Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, "Bir işe ille de imam hatipli birinin gelmesi şart değil. Ehliyet ve liyakat sahibi birinin gelmesi şart" dedi. 
 
Dilipak, ehliyet ve liyakatın imandan önce geldiğini kaydetti.

Akit yazarı Dilipak "Ben niye böyle yazıyorum?" başlığıyla yayımlanan yazısında "Şöyle bir ‘yanlış anlaşılma’ söz konusu: ‘Dilipak CHP’yi eleştirmesi gerekirken, daha çok AK Partiyi eleştiriyor’. Mantık şu: Çünkü şimdi kendi kendimizle uğraşmayı bırakıp, karşı tarafa saldırmamız gerek. CHP gelirse bütün kazanımlar kaybedilebilir" ifadesini kullandı.

Dilipak yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:

Birileri sadece para kazanmak, makam sahibi olmak istiyorsa durmasın yürüsün gitsin düşündüğü yolda. Ben sadece İlahi rızaya ulaşmayı umud ediyorum. Herkesin yapıp yapmadıklarının hesabının sorulacağı o günün hesabını düşünüyorum ve iman ediyorum ki, yaratanın bu abdi aciz kulu için de bu dünya hayatı için en doğru olanı onun hükmüdür. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabileceği gibi, şer gibi gelen şeylerde o hayır murat etmiş olabilir.

Birileri CHP gelirse, şöyle olur-böyle olur, insanlar işinden gücünden olur’ diye bir sürü endişe taşıyor. Ben diyorum ki, ‘Hayır da şer de Allah’ın iradesi içindedir’. Biz O’nun rızasını arayalım. O’nun yardımının bize ulaşmasını engelleyen söz ve işlerden uzaklaşalım ve sonucu Allah’a hava edelim. Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler, arif anı seyreyler. Durum bu. O bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle azaltarak ve artırarak imtihan edecektir. Birileri nasıl cennete gidecek. Birileri nasıl cehenneme gidecek. İşte böyle. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var!

Kendilerini unutup, sadece rakiplerinin ayıplarını, açıklarını, zaaflarını kollayanlar yanlış yapıyorlar.. Hele onları eleştirirken, benzer yanlışlar sizde var ve onların aynını ararken kendi ayıbınızı gizlemeye çalışıyorsanız, onlar da sizin ayıbınızı ortaya dökerler.. Bizim önce ‘El emin’ olmamız gerek. Sanırım bu konuda ciddi bir zafiyet söz konusu. Ehliyet ve liyakat konusu da öyle. 

Bakın bir işe, ille de İmam Hatipli birinin gelmesi şart değil. Ehliyet ve liyakat sahibi birinin gelmesi şart. Ehliyet ve liyakat imandan önce gelir. Ha! Bizim İmam-Hatipli o iş için başvuranlar arasında en ehil, en liyakat sahibi olan olsun, en azından eşit konumda olsun, başım-gözüm üzere, değilse herkes yerine. Biz ‘Müslüman’ız, ‘Müslümancı’ değil. Biz ‘İnsan’ız, ‘İnsancı’ değil.

Kavmiyetçilik, hemşehricilik, tarikatçılık, Mezhepçilik, taraftarlık, partizanlık uzak olsun! Bir hayvana zulmeden insan kılıklı mahlûka karşı, zulüm gören Hayvan’ın yanında olmak gerek. O zulmeden mahluk ise belhum adal’dır bir mü’minin gözünde. Biz ‘Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti’yiz zira! Allah yaptıklarımızı da, aklımızdan ya da kalplerimizden geçenleri de biliyor. Din günü her şey ortaya çıkacak.. Onun için ağzımızın tadını kaçıran ölümü sıkça anmamız ve din gününü hatırlamamız gerekiyor.

Bugün tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati o gün önümüze konulduğunda boynum önüme düşmesin, yüzüm kararmasın diye böyle yapıyorum. Birilerinin ‘gül hatırı’ içinde bu düşüncemi değiştirecek değilim. Birileri beni bundan dolayı, yine de eleştirmek istiyorsa, eleştirebilir. Ben bu çizgide, bu anlayış ve bu niyetle ‘kınayanların kınamalarına aldırış etmeden’ yoluma devam edeceğim. Ben dostum. Dostum için yapabileceği en güzel şey de onları Hakk’a çağırmaktır. İnsanları kendimize değil, Allah’a, resulüne, kitaba çağıralım. Selam ve dua ile."