Eşitlik ve Demokrasi Partisi ile KIBES’in ev sahipliğinde 29 Ocak 11 Pazar günü İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “Kıbrıs sorunu ve çözüm önerileri” konulu konferans’ta konuşma yapan BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan, Türkiye’de bir adım önde olmakla övünen AKP hükümetine, Kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısını bozan, Kıbrıslıtürkleri azınlığa düşüren Kuzeye nüfus aktarma, mülkiyet yapısını geriye dönülmez bir hale sokma politikalarından vazgeçmesi için çağrıda bulunarak “hem entegrasyon siyasetlerini var gücünüzle sürdüreceksiniz, hemde Kıbrıs’ta çözüm arzuladığınızı söylemeye devam edeceksiniz. Buna kimse inanmaz” dedi.

“Avrupa’da son bölünmüş ülke”

Gerçekleştirdiği konuşmada, Kıbrıs’ın küçük bir ülke olduğunu, ancak dertlerinin büyük olduğunu, tüm Kıbrıslıların Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü nedeni ile hala acı çektiğini söyleyen İzzet İzcan, “Kıbrıs, Avrupa’da son bölünmüş ülke. Gençlerimiz elde silah yeşil hattın iki yakasında nöbet tutuyor. Anlamsız, anlamsız olduğu kadar acı verici bir durum” dedi.

Konuşmasına devamla; “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunun üzerinden tam 50 yıl geçti. Bu süre içerisinde bağımsız, birleşik, toprağı bütün özgür bir vatana ulaşabilmiş değiliz. Atina’da ki faşist Yunan Cuntası’nın15 Temmuz 1974 darbesi ve ardından gerçekleşen Türkiye’nin askeri müdahalesi, Kıbrıs’a acı ve ızdırap getirmiştir. Kıbrıs halkı ağır bedeller ödedi. Kimimiz yaşamını yitirdi, sevdiklerimizden olduk, insanlarımız hala kayıp, yurdumuz ortasından bölünmüş, Kıbrıs hala tutsak. Böyle bir ortamda ne yapmak lazım. Çıkış yolu ne. Hepimizin buna kafa yorması gerekiyor. Tek çare ülkeyi özgürleştirip bütünleştirmek. BM, AB ve Dünya’nın destek verdiği iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitlik temelinde birleşik federal Kıbrıs’ı hayata geçirmek. BM Güvenlik Konseyi kararları çözümün çerçevesini çizmiştir. Kıbrıs’ın toprak bütünlüğü ve tek egemenliği korunacak, tüm Kıbrıslıların insan hakları garanti altına alınacak ve yurdumuz bir bütün halinde AB ailesi içerisinde yerini alacak” diyen BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan, Sn Talat ve Sn Hristofiyas’ın 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 tarihinde üzerinde mutabakata vardıkları antlaşmalara bağlı bir şekilde yürüttükleri görüşme sürecini var gücüyle desteklediklerini, bu sürecin, Kıbrıs’ta tek egemenliği, tek vatandaşlığı, uluslararası tek temsiliyeti olan birleşik federal bir Kıbrıs’ı yaratmayı hedeflediğini, 18 ay süren görüşmelerde yönetim ve güç paylaşımı, AB ve Ekonomi başlıklarında kısmi ilerlemeler sağlandığını kaydetti.

“Eroğlu, konfederasyonu destekliyor”

18 Nisan 2010 tarihinde Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleşen seçimleri ulusal ve milliyetçi kesimlerin adayı Dr Derviş Eroğlu’nun kazandığını, Sn Eroğlu ve partisinin iki devletli bir konfederasyonu desteklediğini belirten İzcan, Eroğlu’nun, Kıbrıs’ta iki halk olduğunu, bu iki halkın iki ayrı bölgede, iki ayrı devlet çatısı altında yaşayacağını, Kuzey Kıbrıs’ta nüfus sorunu olmadığı, KKTC vatandaşlarının yaşadığını, bunların da tartışma konusu yapılmayacağını, Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla taviz verilemiyeceğini öne sürdüğünü, bu ayrılıkçı ve uluslararası hukuk zemininden yoksun politikalarda ısrar etmekle bir çözüme ulaşılamayacağının açık olduğunu kaydetti.

