Birleşmiş Milletler-Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, Suriye'de hala devam eden şiddet olaylarının kabul edilemez düzeye ulaştığını ve insan hakları ihlallerinin giderek arttığını söyledi.

 

İsviçre'nin Cenevre kentinden video konferans yoluyla BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) bilgi veren Annan, hükümete bağlı askeri birliklerin kentlerin içinde ve çevresindeki varlığını sürdürdüğüne işaret etti.

 

Haber 7’ye göre, Dünyanın Suriye'nin iç savaşa doğru sürüklenmesinden büyük endişe duyduğunu belirten Annan, olası bir iç savaşın tüm bölgede korkutucu etkilere neden olacağını ve buna izin veremeyeceklerini söyledi.

 

Hükümetin sivillere uyguladığı şiddetten duyduğu endişeyi dile getiren Annan, güvenlik güçleri ve askeri tesislerin de muhaliflerin saldırısına uğradığını açıkladı.

 

Askeri eylemlerin azaldığına, ancak şiddet olaylarının hala devam ettiğine dikkati çeken Annan, 14 aydır devam eden çatışmalara son vermek amacıyla siyasi görüşmelerin başlatılmasını amaçlayan 6 maddelik barış planının açık uçlu olmadığını vurguladı.

 

Tüm tarafların istisnasız olarak BM planına uymaları ve altı maddelik planı tüm yanlarıyla eksiksiz bir şekilde uygulamaları gerektiğine vurgu yapan Annan; krizden çıkmak için diyaloga girmeleri gerektiğini belirtti.

 

Annan; önceliğin şiddete son vermek olduğunu belirtirken; “bizler sadece Suriye hükümetinden söz etmiyoruz, aynı şekilde Suriyeli muhalif gruplara etkileri olan hükümetleri de kastediyoruz” şeklinde konuştu.

 

Gözlemcilerin oynadığı role değinen Annan, 2-3 gözlemcinin bile olumlu bir etkiye yol açtığını, gözlemcilerin sayıları arttığında ve bir ekip olarak çalışmaya başladıklarında bu etkinin çok daha güçlü olacağını vurguladı.

 

Pazartesi günü şiddetin gölgesinde yapılan genel seçimlerle ilgili soruya Annan, "Suriye hükümeti, yeni bir seçim yapılması gerekebileceğini anlamalıdır" diyerek yanıt verdi.

 

Annan'ın planına destek veren BMKG, Suriye Devleti ile muhaliflerin eylemlerini denetlemek için 300 silahsız askeri gözlemcinin ay sonuna kadar ülkeye gitmesine karar vermişti.

 

Suriye'de bir yıldan uzun bir süredir devam eden krizde karşılıklı 9 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği sanılıyor.

 

Bu arada, İngiltere'nin BM daimi Temsilcisi Büyükelçi Mark Lyall Grand, Annan'ın BMGK'ya gelecek günlerde Şam'a gitmeyi planladığını söylediğini belirtti. Grand, ziyaret için henüz bir tarih belirlenmediğini söyledi.

 

“TERÖRÜ PARA VE SİLAHLA DESTEKLEYEN ÜLKELER”

NEW YORK – Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar el-Caferi; Suriye'de görev yapan BM gözlemcilerinin görevinin doğru bir şekilde ilerlediğini fakat silahlı terör gruplarının işledikleri suç ve cinayetlerin daha kötü olduğunu iddia etti.

 

Sana Haber Ajansına göre, BM’nin New York’taki merkezinde düzenlenen oturumda konuşan Caferi; Suriye'nin Annan planı kapsamında üstüne düşen her şeyi yaptığının altını söyledi.

 

Fakat teröristleri para ve silahla destekleyen Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’dan tarafların Annan planına hiçbir şekilde bağlılık göstermediklerini iddia eden Caferi; bu ülkelerin Annan planına uymaları ve silahlı terör gruplarına desteklerine son vermeleri gereğini söyledi.

 

Caferi; muhtelif Arap ülkelerinden olup da Suriye'de yakalanan 26 kişinin itiraflarında; Türkiye ve Lübnan üzerinden Libya, Tunus ve başka ülkelerden Suriye'de terör eylemleri uygulamak için geldiklerini belirttiklerini iddia etti.

