Koca bir dil, bir medeniyet, kendini dünyaya kanıtlamış koca tarih hala nefes aldığı topraklarda varlık-yokluk tartışması üzerinden yok edilmeye çalışılıyor. Önce Kürtçe konuştukları için insanları katletme emrini verenler, bayramdan bayrama kabul ettikleri Kürt dili ile bayram mesajı yayımlıyor… Yazık, Çok yazık..

1071‘de Malazgirt Savaşı ile Anadolu topraklarına yerleşen Türkler, burada uzun yıllar öncesinden beri yaşayan Kürt halkı ile yıllarca iç içe yaşamış. Hatta Osmanlı döneminden Cumhuriyet’ e kadar Kürtler “Milleti Hakime”den sayılmıştır. Kanuni’nin fermanı olan Hükmü Şerife’de de Kürt halkının dilinin ve kültürünün korunması noktasında gereken önlemler alınmıştır. Özerk bir yönetim ile de Kürt halkı özgünlüklerini korumuştur.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Mustafa Kemal’in de Kürtlere, Osmanlı İmparatorluğunda daha önceden korunan özgünlüğün tekrar korunması sözünü vererek Türk ve Kürt halkları ortaklaştırılmıştır.

Kurtuluş Savaşı boyunca da sömürgeci güçlere karşı omuz omuza mücadele edilmiştir. Bu ortaklaşmayı her ne kadar resmi tarih de göremesek de 2000’e doğru dergisinde yayımlanmış olan Mustafa Kemal’in röportajında açığa çıkmıştır. Hatta Amasya genelgesi, Erzurum ve Sivas kongrelerinde de bu konunun üzerinde oldukça durulmuştur. 1921 yılında oluşturulan Teşkilat-ı Esasiye de buna örnektir. Türkiye tarihi boyunca en demokratik, yerelin ihtiyaçlarına göre oluşturulan ademi merkeziyetçi anayasa olmasıyla ön plana çıkmıştır.

10 Şubat 1922 Tarihli Kürdistan’a Özerklik Kanunu da Büyük Millet Meclisinde 64 hayır oyuna karşı 373 evet ile kabul edilmiş ve demokratikleşme yolunda adımlar atılmıştır. Bu kanun ile birlikte Kürdistan idari bölgesi; Van, Bitlis, Diyarbekir Vilayetleri, Dersim Sancağı ve kimi kaza ve nahiyeleri kapsayacaktır. Bölge idaresinin yargı örgütü oluşacaktır. Vergileri bölge idaresi toplayacak ve yılda bir kez Ankara’ya vergi verilecektir. Bölgenin bir kolordusu olacak fakat başına bir Türk komutan getirilecek. Türk dili de sadece hükümet dairelerinde kullanılacaktır. Hukuk ve Tıp fakültelerinin olduğu bir üniversiteyi kurmak bölge yönetiminin görevidir. vs. Kürt halkının haklarını önemli ölçüde kapsayacak kanun mecliste kabul edilmiştir.

Sömürgeci güçlerin yenilgiye uğratılmasının hemen sonrası bu anlaşma feshedilmiş ve Kürt Katliamları açığa çıkmaya başlamıştır. Cumhuriyet’in kurulması ile birlikte de katliamlar hızla devam etmiştir. Yapılan İktisat kongreleri ile birlikte de düzeltilmeye çalışan ekonomik durumun plan ve programı da kürt halkının üzerinde uygulanmıştır.

*Köylerde yaşayan ekip- biçtiğini tüketen kürt halkına karşı zorunlu göç politikasını uygulayan devlet, şehirlere sürgün edilen kürtleri fabrikalarda işçi olarak çalıştırma yolunda politika yürütmüştür.

*İnsanların köydeki topraklarına el koyan devlet evinden çıkmak istemeyen halkı zorla sürgün etmiştir.

*Direnenler ise çocuklarının gözleri önünde öldürülmüş, yakılmıştır. Şehirlere göç eden halka da dilini unutması için Türkleştirmek adına Kürt dilini konuşmayı yasaklamıştır.

*Asimilasyonu resmileştirmek adına Milli Eğitim Bakanlığını kurmuştur.

Cumhuriyetle birlikte uygulanan bu politika hız kesmeden 2016 yılına kadar gelmiştir. Günümüzde Kürt illerine özel çıkarılan mezarlık kanunlarından tutun acele kamulaştırma kanunlarına kadar birçok yasa ile bu katliamları resmileştirme yoluna gidilmektedir. Buna rağmen bizim sessizliğimiz en çok bu halkı soykırıma maruz bırakıyor.

Dün Ermeniler'di soykırımın en büyük hedefi bugün Kürtler. Yarın kim mi olacak? Sen olacaksın, biz olacağız. Bu sessizlik bizi de yakacak...