26 Ocak’ta Cenevre’de gerçekleştirilen zirvede tarafların teşvik edilmekle birlikte hâla ciddi sorunların masada olduğunun görüldüğünü, bir diğer dikkat çeken gelişmenin ise gerek BM çevreleri, gerek uluslararası komuoyunun müzakerelerin uzayıp gitmesinden duyduğu rahatsızlık olduğunu kaydeden İzcan, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, istenilen gelişmelerin sağlanamaması durumunda, BM’nin arabulucuk misyonunu gözden geçireceğini açıkca ortaya koyduğunu belirtti.

“AKP, Kıbrıs sorununu koz olarak kullanmaktan vazgeçmeli”

Konuşmasına devamla; “Birilerinin AKP hükümetine açıkca, Türkiye Cumhuriyeti’nin AB üyelik sürecinde, Kıbrıs sorununu bir koz olarak kullanmaktan vazgeçmesini söylemesi gerekiyor. Koz olarak kullanılacağı düşünülen bu konu AB üyelik sürcinin aleyhine çalışıyor. Türk halkının yaşamsal çıkarlarına zarar veriyor. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Avrupalı devletler Kıbrıs’ın arkasına saklanarak, TC-AB üyelik sürecini bloke edebiliyorlar. Güney Kıbrıs’ta bunun yansıması fanatizim ve milliyetçiliğin artması, çözüm karşıtlarının güçlenmesi olarak kendini gösteriyor. Bu kesimler görüşmeci olan Sn Hristofiyas üzerindeki baskıyı artırıp, herhangi bir pozitif gelişmeyi önlemek için yoğun çaba harcıyorlar. Federasyon, dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik ve çarpraz oy gibi konuları istismar edip görüşmecinin elini kolunu bağlamaya çalışıyorlar. Kıbrıs’ta bu siyasi iklimin değişmesi lazım” diyen İzzet İzcan, tüm taraflara görev düştüğünü, samimi ve dürüstçe çözüm yönünde atılacak adımlara destek olunması ve süreci tıkamaya dönük davranışlardan uzak durulması gerektiğini vurguladı.

“Nüfus aktarımı durdurulmalı”

Türkiye’de bir adım önde olmakla övünen AKP hükümetine, Kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısını bozan, Kıbrıslıtürkleri azınlığa düşüren Kuzeye nüfus aktarma, mülkiyet yapısını geriye dönülmez bir hale sokma politikalarından vazgeçmesi için çağrıda bulunan İzcan, “hem entegrasyon siyasetlerini var gücünüzle sürdüreceksiniz, hemde Kıbrıs’ta çözüm arzuladığınızı söylemeye devam edeceksiniz. Buna kimse inanmaz” dedi.

“Bizim hedefimiz Kıbrıs halkına tekrar acı yaşatmıyacak, işleyebilir, onurlu bir antlaşma ile birlikte yaşamaktır. AB ailesi içerisinden yerimizi almaktır. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin AB üyelik sürecini destekliyoruz. TC’ye düşen görev üyelik yükümlülüklerini yerine getirmektir. Kıbrıs’ı bir pazarlık kozu olarak elinde tutma çabasından vazgeçmelidir. Bunun kimseye bir yararı olmaz” diyen BKP Genel Sekreteri İzzet İzcan, “Bütün enerjimizi görüşme sürecinin doğru zeminde devam edip, erken zamanda sonuçlanması üzerine harcamamız gerekiyor. Kıbrıs bölünemeyecek kadar küçük, tüm Kıbrıslıların kardeşçe birarada yaşayabileceği kadar büyüktür. Bizlere soğuk savaş döneminden armağan olan bu sorunun ortadan kalkması hepimizi rahatlatacaktır. Birlikte çalışarak bunu başarabiliriz” dedi.