Ali DAĞLAR / Hürriyet

 

Sultanbeyli’nin yerli halka göre “Başaran”, resmi adı Yavuz Sultan Selim konulan Alevi mahallesi 4 yıldır isminin değiştirilmesini bekliyor. Yan mahallede bir sokağa "Alevilerin canları, malları, namusları size helaldir" fetvası veren Şeyhülislam Ebu Suud isminin verildiği de ortaya çıktı.

 

ALEVİ MAHALLESİ ÇAMUR İÇİNDEYDİ

Mahallenin ismini 4 yıllık çabalarına rağmen değiştirmeyi başaramayan, “Türkiye’de öteki olmak” ismiyle yayımladığı projede 12 şehrimizdeki “Mahalle baskısı”nı inceleyen siyaset bilimci, CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Binnaz Toprak ile konuştuk, 4 yıllık isim değiştirme mücadelesini sorduk.

 

* 4 yıl önce kamuoyunda mahalle baskısı diye bilinen, adı “Türkiye’de öteki olmak” adlı çalışmamız yayımlandı. Amacım; Türkiye’de İslami kesim üzerine çok araştırma yapıldığı için onun dışında kalan kesim üzerine çalışmaktı. Ekonomik tabloları farklı, AKP ve CHP oylarının kuvvetli olduğu 12 kente gittik. Sultanbeyli de İstanbul’da seçtiğimiz iki ilçeden biriydi. AKP ve tarikat koalisyonuna dahil olmayanlara gittik. Aleviler başta geliyordu. Sultanbeyli’de bir cemevi inşaatı yapılıyor dediler. Sadegül Çavuş başındaydı, o anlattı mahalleye Yavuz Sultan Selim isminin verildiğini.

 

* Sultanbeyli’ye gittik, belediye başkanı AKP’liydi. Baktık ana yollar, en dar sokaklara kadar asfalt. Alevilerin mahallesine girdik her taraf çamur içinde, toprak yollar. Kıştı, herhalde eski taşlar söküldü, yenisi yapılacak diye düşündüm. Meğer o mahalleye asfalt hiç girmemiş, yıllarca mahalle halkı olarak altyapı için belediyeye gidip geliyorlarmış, hiçbir sonuç alamamışlar. Size o günlerden çok acıklı bir hikaye anlatayım. Alevilerin devam ettiği bir kahveye girdik, insanlarla konuşuyoruz. Bir beyefendi kalktı, “Bir gün buraya insanları toplayacağım, sevgili Sünni kardeşlerim, siz de bizim yüzümüzden bu altyapıya sahip olamadınız diyerek özür dileyeceğim” dedi. Mahallede Sünni sakinler de vardı çünkü.

 

CEMEVİ SAVAŞI VE BAŞBAKAN'DAN 8 AY SONRA GELEN RANDEVU

* Sadegül'ün anlattığına göre cemevi inşaatına o zamanki belediye başkanının çıkarmadığı zorluk kalmamış. 9 tane davaları varmış, çoğunu kazandık, devam edenler var dedi. Başkan, 'cemevi yaptırmam, iskana uygun değil' diyormuş. Devletin sağlık ocağı, cami var, o zaman onlar da iskana uygun değil. Başkan firmalara emir vermiş, taş taşımayın, çimento taşımayın cemevi inşaatına diye. Savaş gibi bir şey demişti Sadegül. Halk olarak sokaklara dökülmüşler. Neyse sonunda o başkan değişmiş ve yapmışlar cemevini. Başbakan’dan bir randevu talep etmiştim, 6-8 ay sonra verdi. Beşiktaş’taki yerinde 1 saate yakın konuştuk. Alevilerle başladı konuşma, Başbakan dedi ki 'Alevi sorunu eski.' 'Ama bugün AKP ile ilgili boyutları da var' dedim, Sultanbeyli’yi anlattım, Yavuz Selim isminin bu mahalleye verildiğini söyledim. Telefona sarıldı, eski belediye başkanı değil, yeni bir belediye başkanı seçilmişti, yine AKP’li. Sorduğu ilk şey, 'Oranın ismi nedir?' oldu, bana dönüp, 'yanlış biliyorsunuz' demedi.

 

11 BİN İMZAYLA GİTTİLER, KOVULDULAR

* Mahalleli, ismin değiştirilmesini isteyen 11 bin imzayla gitmiş, halkı kovmuş eski belediye başkanı. Başbakan yeni başkana “cemevini hızlandırın” dedi. Ben de isim meselesi çözüldü diye düşündüm. Aradan zaman geçti, Sadegül’ü aradım, 'değişmedi' dedi. Yeni belediye başkanını aradım, 'Yavuz Sultan Selim ismi önemli bir padişah ama Alevi bırakmamış bu topraklarda, onları rencide eden bir şey, bu ismi değiştirelim' dedim. Belediye Başkanı, 'Orada Sünniler de oturuyor, ismin değişmesine karşılar' dedi. Ben tekrar, “Sünnileri rencide edecek bir isim koyun demiyorum, çiçek ismi olabilir dedim, morsalkım gibi dedim”, “Yok efendim, itiraz geliyor” dedi, sonuç alamadım.

 

SORU ÖNERGESİNE ALAYLI YANIT

* Aleviler şikayet ediyorlar her gün... 'Yavuz Sultan Selim’in adını anıyoruz' diyorlar. Geçenlerde TBMM’de Bülent Arınç’ı gördüm Bakanlar sırasında. Akil adam havasında ya hani. Gidip anlattım, o da çok hayret etti, notlar aldı, bir şey çıkmadı. Soru önergesi yazdım Başbakan'a. Bu mesele kanunen Başbakan’ın işi değil ama bugün Türkiye’de bir telefon etse, bu rezalet nedir dese ertesi gün değişir. Soru önergeme İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin imzalı gayet resmi, soğuk bir yanıt geldi. İşte belediyelerin yetkisinde, mahallenin tarihi şöyle filan, sonunda da “bir çalışma yapmadığı anlaşılmıştır” deniliyor; insanla alay eder gibi.

 

ALEVİLERİN VERGİSİNİ AYRI KOYSUNLAR O ZAMAN

* Sürecin ve yaşananların büyük bir zulüm olduğunu düşünüyorum. Kendim Alevi değilim, kendimi onların yerine koyuyorum, olacak şey değil. Eğer samimiyse bu iktidar, Anayasa değişiyor, 'laiklik maddesi değişsin' diyorlar, bu tür ayrımcılıkları bırakmaları lazım, çifte standardı bırakmaları lazım. Alevilerin vergisiyle Diyanet’in yaptıklarına bakın. O zaman Aleviler için ayrı vergi koysunlar, Almanya’da olduğu gibi, istemeyen insan kilise vergisi vermiyor orada. Kendilerine gelince yıllardır şikayet ediyorlar, vay efendim zulüm gördük, dindar insanlar dışlandı diye. Laiklik radikal anlaşıldı, belki de şarttı o dönem. Peki bugün olanlar ne anlama geliyor? Benim hakkım hukukum, ama başkasının hak ve hukukuna saygı duyma, beni delirten kısım da o.