Gazeteci Musa Anter’in katledilmesine dair açılan davada kararını açıklayan mahkeme heyeti, Musa Anter davasının zamanaşımından düşmesine karar verdi.

Kararın ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesinde bir basın açıklaması yapıldı.

Açıklamada ilk olarak İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan söz aldı.

Türkdoğan, hakikatin açığa çıkması ve Apê Musa ve daha nicelerini katillerinin yargı önünde hesap vermesi için verdikleri mücadelede hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti.

‘APE MUSA DEVLET CİNAYETİ SONUCU KATLEDİLDİ’

Verilen yargı kararını beklediklerini ancak son ana kadar kararın değişmesi umuduyla mücadele ettiklerini sözlerine ekleyen Türkdoğan, şöyle devam etti: 

“Esasında bu nedenle hayal kırıklığına uğradığımızı belirtmek isteriz. Geçen hafta mahkeme heyeti açık bir şekilde duruşmayı 21 Eylül’e bırakarak normal adil suçlarda uygulanacak olağanüstü normal adil suçlarda uygulanacak olağanüstü ceza ve dava zamanaşımı süresi olan 30 yılın bittiği tarihten bir sonraki güne duruşma günü verdi. Apê Musa gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonu raporunda bile insanlığa karşı suç kapsamında katledilen bir bilge insanın katledilmesini adil ve alelade bir suç gibi değerlendirerek 30 yıllık zamanaşımı süresini uygulaması uygulanan cezasızlık politikasını gösteriyor. Türkiye Cumhuriyet devleti bugün bir kez daha cezasızlık politikası izledi. Bugün bir kez daha verdiği sözleri tutmadı ve hiçbir zaman da tutmamıştı. Apê Musa bir devlet cinayeti sonucu katledildi. Devlet içindeki kişiler bu cinayeti işledi.”

‘DEMOKRATİK SİYASİ İKTİDAR ŞART’

Türkdoğan, Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu raporunun ekinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Başbakan Necmettin Erbakan’a yazdığı mektubu hatırlatarak, şunları söyledi:

“O mektupta devlet içinde 100-120 kişinin olduğunu, bunların cinayetleri işlediğini, çete oluşturduğunu, devlet adına güç ve yetki kullanarak katliamlar yaptığını yazıyor. Susurluk raporunda her şey yazıyor fakat aradan geçen bu kadar süreye rağmen hala birileri bunlar olmamış gibi davranıyorsa gerçekten yazıklar olsun. Söylenecek başka bir şey yok. Bugün davada Musa Anter’in katledilmesi dosyası zaman aşımından düşürüldü. Ayten Öztürk’ün katledilmesi dosyası zaman aşımından düşürüldü. Ama jitem ana dava diye bilinen son suç tarihi 1996 olan tahammülden insan öldürmek amacıyla suç örgütü oluşturmak ve bu kapsamda işlenen suçlar nedeniyle Jitem davası diye bilinen dava devam edecek. Demokratik bir siyasi iktidar Türkiye’ye gelirse o zaman uluslararası hukuk geçerli olacak. O zaman AİHM’nin kararları geçerli olacak.”

‘BABAM İKİNCİ DEFA ÖLDÜRÜLDÜ’

Musa Anter’in Oğlu Dicle Anter, duruşma tarihinin ayın 21’ine ertelenmesinin bilinçli bir şey olduğunun altını çizerek şu ifadelere yer verdi:

“Ayın 20’sinde babamın öldürülmesinin 30 yılı doldu ve bir gün sonra da mahkeme kararını verecekti. Bugün de duruşma yapıldı. Duruşmanın sonucunun ne olacağını biz evvelden de tahmin etmiştik. Yargı tamamen siyasi olarak işliyor. Bunun daha büyük bir kanıtı olamaz. Yargının esasında bağımsız olması gerektiği demokratik bir ülkede biz bunları yaşayamıyoruz. Demokrasinin, adaletin, hukukun çiğnendiği bir karar alınmıştır. Adalet, hukuk bir darbe almıştır. Babam ikinci defa öldürülmüştür.”

Musa Anter davasının zamanaşımına uğramaması ve gelecekte olan davalara bir ayna olmasını umduklarını belirten Dicle Anter, “Maalesef devam eden davalarda zamanaşımına uğrayacaktır. Sözün bittiği yerdeyiz. Karar sırasında 5 dakika ara verildi. 10 dakika karar okundu. Karar ellerinde hazırdı. Fazla bir şey beklemek iyimserlik olur” dedi.

AYKOL: UNUTTURMAYACAĞIZ

Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol da mahkeme heyetinin bir önceki celsede bu kararı vereceğine dair bir tutum izlediğini bunun da en somut göstergesinin 21 Eylül’e duruşma verilmesi olduğunu belirtti.

Aykol, “Duruşmada önemli olan şuydu. Dicle Anter ve avukatları heyete bir insanlık dersi verdiler. Çıkış yolu gösterdiler. Mahkeme heyeti bir adım atmadı. Güven bulamadı. Aslında yargılamayı insanlığa karşı suç kapsamında devam ettirebilirlerdi. Ama bundan korktular. Bugün en azından kayıtlara geçti. Başta Öztürk Türkdoğan olmak üzere diğer avukatlar zamanaşımı olmaması gerektiğine dair sözleri önemliydi, kayıtlara geçti. Bizim açımızdan dava bitmedi. Musa Anter’in bıraktığı yerden basınımızı büyütüyor, genişletiyoruz. Bu davayı bitirmekle unutturacaklarını sanıyorlar. Biz unutturmayacağız, sonuna kadar bu işin peşini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.

‘KATLETMEYİ VACİP KILDILAR’

Cumartesi İnsanları’ndan ve Toplumsal Bellek Platformu’ndan Hüseyin Ocak da söz aldı. Ocak, Musa Anter’in bu toprakların yetiştirdiği en bilge insan olduğunu söyledi.

Ocak, “Hem Kürdistan’ın hem de Türkiye’nin bir hakikati ve aydınıydı. Bugün bir gerçeğe daha ulaştık ki Türkiye’de barış severler, aydınları, bilge insanlarını katletmeyi vacip kıldılar. Bugün bir hakikate daha ulaştık. Apê Musa’nın katilleri bu planı Ankara’da planlamışlardı. İtirafçılar öyle söylüyordu. Bugün yine bu fermanı Ankara’dan aldılar. Biz bu dava bitti demeden, bitmez. Apê Musa’nın düşünceleri yol göstermeye devam edecek. Bir emirle bu karar verildi. Bugün aklanan tetikçilerdi ama Apê Musa’yı ölüme götüren bir sistemdi. Bu sistem değişmedikçe bu tür olaylar bizim açımızdan çok önemlidir. Tetikçilerin binlerce yıl ceza alması bizim adalet duygumuzu tatmin etmez. Bizi asıl adalete götürecek bu coğrafya da bu katliamların bir daha yaşanmamasıdır” dedi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı