dışında görev yapan askerlerimiz ülkemizin de milletimizin de gururudur. Bu askerler, bu birlikler görev yaptıkları yerlerde büyük bir ülkeyi, büyük bir milleti, köklü bir tarihi şanla şerefle ve kahramanlıkla temsil ediyorlar.''

 

Mehmetçik görev yaptığı her ülkede o ülke halklarının topyekün ittifak ettiği, kucakladığı, evini açtığı, gönlünü açtığı bir askerdir. Bizim birliklerimiz görev yaptıkları yerde o ülkenin ve Türkiye'nin çıkarlarından başka hiçbir çıkarı gözetmez, gözetemez. Türk askerine, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine, Türkiye devletine 'taşeronluk' yakıştırması yapanlar bu milleti, bu ülkeyi de tanımayan zavallılardır.''

 

“Biz de gideceğiz. Nakdi yardımlarımızla dünyaya ulaşacağız, eğitim yardımlarımızla ulaşacağız. Dünyanın dörtbir yanına yayılmış ata yadigarı eserlere sahip çıkmak için de gideceğiz. İhracatı artırmak için, dış ticareti büyütmek için gideceğiz. Dostluk adına, kardeşlik adına, dayanışma adına ulaşabildiğimiz her yere ulaşacak, katkımızı vereceğiz.

 

Ufku dar, vizyonu dar, Sivas'la İstanbul'un arasına sıkışmış, Ankara'dan başını dışarıya uzatamayan siyasetçilere, siyasi partilere rağmen biz dünyayı kucaklamaya, adaletle devam edeceğiz.''

 

''Tabii bu arada şu anda Anamuhalefet Partisi de Suriye ile ilgili bir toplantı yapıyor. Suriye'deki zulmü, Suriye'deki şu ana kadar on bine yaklaşan öldürülen kardeşimizi, öldüren rejimi savunmak üzere toplantı yapıyor. Çeşitli yerlerden sosyal demokratlarla birlikte bu mantıkla, bu anlayışla Suriye'ye çözüm vereceklermiş. Onun da değerlendirmesini önümüzdeki günlerde ayrıca yaparız. Kim nerede duruyor, bu çok önemli, kim kiminle beraber hareket ediyor? Kişi arkadaşının dinindendir, bunu unutmayın. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu, bunu unutmayın ve bunların hepsini oturup değerlendireceğiz.'' (euractiv)