Süryani Ortodoks Patriği Afrem II. Karim Süryaniler arasındaki ayrılıklara dikkat çekerek şöyle konuştu:

“IŞİD, Cephetünnusra “bu Süryani'dir, bu Kildanidir, bu Asuridir, bu Aramidir” ayırımı yapmıyor. Öldürüyor. Bilindiği gibi Seyfo sırasında “U BASLO BASLOYO“ (soğan soğandır) denildi. Yani Hıristiyan Hıristiyandır. Hangi mezhepten olduğu ayırt edilmedi.”

123. Süryani Ortodoks Patriği Afrem II. Karim ile yapılan Suryoyo Tv'de yayınlanan röportajı bilginize sunuyoruz:

Suriye ve Irak’taki Süryanilerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önemli bir tarihi süreçten gecen halkımız ya bu süreçten daha güçlü çıkacak yahut da Allah etmesin daha zayıf çıkacak. Patrik seçildikten sonra ilk olarak Homs cemaatini ziyaret ederek orada tarihi kilisemizde ibadet ettim. Bilindiği gibi bu kilisemiz 2 sene elimizde değildi.

Sonra kırk beş insanımızın şehit olduğu Sadad'ı ziyaret ettim. Kuzey Irak'a da 4 kere gittim. Noel'de Metropolitleri kaçırılan yetim kalan Halep'teydim. Oradakilere sabır ve metanet için güç vermeye çalıştım. Son Irak gezimde de yılbaşını evinden yurdundan kovulan insanlarımızla geçirdim. Benim için Süryani kiliselerinin tüm mensupları aynı halktır. Süryani, Kildani, Arami, Asuri isimleri taşımaları ayrı kiliselere mensup olmaları bu gerçeği değiştirmez.

Sadece Süryani Ortodoks kilisesi değil, diğer Süryani kiliselerinin mensupları ile de görüşüyorsunuz?

Bundan tabii ne olabilir hepimiz aynı halkız. Kaldı ki bu Hıristiyan inancımızın gereğidir. Ayrıca biz kilise olarak yardıma muhtaç Müslümanlara da yardım ediyoruz.

Irak’taki Süryanilerin durumuna ne diyorsunuz?

Bir “safe haven” ya da “protected area” yani korumalı bölge olması ve bunun Birleşmiş Milletler ve saire gibi bir güç tarafından korunması gerekir. Çünkü; Süryanileri korumakla görevli peşmergeler İslam Devleti (IŞİD) gelince Süryanileri terk edip onları korumasız bıraktılar. Irak hükümetinin orada etkisi ve ilgisi pek yok, onun için Birleşmiş Milletler veya benzeri bir uluslararası kuruluşun korumayı sağlaması gerekir. Süryaniler kendilerini koruyacak duruma gelene kadar bu uluslararası kuruluşun koruması altında olması gerekir. Korunma sonrasında Süryaniler silahlanıp kendilerini koruyacak duruma gelebilir. Sanılanın ve söylenenin aksine halkımız yurdunda kalmak istiyor. Ana yurdunu terk etmek istemiyor. Ancak tabiidir ki, mevcut durum çekilemez. Kamışlı ve civarı için bizim İslam Devleti’ne karşı savaşacak bir gücümüz yok. Kamışlı'da gençlerimiz ancak evlerini ve mahallelerini koruyabilir. Habur'da olanlar için çok üzüldük halen kaçırılmış olanlar var oradaki kilisemizin rahibi kiliseyi boşaltıp Hasake'ye geldi. İslam Devleti insani olan her şeye karşıdır.

Patrik seçildikten sonraki Süryani kiliselerinin birliği için çalıştınız değil mi?

Evet biz bir ve aynı halkız birleşmemiz kadar normal bir şey olamaz. Çeşitli isimlerle adlandırılmamız problem değildir. Kendini Arami, Asuri, Kildani... olarak nitelese bile aynı dili konuşan ve ayni dille ibadet eden aynı halkız. Birlikten daha doğal ne olabilir.