Suriye güvenlik güçlerinin söz konusu selefi ve tekfirci gruplardan 15 silahlıyı etkisiz hale getirdiğini iddia eden Caferi; “Suriye'de yabancı uyruklu silahlıların bulunduğuna ilişkin yalanlanması mümkün olmayan kanıtlı gerçeklerden söz ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

Caferi; Suriye'de öldürme, şiddet, sabotaj ve insanlık dışı muhtelif eylemler için fetva veren şeyhlerin Suudi Arabistan ve Katar’da yaşadıklarını iddia etti.

 

NATO: TÜRKİYE İÇİN 5. MADDE İŞLETİLEBİLİR

Samanyolu Haber’e göre, ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Daalder 'Türkiye'ye Suriye ya da başka yerden bir saldırı olursa, NATO'nun 5'inci maddesinin işletilmesi değerlendirilebilir' dedi.

 

Videokonferans yoluyla gazetecilerin sorularını yanıtlayan Daalder, ''Suriye'nin, Türkiye'ye karşı sınır ihlallerinden dolayı NATO'nun 5'inci maddesi işletilebilir mi?'' sorusu üzerine, NATO üyelerinden birine yapılan bir saldırıyı hepsine yapılmış sayan 5'inci maddenin, 1949 yılında Washington'da imzalanan Kuzey Atlantik Anlaşması'nın çekirdeğini oluşturduğuna işaret ederek, ''Eğer Türkiye'ye karşı bir saldırı olursa, o zaman Kuzey Atlantik Konseyi ve NATO ülkeleri, bunun 5'inci maddenin yürürlüğe sokulması kriterini karşılayıp karşılamadığı ve uygun bir karşılığın gerekip gerekmediği üzerinde karar vermek için bir araya gelir'' dedi.

 

Bu konuda, ittifak içinde tartışmaların şu ana kadar sınırlı düzeyde olduğunu, Türkiye'nin, NATO üyelerini sınırında olanlara dair bilgilendirdiğini ancak Suriye'deki durumdan dolayı Türkiye'den, askeri nitelikte bir yardım ya da herhangi bir şekilde bir askeri karşılık yönünde talep gelmediğini belirten Daalder, ''Ancak tabii ki, tüm NATO üyelerinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ve egemenliği kesinlikle hayati önemdedir. Tüm üye ülkelerin topraklarını savunmak için omuz omuza durmak, ittifakın ana görevidir. Ve eğer Türkiye'ye ya da diğer herhangi bir üyeye bir saldırı olursa, ABD de dahil ittifakın tüm üyeleri, buna karşılık vermeye hazır olur'' diye konuştu.

 

ESAD'IN SAĞ KOLU CNN TÜRK'E KONUŞTU

Esad'ın sağ kolu, danışmanı Buseyna Şaban, Başbakan'ın "Suriye'de Esad'ın sonu yakındır" sözlerine Şam'dan cevap verdi.

 

Ankara'nın NATO'nun devreye girebileceği imasıyla bahsettiği sınır ihlalleri konusunda da, "sorunlar tehditle çözülmez" dedi: "İhlal iddialarını yalanladık. Türkiye sınırından ülkemize sızan silahlı çeteler var. Türkiye ile 800 kilometrelik uzun bir sınırımız bulunuyor. Bu sorunlar NATO'yu çağırarak değil iyi ilişkililerle çözülür. Biz, NATO Genel Sekreteri Rasmussen'den bile Suriye'ye saldırmayız açıklamasını duyarken Türkiye'nin beşinci paragraf uyarınca NATO'yu devreye sokarız demesi tuhaf bir çelişki."

 

Esad'ın danışmanı, Türkiye'ye sığınan Suriyeliler konusunda Ankara'ya yüklendi: "Ürdün'de 120 bin Suriyeli mülteci var. Bir tane bile çadır yok. Türkiye'nin Suriyelileri ülkelerinden ayrılmaya teşvik ettiğine inanıyoruz. Suriyeliler daha gelmeden onca çadır kamp hazırlandı. Amerika'nın Irak'ı işgali sırasında biz de1.5 milyon Iraklı mülteciye kapımızı açtık hiç lafını etmedik."

 

Şaban'ın Türkiye'ye yönelik tek suçlaması bu da değildi: "Suriyeliler birbirlerine dinin, mezhebin ne diye sormaz. Mezhepsel söylemden kısmen Türk hükümeti sorumludur. Üç büyük dinin yaşadığı bir bölge burası. O nedenle mezhepsel bir söylem kullanmak çok tehlikeli."