Amerikalı ve İngiliz bilim insanlarına göre Covid-19 vakalarının sadece yüzde 3-5'ini saptayabilen Hindistan'da gerçek ölü sayısı kayıtlara geçen toplam 397 bin can kaybının 5 katı.

Koronavirüs pandemisinde cehennemi yaşayan Hindistan'da dün tam da son 76 günün en düşük ölü sayısı olan 979 can kaybı ve 46 bin 148 yeni vaka açıklanmasına koşut gerçek toplam ölü sayısıyla ilgili korkunç bir tahminde bulunuldu. Pandemiyi önemsemeyip seçim mitingleri düzenleyen ve dini festivallere izin veren Başbakan Narendra Modi, ikinci dalgada  yakmaya odun yetişmediği için ölülerin nehirlere gömüldüğü kıyamet manzaraları yaşanmasından sorumlu tutulurken, bunun sadece buzdağının görünün yüzü olduğu öne sürüldü.

1.4 milyar nüfuslu Hindistan'daki gerçek ölü sayısının, kayıtlara geçen toplam 397 bin can kaybının 5 katı olduğunu hesaplayan bilim insanlarına göre toplam 3 milyon 290 bin vaka kaydeden Hindistan, aslında vakaların sadece yüzde 3-5'ini saptayabiliyor.

Washington Üniversitesi Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü'nün araştırması, Hindistan'da yeterli sayıda test yapılmadığından vakaların sadece yüzde 3-5'inin saptanabildiği çıkarımını yaptı.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesine konuşan Enstitü Direktörü, sayıların doğru bildirilmemesinin Hindistan çıkışlı olan ve dünyada da yayılan koronavirüsün Delta varyantının anlaşılmasını zorlaştırmış olabileceğini söyledi.

WSJ'ye konuşan Londra'daki Middlesex Üniversitesi'nin matematik uzmanı Murad Banaji de gerçek ölü sayısının resmi ölü sayısının 5 katı olduğunu tahmin ettiğini, bunu kısmen ölüm verileriyle herhangi bir hastalığa nüfusun kaçta kaçının maruz kaldığını ve nüfustaki antikor oranlarını hesaplayan sero araştırmalarının verilerine dayandırdığını belirtti.

Geçen ay da The New York Times (NYT) gazetesinin yürüttüğü araştırma Hindistan'daki gerçek ölü sayısının 1.6 milyon olduğu sonucuna ulaşmıştı.

12'den fazla uzmandan görüş alan NYT, Hindistan'da hastanelerin dolup taşması, kırsalın ücra bölgelerine sağlık hizmetlerinin ulaşmaması, yaygın test yapılmaması ve doğru düzgün kayıt tutulmaması nedeniyle büyük resmi net görmenin zor olduğunu, dolayısıyla evlerde çok sayıda koronavirüs ölümlerinin olduğu, ama bunların kayıtlara geçmediğinin öngörülmesi gerektiğini yazmıştı.

Başka araştırmacılar da kırsalın ücra bölgelerinde ailelerin yakınlarının koronavirüsten öldüğünü söylemek istemedikleri bulgusunu elde etti. 

Ölüm kayıt sistemi güvenilmez olan Hindistan'da pandemiden önce 5 ölümden 4'üne tıbbi inceleme yapılmıyordu.

Dr. Banaji, koronavirüs pandemisi bildirimlerinin yapılmaması oranlarının eyaletten eyalete ve her eyalet içindeki bölgelere göre değiştiğine de dikkat çekti.

Matematikçi, geçen hafta The Hindu Times gazetesine verdiği demeçte "Her eyalette şehirlerle kırsal arasında da farklılık var.  Tahminlerin çoğu 2020'deki ilk dalga verilerine dayanıyor. Bu ikinci dalgada vaka bildirmeme oranının daha yüksek olup olmadığını bilmek için henüz erken, ama daha çok veri geldikçe, resim netleşecek" diyerek ekledi:

"İkinci dalgadaki patlama, ölenlerin daha azına test yapılması, daha az hastanın hastanede tedavi görmesi, daha çok hastanın evde ölmesi anlamına gelebilir. Tüm bu etkenler, bildirim yapılmamasını artıran eğilimlerdir."

Modi hükümeti, Kovid ölümlerinin gerçek sayısının resmi kayıtlara geçirilmediği haberlerini yalanlarken, resmi sayıları değiştirmeyi planlamadığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) geçen ayki raporu, küresel ölüm sayısının kayıtlara geçenlerin 2-3 katı olabileceği tahminine yer vermişti.

Hindistan son olarak bu ölüm sayılarını Britanya sömürgeciliği altında görmüştü. Churchill hükümetinin politikalarının neden olduğu kıtlık ve açlığa 1943'te Bengal eyaletinde 2.1-3 milyon arası kurban veren Hindistan, 1947'de bağımsızlığını kabul ettirdiği Britanya'nın tüm kaynakları çekerek gitmesi nedeniyle bölünme yaşamış ve bu süreçte de 2 milyona varan kişi hayatını kaybetmişti.