Belçika'dan rahip Samuel'in “bölünmemizden dolayı İslam güçlendi ve tekrar Süryani Ortodoks kilisesinde; Antakya kilisesinde birleşmek gerek” görüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

İslam'ın güçlenmesinde bölünme sebep olsa da başka sebepler de var. Ayrıca 380, 450’den beri süregelen bölünmelerin ortadan kaldırılması zordur. Üstelik kendini Antakya patriği gören beş patrik var hepsinin kendini Antakya patriği görme hakkı vardır ve tarihlerine saygı göstermek gerekir.

Süryani Katolik sinod’u (meclis) bizim kilisemizle ortaklık için karar aldı. Önümüzdeki ilk sinodda biz de benzer bir karar alacağız. Kiliselerin beraber çalışması beraber ibadet etmesi önemlidir ama tek bir çatı altında birleşme gerçekçi değil.

Seçilir seçilmez Seyfo (Süryani Soykırımı) konusu ile ilgilenmemiz tesadüf mü?

“Hayır ben her Süryani gibi çocukluğumda, yaşlılarımızın ve dedelerimizin Seyfo’da olanlarla ilgili anlatımlarıyla büyüdük. Bu bizim için tabii bir şeydir. Ayrıca bizim Seyfo konusunu hatırlamamız bir devlete bir dine karşı değildir. İntikam için değildir. Bir gerçeği dünyaya anlatmak ve Süryanilerin bu travmasını tedavi etmek içindir. Bu sene Şam'da Bab Tuma semtinde patrikhanemizin 200 metre yakınında bir Seyfo anıtı yapılacak. Tabii ki biz kiliselerimizde her türlü anıtı yapabiliriz ama bu devlete ait bir parkta olacak. Ayrıca Şam operasında Seyfo şehitleri için bir müzikal anma olacak. Şimdiye kadar Suriye devleti resmen Ermeni Süryani Soykırımı’nı tanımadı. İşin doğrusu şimdiye kadar biz de talep etmedik. Tabii ki naif değiliz, Suriye TC ilişkilerini biliyoruz.”

Süryani politik partilerinin birliği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Aslında politik partiler kendileri bir araya gelmeli ve birlik oluşturmalı idi, ama bunu yapmadılar yapamadılar. O zaman biz istemesek de mecbur kaldık onları İsviçre'de bir araya getirdik. Ayrıca ilerdeki buluşmalar için de bir komite oluşturduk. Biz bir Süryani partisinin kendini Süryanilerin tek temsilcisi göstermesini yanlış buluyoruz. Her Süryani partisinin farklı görüşleri olabilir ama birlik için çalışmalı. Tabii ki, birlikten herkesin her konuda aynı düşünmesini kast etmiyoruz. Ayrıca halkımızın büyük çoğunluğu birlik istiyor. TV ve radyolarda düşmanlık söylemleri zararlıdır. Tarihe karşı sorumluluğumuz var. Ortak hedef Süryanilerin ayakları üzerinde durmalarını sağlamaktır. Ben Süryani kiliseleri mensupları tek halktır derken bir taktik olarak söylemiyorum. Patrik olmadan önce de düşüncem buydu. Kaldı ki IŞİD, Cephetünnusra “bu Süryani'dir, bu Kildanidir, bu Asuridir, bu Aramidir” ayırımı yapmıyor. Öldürüyor. Bilindiği gibi Seyfo sırasında “U BASLO BASLOYO“ (soğan soğandır) denildi. Yani Hıristiyan Hıristiyandır. Hangi mezhepten olduğu ayırt edilmedi. Kalıplardan çıkmamız ve yenilenmemiz gerekir. Tarihimizi öğrenmek için ilgilenmemiz gerekir.

Süryaniceden özetleyerek çeviren: İbrahim Seven

(Demokrat Haber)