BM İnsan Hakları Soruşturma Komisyonu yayımladığı raporunda Suriye’de savaş suçu ve insanlığa karşı suçların işlenmeye devam ettiğine yer verildi. 

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Soruşturma Komisyonu 1 Temmuz 2020 ile 30 Haziran 2021 dönemini kapsayan 24’üncü raporunu yayımladı. Rapor ile ilgili Soruşturma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro ile Komisyon Üyeleri Karen Koning Abu Zayd ve Hanny Megally BM’nin Cenevre Ofisi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Son on yıldır Suriye’de çatışmanın taraflarının savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlemeye devam ettiğini belirten Pinheiro, “Sivillere karşı devam eden ve ülkeyi parçalayan bu savaş ortamında güvenlikten ya da siviller için güvenli bir sığınaktan bahsetmek zor” diye konuştu. 
 
UZLAŞI İÇİN BİR ÇABA YOK
 
Rüştü Demirkaya'nın MA'da yer alan haberine göre Esad’ın Devlet Başkanlığı’nın dördüncü dönemine girerken ülke toprağının yaklaşık yüzde 70’ini ve savaş öncesi nüfusun ise yüzde 40’ını kontrol ettiğini ifade eden Penheiro, şu an için parçalanan ülkeyi birleştirmek veya uzlaşma sağlamak için hiçbir hamlenin söz konusu olmadığını söyledi. Hükümet güçleri tarafından keyfi gözaltı ve tutuklamaların hız kesmeden devam ettiğini dile getiren Pinheiro, komisyonun, yalnızca gözaltında işkence ve cinsel şiddeti değil, aynı zamanda gözaltında ölümleri ve zorla kaybetmeleri de belgelemeye devam ettiğini belirtti. Ülke ekonomisinin giderek kötüleştiğine dikkat çeken Pinheiro sadece geçen yıla göre oranla ekmek ve diğer temel gıda fiyatlarının yüzde elli oranında arttığını söyledi. 
 
KURAKLIK, EKONOMİK KRİZ VE KOVİD-19
 
Mezopotamya’nın ünlü nehir yataklarının son on yılın en kurak döneminde olduğuna dikkat çeken Koning Abu Zayd, artan şiddet, yoksulluk, ekonomik krizin yanı sıra pandeminin de ülkedeki durumu daha da kötüleştirdiğini söyledi. Koning Abu Zayd, savaşın yok ettiği sağlık sisteminin pandemi ile mücadelede yetersiz kaldığını ve ayrıca ülkede aşıya doğrudan ulaşımın neredeyse mümkün olmadığını söyledi. 
 
Rusya ve Türkiye arasındaki ülkenin Kuzeybatısı ile ilgili ateşkes anlaşmasına rağmen bu bölgede bulunan hastane ve yerleşim bölgelerinin havadan ve karadan bombalandığını ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği belirten Komisyon üyesi Hanny Megally da, ülkenin güneybatısında 2018’de yapılan ateşkes anlaşmasından bu yana en şiddetli çakışmaların yaşandığını, hükümetin saldırıları nedeniyle on binlerce sivilin sağlık ve gıda hizmetlerinden yoksun bırakıldığını, binlerce insanın kamplara sığındığını, ama burada da sağlık ve gıda hizmetlerinin çok sınırlı olduğunu söyledi. 
 
EN AZ 243 SİVİL ÖLDÜRÜLDÜ
 
BM tarafından “terör örgütü” olarak kabul edilen Hay’at Tahrir Al-Şam’ın kontrolü altında bulunan ülkenin kuzeybatı bölgelerinde basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığını belirten Megally, gazetecilerin ve kadınların keyfi olarak gözaltına alındığını söyledi. Efrin ve Ra’s el-Ayn bölgelerinde sık sık yaşanan patlamalara dikkat çeken Megally, komisyonun bu bölgede en az 243 kadın, erkek ve çocuğun öldürüldüğünü ve sakatlandığını belgelediğini ancak sivillere verilen zararın bundan çok daha yüksek olduğunu söyledi. 
 
TÜRKİYE’NİN SALDIRILARI
 
SDG’nin kontrolü altındaki belirli bölgelerdeki güvenlik durumunun da kötüleştiğini ifade eden Megally, DAİŞ’in saldırıları, Türk güçleriyle olan çatışmaların özellikle Arap bölgelerinde hoşnutsuzluk ve protestoları arttırdığını ifade etti. 2019’dan itibaren Suriye’nin doğusundaki cezaevlerinde 10 binden fazla eski DAİŞ savaşçısının gözaltında tutulmaya devam ettiğine dikkat çeken Megally, bazı cezaevlerinde toplamda 750 erkek çocuğun da bulunduğunu söyledi.