Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yaşayan Binen ailesinin 2 yaşındaki bronşit hastası oğlu Yunus Emre Binen, DEDAŞ'ın elektrik kesintisi sonrası oksijen verilememesi ve ‘soğuk tetiklemesine bağlı kalp durması’ nedeniyle vefat etti. DEDAŞ Müdürü'nün taziye gitmeden aileyi çaya davet etmesine tepki gösteren aile dava açacağını söyledi. Anne Binen "Benim ciğerim yandı başkalarının ciğeri yanmasın" dedi.

Silvan'ın tarihi Zembilfiroş Burcu'nun hemen yanı başında yeşil boyası ile ana caddeden fark edilen tek katlı müstakil bir evde yaşayan beş nüfuslu Binen ailesinin oğlu Yunus Emre, 11 Aralık'ta hayatını kaybetti. İki odası bir küçük kileri bulunan tek katlı evin salon hariç tüm odaları Silvan'ın ayazı gibi soğuk durumda. Elektrikli soba ve kömür sobasının salonu dahi zor ısıttığı evde Binen ailesinin üç çocuğu yaşıyordu. Ailenin beyanlarına göre 7 Aralık tarihinde borçları olmamasına rağmen DEDAŞ elektrikleri kesti. Borçlarının olmadığını belirten aile yaptıkları müracaatlara rağmen DEDAŞ yetkilileri kesintinin nedenini araştırmadı.

Bronşit olan Yunus Emre binen elektrik ile çalışan oksijen makinesi ile çocuklarına buhar veren aile elektriklerin kesik olması nedeni ile çocuklarına oksijen veremedi. 11 Aralık gecesi 03.00 sularında fenalaşan ve nefes alamayan Yunus Emre'yi anne ve baba battaniyeye sararak mahalledeki fırıncının arabası ile hastaneye götürdü. Yunus Emre'nin hayatını kaybetmesi sonrası konunun ilçede duyulması ile DEDAŞ müdürü ailenin taziyesine dahi gitmezken taziye sırasında elektrikler açıldı.

Yaşadıklarını Gazete Duvar'dan Metin Yoksu'na anlatan anne Meryem Binen "Benim ciğerim yandı başkalarının ciğeri yanmasın" diyerek elektrik kesintisi yüzünden oğlunun öldüğünü ve DEDAŞ'a dava açacağını anlattı.

'OĞLUMU KİM ÖLDÜRDÜ İSE ORTAYA ÇIKSIN'

Yaşadığı acıya dayanamadığını söyleyen anne Binen, "Oğlum iki yaşındaydı. Daha bir hafta önce sağa sola koşturuyor gülüyordu. Sürekli peşimde dolanıyordu. Sürekli onun yolunu gözlüyorum" dedi. Yunus Emre'nin videoları ve fotoğraflarına bakarak özlemeni dindirmeye gayret ettiğini anlatan anne Binen'in gözleri ise günlerdir ağlamaktan şişmiş durumda. Diğer iki çocuğunun ara sıra kardeşlerini annelerine sorduklarını ifade eden anne Binen, "Çocuklarıma ne diyeceğimi bilmiyorum. Onlar da farkındalar yaşananların biliyorum çünkü her gün oynadıkları kardeşleri artık yok. Ve bunun tek suçlusu DEDAŞ'tır.

Zaten maddi durumumuz yok. Evimin halini görüyorsunuz. Buna rağmen kimseye borcumuz yoktu. Elektrik olsa oğluma buhar verebilecek ve daha kötü olmayacaktı. Hepsi elektrik yüzünden oldu. Benim ciğerim yandı başka kimsenin yanmasın. Davacıyım, oğlumu kim öldürdü ise sorumlusu ortaya çıksın. Madem DEDAŞ elektrik kesintisi yok diyor o zaman neden taziyemiz varken gelip elektriği bağladılar. Oğlum ölmeden önce neredeydiler" dedi.

'ACIMI YAŞADIM'

Baba Özcan Binen ise DEDAŞ müdürünün kendisini makamına kahve içmeye çağırmasına tepkisinin sürdüğünü dile getirdi. Binen konuya ilişkin ise "Ben o kadar aciz ve yoksun bir insan mıyım araç göndereyim bir kahvemi için' diyor. Benim acım bana yetiyor" diye konuştu. Evlerinde kesintiye neden olan çalışmanın mahallede sürdüğünü kaydeden baba Binen, "Çıkın sokağa bakın halen elektrik direklerini söküyorlar. Sayaçları direklere takıyorlar. Madem kesinti yok diyorlar bu çalışma neden, neden taziyemiz varken gelip elektriği bağladılar" dedi. Çocuğunun ihmal ve yoksulluk nedeni ile hayatını kaybettiğini vurgulayan baba Binen "Evin durumu zaten göz önünde. Evin halini görüyorsun. Rutubet, her yer damlıyor. Allaha emanet, korku odası gibi bir şey. İnsan mecbur kalmadığı sürece böyle bir yerde yaşamaz.

Benim sana demek istediğim; benim aylık bin TL bile gelirim olmuyor. Olmuyor bazen, ben kendim bile düşünüyorum. ‘Ay başı gelmeden ben bu evin kirasını nasıl yapacağım, acaba ben hangi dostuma ricacı olayım da bu ayı atlatayım’ diye. Asgari ücret alsam her ay bu evde kebaplar pişiririm çocuklarıma. Şimdi benim bir talebim yok. Benim yapacağım tek şey var, hukuki yollardan hakkımı arayacağım. Binlerce insanın mağduriyeti var. Ben, mağduriyetimi kendim yaşadım. Acımı zaten yaşadım. Başka aileler bu acıyı yaşamasın diye hukuki yollardan sonuna kadar, AİHM'ne kadar hukuki yollardan mücadeleme devam edeceğim" diyerek dava açacağını anlattı.

'SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'

Aileye taziye ziyaretinde bulunan Diyarbakır Barosu bir açıklama yaptı. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve İnsan Hakları Merkezi ziyaret sonrası yaptığı açıklamada "Diyarbakır Barosu ihmal ve kusuru bulunan ilgililer hakkında, ihmal suretiyle ölüme sebebiyet verme ve kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçu kapsamında, yargı sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesini talep eder ve sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız" ifadeleri yer aldı.