Uluslararası Af Örgütü'nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Philip Luther, Cumhurbaşkanı Sisi ve Mart 2015'te göreve gelen İçişleri Bakanı Gaffar'ın zorla ortadan kaybetmeleri "devlet politikasının önemli bir enstrümanı" olarak kullandığını söyledi.

Örgütün hazırladığı rapora göre Mısır Güvenlik güçlerinin son bir yılda muhalefeti bastırmak için yüzlerce kişiyi zorla ortadan kaybetti.

Bazıları 14 yaşındaki siyasi eylemciler ve protestocular geride hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Birçoğunun aylarca gözaltında kaldığı ve tüm bu süre boyunca gözleri ve elleri bağlı halde tutuldukları belirtildi.

HÜKÜMET İDDİALARI REDDETTİ

Mısır hükümetiyse zorla ortadan kaybetme ve işkence iddialarını reddetti.

Mısır İçişleri Bakanı Magdi Abdül Gaffar, güvenlik güçlerinin Mısır yasaları çerçevesinde faaliyet gösterdiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı da Uluslararası Af Örgütünü "Mısır'ın imajını lekelemeyi amaçlayan siyasi tutumların mmotive ettiği tarafsız olmayan bir kuruluş" diye tanımladı.

Bakanlığın açıklamasında ayrıca, "örgütün raporu objektif bir şekilde okunduğunda taraflı olduğu ve Mısır devletine düşman tarafların görüşlerini yansıttığı ve Mısır yargısının bu vakaları ele alışına yer verilmediği" savunuldu.

Mısır'da Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi'nin Mısır'ın demokratik yollardan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi 2013'te askeri darbeyle devirmesinden bu yana bin kişi öldürüldüğüne, 40 bin kişinin de hapsedildiğine inanılıyor.

Af Örgütü'nün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Philip Luther, Cumhurbaşkanı Sisi ve Mart 2015'te göreve gelen İçişleri Bakanı Gaffar'ın zorla ortadan kaybetmeleri "devlet politikasının önemli bir enstrümanı" olarak kullandığını söyledi.

Af Örgütü Mısırlı sivil toplum kuruluşlarına dayandırdığı raporunda, günde ortalama üç ya da dört kişinin ortadan kaybolduğunu ve bu olayların özellikle Ulusal Güvenlik Kurumu'nun öncülüğündeki silahlı güvenlik güçleri evlere baskın yaptığında yaşandığını belirtti.

Ulusal Güvenlik Kurumu'nun Kahire'deki merkezinde yüzlerce kişinin tutulduğu düşünülüyor.

Luther ayrıca raporlarında güvenlik güçleri ve yargı arasındaki işbirliğini de ifşa ettiklerini söyledi.

'YARGININ SUÇ ORTAKLIĞI'

Luther "yargının güvenlik güçlerinin bıraktığı izleri örtmek için yalan söylemeye hazır olduğunu veya işkence iddialarını araştırmadığını ve bu şekilde ağır insan hakları ihlallerinin suç ortakları haline geldiklerini" savundu.

Rapordaki vakalardan biri de 14 yaşındaki Mazen Muhammed Abdullah'ın yaşadıkları.Abdullah'ın Kahire'deki evinden Ulusal Güvenlik Kurumu ajanları tarafından geçen Eylül'de gözaltına alındığı söyleniyor.

Abdullah'ın Müslüman Kardeşler üyesi olma ve yasadışı gösterilere katılmakla suçlandığı belirtiliyor.

Mazen Abdullah sorgucuların, yalan itirafı "ezberletmek" için tahta bir sopayla kendisine tecavüz ettiklerini, cinsel organına ve vücudunun diğer noktalarına elektrik verdiklerini ve ifadesini değiştirmesi halinde ailesini tutuklama tehdidinde bulunduklarını söylüyor.

Abdullah savcı tarafından sorgulandığında yalan itirafını değiştirdiğini ancak buna karşın resmen suçlandığını ve tutuksuz yargılanmak üzere gözaltından 31 Ocak'ta salıverildiğini anlatıyor.

Af Örgütü'nün raporunda İtalyan öğrenci Giulio Regeni'nin ölümünden de bahsediliyor.

28 yaşındaki doktora öğrencisi Regeni, Kahire'nin dışında bir yol kenarında ölü bulunmuştu.

Regeni'nin cesedinde işkence izleri vardı. Mısır hükümeti Regeni'nin ölümüyle hiçbir ilgileri bulunmadığını savundu. Ancak Af Örgütü'nün raporunda Regeni ve gözaltında ölen Mısırlıların vücutlarındaki yaralarda "çok açık benzerlikle" olduğunu vurgulanıyor.

(Kaynak: BBC)