LATİN AMERİKA PARAGUAY İÇİN AYAKTA

Siyasi tarihinde 35 yıllık bir askeri diktatörlük bulunan Latin Amerika ülkesi Paraguay’da Devlet Başkanı Fernando Lugo, muhalefet ağırlıklı Kongre tarafından iki saat içerisinde, savunma için ek süre verilmeden görevden azledildi.

 

15 Haziran’da özel bir çiftlikteki zorunlu tahliye sırasında çıkan olaylarda ölen 17 kişiden sorumlu tutulan Lugo, sabaha karşı devlet televizyonunun özel bir programına çıkarak azledilmesini ‘meclis darbesi’ olarak nitelendirdi. Lugo görevden uzaklaştırılmasının gerçek nedeninin ‘ülkenin yoksul çoğunluğuna yardım etmek olduğunu’ öne sürüyor.

 

Brezilya ve Arjantin büyükelçilerini çekerken Lugo’nun azledilmesini ‘demokratik düzenin kesintiye uğraması’ olarak nitelendirdi. Asuncion büyükelçisini istişareler için çağıran Uruguay da “Yeni devlet başkanın dayatılması demokrasinin en temel ilkeleriyle çelişmektedir” açıklamasını yaptı. Bolivya, Ekvador ve Venezuela yeni yönetimi tanımayacaklarını belirtti.

 

ŞİMDİ DE BOLİVYA

Bolivya'da da polis memurları, ücretlerinin düşük olduğunu belirterek kendileriyle aynı derecede olan asker ücretleriyle eşitlenmesi için günlerdir grev yapıyor.

 

En azından görünüş bu şekilde. Yerli halklar, işçiler ve çiftçilerin desteğiyle seçilen Evo Morales'in hükumeti ise demokratik yollardan iktidara gelemeyen sağcı muhaliflerin yasa dışı ve meşru olmayan araçları kullanarak darbe yapmaya çalıştığını söylüyor.

 

Ücretlerini düşük bulan protestocu polisler, yapılan görüşmelerde hükümetin önerdiği ve kendi temsilcilerinin de kabul ettiği %7'lik zammı reddederek İçişleri Bakanıyla imzalanan anlaşmayı yaktı. Polisler kendilerine yeni temsilci seçeceklerini de ilan etti.

 

İlk zamanlarda nispeten sakin geçen greve, protestocu polislerin geçtiğimiz Perşembe günü başkent La Paz'daki polis merkezlerini basmasıyla şiddet karıştı. Solcu başkan Evo Morales aleyhine slogan atan ve başkanlık sarayının yakınlarındaki bir polis noktasını ateşe veren protestocu polisler, Cuma günü de Ulusal İstihbarat Müdürlüğünü basarak belge ve bilgisayarları yaktılar.

 

Daha sonra protestolarını La Paz'ın en büyük meydanına taşıyan polisler, hükümeti desteklemek için yürüyüş yapmak isteyen çiftçiler, yerli hareketleri ve sol gruplara da zor kullanarak engel oldu. Yürüyüşçüler, çoğu sivil giyimi ve kar maskeli protestocu polislerin gaz bombalı saldırısına maruz kaldı. Saldırıya uğrayanlardan Çiftçi Federasyonu başkanı Roberto Coraite "Biz tamamen barışçıl bir gösteri için oradaydık. Ama onlar bize gaz bombası ve sopalarla saldırdılar. Protestocu polisler aslında ücret mücadelesi vermiyorlar. Bu politik bir grev" diyor.

 

Hükümet de aynı görüşte. Sağcı muhaliflerinin darbe yapmaya çalıştığını belirten Evo Morales, Brezilya'nın Rio de Janerio kentinde gerçekleştirilen BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nden erken dönerek krizi çözmeyi hedefliyor. İletişim Bakanı Amanda Davila da grev yapan polislerin silah depoladığını söyleyerek "İstihbarat raporları bir darbe ortamının oluşturulmaya çalışıldığını gösteriyor" diyor. Savunma Bakanı Ruben Saavedra, halkı ve kamu düzenini korumak için grev boyunca askerlerin devrede olacağını söylüyor.

