Merkez Bankası Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Semih Tümen ve Dr. Uğur Namık Küçük ile Para Politikası Kurulu üyesi Prof Dr. Abdullah Yavaş'ın görevden alınmalarının ardından Dolar/TL kuru 9,18'i aşarak rekor kırdı.

Pazartesi günü yurt içi piyasaların kapalı olduğu saatlerde 9 seviyesini aşan Dolar/TL kuru, haftanın kalan günlerinde sürekli yükseldi.

Türk Lirası, Pazartesi günü Tayland Bahtı ve Güney Kore Wonu ile birlikte düşüş kaydeden gelişen para birimleri arasında yer aldı.

Türk Lirası'ndaki bu değer kaybı, Amerikan Doları'nın güçlenmesiyle yakından ilgili.

Pandemi sırasında ekonomiyi canlandırmak için piyasaya nakit pompalayan gelişmiş ekonomilerin, enflasyon kaygılarıyla para politikalarında değişiklik planlamaları Türk Lirası gibi para birimlerini etkiliyor.

Ancak TL'deki değer kaybının arkasında Türkiye'deki para politikasının da etkisi var.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 23 Eylül'deki toplantısında politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 19'dan yüzde 18'e indirdi.

Karar öncesi 8,64 seviyelerinde olan kur, kararın açıklanmasının ardından 8,80 seviyesine kadar yükseldi.

Icrypex'ten Strateji Geliştirme Müdürü Tuğba Özay, "Küresel çapta artan enflasyon endişeleri tüm ülkeleri parasal sıkılaşmaya mecbur bırakırken enflasyonda yüzde 20'lere yaklaşmış bir ülke olarak böyle bir ortamda faiz indirimine gidilmesi TL'nin negatif ayrışmasına neden oluyor" açıklamasıyla bu durumu özetliyor.

BOL LİKİDE DÖNEMİ SONA ERİYOR

Küresel olarak koronavirüs pandemisiyle başlayan bol likidite döneminin artık sonuna geliniyor.

ABD Merkez Bankası (Fed), Eylül ayında, pandemi sırasında ekonomiyi canlandırmak için piyasaya sundukları teşvikleri artık yavaşlatmaya hazır olduklarını, diğer bir deyişle "tapering" sürecine gireceklerini açıkladı.

Fed, pandemi boyunca aldığı tahvillerle piyasaya her ay 120 milyar dolar nakdin girmesini sağlamıştı.

Böylece piyasaların desteklenmesi, ekonominin canlanması hedeflenmişti.

Ancak bu ABD'nin yükselmeye başlayan bir enflasyonla yüz yüze gelmesine, aynı zamanda Fed'in bilançosunun da kabarmasına yol açtı.

Benzer bir durum Avrupa Merkez Bankası için de geçerli.

Bundan sonra başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde krizlerin önüne geçmek için "tapering" ile ekonominin normale dönmesi amaçlanacak.

Bunun için de piyasaya sağlanan likidite yavaş yavaş geri çekilecek.

Tapering ile merkez bankalarının gevşek para politikasını sıkılaştırmaya başlaması, bir süre sonra da faizlerin artırılması beklenebilir.

Bu da doların daha da güçleneceği anlamına geliyor.

TL, NEGATİF AYRIŞIYOR

Icrypex'ten Strateji Geliştirme Müdürü Tuğba Özay'a göre Dolar/TL'deki yükselişin seyri, TCMB'nin atacağı adımlara göre ya ivme kazanacak ya da yavaşlayacak.

Dolar, bütün para birimlerine karşı güç kazansa da Türk Lirası'ndaki değer kaybı muadillerine göre daha yüksek.

TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, attığı tweetinde Fed'in faizleri değiştirmediği 22 Eylül'deki kararından beri gelişmekte olan para birimlerinde değer kaybının yüzde 2 civarında seyrettiğine, ancak TL'deki değer kaybının yüzde 4'e çıkarak bu rakamın iki katına işaret ettiğine dikkati çekti.

TL, yılın başından beri ise dolara karşı yüzde 20'ye yakın değer kaybetti.

Icrypex'ten Özay, TL'nin diğer gelişmekte olan para birimlerinden negatif ayrışmasının nedeni olarak TCMB'nin para politikasını ve ülke ekonomisindeki kırılganlıkları gösteriyor:

"Yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, net rezervlerin halen ekside olması, faiz indirim beklentilerinin devam etmesi, Türk Lirası'nın değer kaybetmesinin TL kaynaklı nedenleri."

Kaynak: BBC Türkçe