ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan “S-400 hava savunma sistemi” anlaşmasını değerlendirdi.

Dunford, "Türkiye'nin Rusya ile S-400 anlaşmasını tamamlaması halinde, bunun endişe verici bir durum olacağını" dedi.

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alımı konusunda geldiği noktaya dair son açıklamayı, önceki gün Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı.

Rusya ile bu konuda gerekli adımların ve imzaların atıldığını belirten Erdoğan, "İnşallah S-400'leri ülkemizde göreceğiz. Bunların ortak üretimiyle de süreci işleteceğiz" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin, doğrudan NATO'nun rakibi olan Rusya tarafından üretilen S-400 hava savunma sistemini satın almak istemesi uluslararası kamuoyunda büyük yankı buldu. Türkiye'nin hamlesine en net tepki ise ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'dan geldi.

Dunford, hafta sonunda yaptığı açıklamada "Türkiye'nin Rusya ile S-400 anlaşmasını tamamlaması halinde, bunun endişe verici bir durum olacağını" söyledi.

Bu açıklamayı, S-400'lerin NATO sistemiyle uyumsuz olduğunu hatırlatan Pentagon Sözcüsü'nün uyarısı izledi.

DW Türkçe'den Cengiz Özbek’e konuşan uzmanlar, bu adımın olasını sonuçlarını ve Türkiye-NATO ilişkilerinin geleceğini yorumladı.

‘TÜRKİYE S-400’LERİ KOZ OLARAK KULLANIYOR’

ABD'li jeopolitik uzmanı ve stratejist Marco Vicenzino, S-400 alımının, Türkiye ile ABD ve diğer NATO müttefikleri arasındaki ihtilaflara bir yenisini ekleyeceğinin aşikâr olduğunu belirterek özellikle gitgide karmaşık bir hâl alan Ortadoğu denkleminde tarafların çıkarlarının daha da birbirinden uzaklaştığını söyledi.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Küresel Strateji Projesi'nin kurucu direktörü olan Vicenzino, Türkiye'nin S-400'leri, başta ABD olmak üzere NATO müttefiklerine karşı bir koz olarak kullandığını ifade etti ve bunun gerekçelerinin füze savunma sistemi konusunun ötesine geçtiğini savundu.

"Açıkçası bu noktada, ABD'nin Suriye'de YPG'ye verdiği destek kilit bir faktör" diyen Vicenzino, "Daha geniş perspektifte ise Türkiye'deki darbe girişimi sonrası yaşanan operasyonlar, demokratik standartların ve insan haklarının ihlali ile otoriter rejim nedeniyle Avrupa ile yaşanan gerginliğin artması büyük önem arz ediyor" yorumunu yaptı.

‘ERDOĞAN TAVİZ KOPARMAYA ÇALIŞIYOR’

ABD-Türkiye ilişkilerinin "istikrarlı bir şekilde gergin" olduğunu belirten Vicenzino, olası bir S-400 krizinin Ankara-Washington hattını nasıl etkileyebileceğine dair ise şu değerlendirmede bulundu:

"Erdoğan geçmişte de Çin'den füze savunma sistemi almakla tehdit etmişti. Ancak ABD ve NATO müttefiklerinden gelen baskı sonucunda geri adım atmıştı. Erdoğan nihayetinde Rus sisteminden de vazgeçerse, mümkün oldukça fazla taviz koparmaya çalışıyor. Ama sistemi alırsa, ateşe daha fazla benzin dökmüş olacak"

Ankara ile Moskova arasındaki S-400 anlaşması, Kasım 2015'te Rus savaş uçağının Suriye sınırında Türkiye tarafından düşürülmesinin ardından büyük bir kriz yaşanan iki ülke ilişkilerinde yeni bir aşamaya işaret edecek. Uçak krizinin aşılmasıyla yakınlaşan iki ülke, büyük görüş ayrılıkları yaşadıkları Suriye krizine ortak çözüm bulma arayışına girecek kadar işbirliğine gitmiş ve geçen Mayıs ayında İran'la üçlü Astana anlaşmasını imzalamışlardı.