 

DARBE ENDİŞESİNE AVRUPA’DAN TEPKİ

2009'da Honduras'taki darbe, 2002'de Venezuela ve 2010'da Ekvador'daki askeri darbe girişimlerinden sonra, seçilmiş solcu Paraguay Başkanı Fernando Lugo, daha bir kaç gün önce çok şüpheli bir prosedür ve bahanelerle görevden alınması Avrupa solunda da endişe yarattı.

 

Avrupa Sol Partisi (ASP) yaptığı açıklamada, “Bolivya'nın Demokratik Olarak Seçilmiş Hükumetini Destekliyoruz! Latin Amerika'da Başka Bir Darbe Daha Olmamalı!” dedi.

 

ASP açıklaması şöyle devam etti:

 

Bolivya Başkanı Evo Morales'in hükümetinin, açıkça darbeye yol açacak bir politik kampanyayla hedef alınmasından derin endişe duyuyoruz.

 

Evo Morales'in 2005 ve 2009'da büyük bir çoğunlukla Başkan seçildiği hatırlanmalı. Onun başkanlığı, ülkesinde radikal demokratik ve sosyal değişimlere dair umudu arttırdı.

 

Bolivya ve diğer pek çok Latin Amerika ülkesinde, geniş toplum kesimlerinin desteklemesiyle demokratik seçimler çerçevesinde, eski elitler yerini sol hükümetlere bıraktı. Sol hükümetler, yıkıcı neo-liberal ekonomik politikalar ve Kuzey'e olan tarihsel bağımlılıklarını bitirme hedefleri için birleştiler.

 

Avrupa solu bu süreci dayanışma duygularıyla destekliyor ve Latin Amerika'daki bu ilerici gelişmelerden Avrupa'da yürüttüğü daha sosyal ve demokratik bir toplum mücadelesi için umut ve cesaret alıyor.

 

Ne yazık ki eski elitleri temsil eden Latin Amerika sağı, değişime direnmeye ve zenginliklerini korumaya kararlı. Eski elitler, geniş halk desteğinden yoksun oldukları için şiddete varan yasa dışı ve meşru olmayan araçlara başvuruyorlar. Sağcılar, Avrupa ve Amerika'daki muhafazakar ve liberal güçler tarafından destekleniyor.

 

Bu mücadelede Avrupa Solu, Latin Amerika'da demokratik olarak seçilmiş ilerici hükümetlerin yanındadır.

 

Avrupa Solu, seçilmiş başkanları için gösteriler yapan Paraguay halkının yanındadır.

 

Benzer bir senaryonun komşu Bolivya'da tekrarlanmasına izin vermemeliyiz. Sağcı muhalefet, isyancı polis memurlarını kamusal alanları işgal etmeye teşvik ederek ve hükumet merkezine bir saldırıyı muhtemelen destekleyerek Bolivya'daki çatışmaları tehlikeli bir şekilde tırmandırıyor.

 

Şiddetin tırmandırılmasına kesinlikle karşıyız ve anayasal düzenin kesintiye uğramasının Bolivya'da korkunç bir kargaşaya yol açacağına inanıyoruz.

 

Evo Morales, Bolivya Çokuluslu Devleti'nin seçilmiş Başkanı'dır. Hükumetinin sakin ve diyaloga dayalı stratejisini ve isyancı polislere karşı askeri güç kullanma gibi planlarının olmamasını memnuniyetle karşılıyoruz.

 

Bolivya hükumetini ve olası bir darbeye karşı savunma için harekete geçen sosyal örgütleri destekliyoruz.

 

Avrupa Birliği ve tüm demokratik hükümetlerin, Başkan Evo Morales hükumetine arka çıkmasını ve iktidarın zor kullanılarak değiştirilmesi girişimlerini kınamasını bekliyoruz.

 

T.Özgür Yıldız / http://kontrasalvo.blogspot.com/