Doğu ve Güneydoğu illerinden baro başkanları, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lara ilişkin ortak açıklama yayınladı.

Açıklamada,” Bütün adli süreçlerde hukuk içinde kalınmalı, adil yargılanma ve savunma hakkına riayet edilmeli, tutuksuz yargılamanın esas olduğu gözetilmeli ve en önemlisi hukuki sürece siyasetin gölgesinin düşmemesine dikkat edilmelidir. Biz bölge baroları olarak Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’nin temel toplumsal sorunlarının çözüm yerinin TBMM olduğunu düşünmekteyiz” denildi.

Gündeme dair siyasal, toplumsal ve hukuksal sorunları tartışmak için Muş’taki ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge Baro Başkanları toplantısında’ bir araya gelen hukukçular, alınan kararlarla ilgili bir açıklama yaptı.

Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Batman Barosu, Bitlis Barosu, Bingöl Barosu, Diyarbakır Barosu, Dersim Barosu, Hakkâri Barosu, Kars-Ardahan Bölge Barosu, Mardin Barosu, Muş Barosu, Siirt Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu ve Van Barosu’nun ortak imzasıyla yayımlanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
 
“Bölge Baroları ve toplum olarak beklentimiz; darbe sürecinden sonra demokratik düzenin güçlendirilmesi, ülkemiz sorunlarının siyasal zeminde çözülmesi, farklılıkların zenginlik olarak görülerek hareket edilmesi ve darbe teşebbüsünün tüm etmenleri bertaraf edildikten sonra bir an önce normalleşme sürecine gidilmesidir.
 
‘KHK’LAR ÖLÇÜYÜ AŞTI, TBMM İŞLEVİNİ ORTADAN KALDIRDI’
 
OHAL ilanını takiben bu doğrultuda çıkarılan KHK’lerle düzenlemeler yapılma yoluna gidilmiştir. Ancak KHK’lerde Anayasamızın 121 ve devamı maddelerinde belirtildiğinin aksine durumun gerektirdiği ölçüyü aşan, temel hak ve özgürlükleri askıya alan, TBMM işlevini ortadan kaldıran ve kalıcı yasal değişiklikler getiren pek çok kısıtlama ve düzenlemelere yer verildiğini görmekteyiz.
 
Bu bağlamda; hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığı halde seçilmiş belediye organlarına toptancı bir anlayışla kayyum atanması, evrensel hukuk normları ve anayasamızdaki amir hükümler göz ardı edilerek savunma hakkına yönelik kısıtlamalar getirilmesi, öğretmen ve memurların sadece sendikal faaliyetleri nedeni ile haklarında hiçbir etkin idari soruşturma açılmadan KHK’ler ile açığa alınmaları ve ihraç edilmeleri, Anayasamızda güvence altına alındığı halde ve darbe ile ilgisi olmamasına rağmen dernek ve vakıf faaliyetlerinin durdurulması, TV ve radyoların kapatılması, bölgede yaygın bir hale getirilen internet-telefon kesintileri gibi örgütlenme, iletişim ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
 
'ADİL YARGILANMA VE SAVUNMA HAKKINA RİAYET EDİLMELİ’
 
Bütün adli süreçlerde hukuk içinde kalınmalı, adil yargılanma ve savunma hakkına riayet edilmeli, tutuksuz yargılamanın esas olduğu gözetilmeli ve en önemlisi hukuki sürece siyasetin gölgesinin düşmemesine dikkat edilmelidir. Biz bölge baroları olarak Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’nin temel toplumsal sorunlarının çözüm yerinin TBMM olduğunu düşünmekteyiz. Bu bağlamda özellikle bölgemizi etkileyen çatışma sürecinin biran önce sonlandırılması noktasında tüm aktörleri inisiyatif almaya ve çaba sarf etmeye davet etmekteyiz. Cinsel istismar özellikle de çocukların cinsel istismarına ilişkin yasal düzenlemeler yapılırken konuya hassasiyetle yaklaşılmalı ve sonuçları enine boyuna düşünülmelidir.
 
Gündemde konu ile ilgili olarak TBMM’de kanun tasarısı tartışması yaşanmaktadır. Ülke koşulları düşünüldüğünde, tartışma konusu taslak doğuracağı sonuçlar bakımından ciddi riskler barındırdığından tasarıdan vazgeçilmelidir.”

(Kaynak: Sputnik)