Türkiye'nin S-400 planını DW Türkçe'ye değerlendiren emekli büyükelçi ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı Murat Bilhan ise NATO ile Ankara arasında bir sürtüşme varmış gibi göstermeye çalışmanın doğru olmadığı görüşünde.

"Ülkelerle sürtüşme var ama NATO ile böyle bir durum yok" ifadesini kullanan Bilhan, "Eğer NATO Türkiye'ye teknoloji transferi yapmıyorsa ve ortak üretime geçmeyi kabul etmeyip ayak sürüyorsa, o zaman Türkiye de başka kaynaklara yönelmek zorunda" diye ekledi.

‘BİRİNCİ TARİH RUSYA DEĞİL’

ABD, Almanya ve Hollanda'nın yaklaşık iki yıl önce Türkiye'deki Patriot füzelerini geri çektiğini hatırlatan Bilhan, "Bu durumda Türkiye'nin hava savunma sistemi boşta kaldı. Suriye'den atılabilecek demode, eski teknoloji füzeler bile Türkiye'nin hava savunma sistemini delebilecek güce sahip. Bu, bir NATO üyesi için kabul edilebilecek bir durum değil" dedi.

Türkiye'nin uzun süredir NATO ülkelerinden ortak üretim ve teknoloji transferi konusunda talepte bulunduğunu ancak hiçbir ülkeden olumlu yanıt alamadığını belirten Bilhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, hava savunması bakımından gedik veriyor ve dışa bağımlı kalıyor... Aslında burada Türkiye S-400 füzelerine gönüllü bir şekilde talip olmadı. Birinci tercihi yine NATO ülkeleriydi. Ama bu tercihini yıllardır gerçekleştiremiyor."

‘ALMANYA RASYONEL OLMALI’

Türkiye'de demokratik düzenin tam olarak oturmamasının, bu konuyla bağdaştırılamayacağını vurgulayan Bilhan, "Yani Almanya ya da diğer ülkeler, Türkiye'deki sistemi eleştirebilirler. Belki birçok noktada da haklı olabilirler. Çünkü Türkiye demokratik sistemini oturtamadı. Bu bir gerçek. Ama sırf bunun için Türkiye'yi cezalandırmak yerine, Türkiye'nin sorunlarını çözerek, yolunu açmak ve Türkiye'nin önünü açarak cesaretlendirip kendisini dönüştürmesini sağlayacak adımları atmak lazım" dedi.

Almanya'nın AB'nin savunmasında başat ülke konumunda olduğunu hatırlatan Bilhan, "Almanya'nın bu konuda rasyonel bir düşünce ile Türkiye üzerinden gelebilecek NATO dışı tehditleri başka bir gözle değerlendirmesi gerekir. Yani Türkiye'nin bundan mahrum bırakılması, Türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesi anlamına gelmez" yorumunda bulundu.

NATO'NUN TAVRI

NATO son dönemde, Alman vekillerin ziyaretine izin verilmemesi nedeniyle patlak veren İncirlik ve Konya krizlerinde, taraf olmayı reddederek arabulucu rolü üstlenmeyi seçmişti.

NATO, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alımı konusunda ise henüz net bir tavır sergilemedi. Ancak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye'nin S-400 planlarına ilişkin geçen Kasım ayında yaptığı açıklamada, "Ne tür bir ekipman satın alacakları ya da yatırım yapacakları tamamen üye ülkelerin bileceği bir iş. Ama biz her zaman alınacak ekipmanların tüm NATO üyeleri arasında birlikte işlerlik esasına uygun olmasına odaklanırız. Benim bu konuyla ilgili (Türk yetkililere) mesajım budur" diyerek, söz konusu Rus füzelerinin NATO sistemiyle olan uyumsuzluğuna dikkat çekmişti.