Tunceli Hacı Bektaş-i Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Yurt, “Üniversitede cami ve cemevi projesi bana samimi gelmiyor. Üniversitede kurulacak olan cemevi, hangi ihtiyaca cevap verecek. Yapılacak olan bu cemevinde cenaze hizmetlerine cevap verebilecek mi? Burada insanlar gerçekten ibadet yapabilecek mi? Bu proje bana samimi gelmiyor.” demiş ve iyi de demiş demesine de ama bir atasözü “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır.” der.

Siz cemevi olarak Rektör'den, beraber Cem yapmak için onay isteyeceğinize, Üniversite’de Cami ve Cemevi inşaasını samimiyetsiz bulduğunuzu açıklamadan önce Dersim'de cenaze erkânlarınızı, ibadetinizi kendi inancınıza göre önce yapın, sonra çıkıp sizi asimile etmeye çalışanları eleştirin. Cemevinizin dedelerinden misal Mahmut Dede, El Fatiha ile başlattığı cenazeleri, Kuran'dan yaptığı alıntılarla devam ettirip, El Fatiha ile bitiriyor. Aynı sözleri, sureleri takılmış plak gibi tekrarlayıp duruyor. Siz, cemeviniz ve bir cami imamından farkı olmayan dedeniz ile Dersimlilerin ihtiyaçlarına cevap verebiliyor musunuz, önce onu bir düşünün! Ali Ekber Yurt, siz de Üniversite’de cami ve cemevi yapmak isteyen Rektör Durmuş Boztuğ kadar samimi değilsiniz!

Niye mi? Hatırlayalım beraber.

2011 yılında Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ'un yürüttüğü Alevilik Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne müdür olarak atanan sizdiniz, şimdi ne oldu da Rektörün açıklamalarını samimi bulmuyorsunuz merak ediyorum?

Siz unuttuysanız biz hatırlatalım.

Başkanı bulunduğunuz dönemde cemevinin düzenlediği cemlere devlet erkânını davet ettiniz, Zülfikar ve Alevi önderlerinin fotoğraflarını hediye edip, hatıra fotoğrafları çektirdiniz.

Alevi inancında iftar olmamasına karşın sizin başkanı olduğunuz süre zarfında cemevinde Valilik, Müftülük, Emniyet gibi devleti temsil eden kurumlara ve Fethullah Gülen Cemaati'ne yakın çevrelerin de özel davetli olduğu iftarlar verildi.

O iftarlarda özel davetlileriniz olan Tunceli Müftülüğü'nün hafızları tarafından Kuran-ı Kerim ve mersiyeler okundu.

Siz, Tunceli Müftülüğü’nün düzenlediği Kutlu Doğum Haftası etkinliğine bir Alevi dedesi olarak katılıp, konuşma yaptınız.

Devletin ve Alevi düşmanı Tayyip Erdoğan'ın verdiği iftarlara teşrif ettiniz.

Tunceli Üniversitesi Rektörü Durmuş Boztuğ, Almanya Alevi İslam Birliği Dedeler Kurulu Başkanı ve diğer birkaç Alevi dedesi ile kameralar karşısına geçip, Hacıbektaş’ta Bekir Bozdağ'a yapılan saldırıyı kınadınız.

Türkiye'de Alevilere yönelik insan hakları ihlalleri, baskılar, asimilasyon politikaları, gözaltılar, şiddet ve ölümler devam ederken, bir Alevi dedesi olarak devleti eleştiren açıklamalar yapmak bir yana, devletin sözde “Alevi açılımını” tam gaz desteklemeye devam ettiniz.

Bir arpa boyu yol bile alınmamışken, AKP ve devletin özel kalemiymiş gibi “Alevi açılımına” dair sürekli “pozitif” açıklamalar yaptınız.

Suriye'de Alevi olmaları sebebiyle öldürülen insanlar için bir gün kamera karşısına geçip buna benzer bir açıklama yapmadınız.

Şengal’de öldürülen Ezidiler, Süryaniler ve Hristiyanlar için aynı şekilde bir açıklama yapma gereği duymadınız.

Yani kısacası, Bekir Bozdağ’a gösterdiğiniz hassasiyeti ne Alevilere ne de diğer mazlum halklara gösterdiniz.

Basına yansıdığı kadarı ile dernek yöneticilerine “Ben aday olmak istemiyorum ancak Vali bey benim aday olmamı istedi. Eğer ben aday olmazsam burayı başkaları ele geçirir. Bundan dolayı başkanlığa adayım ” diyen yine siz değil miydiniz?

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Vali’yi uğurlarken de yaşlı bir dedenin eline gül yaprakları verip Vali’nin ayaklarına gül döktürdünüz. Cemlerimizi, cemevlerimizi panayıra çevirdiniz ve yaşlılarımızı da buna alet ettiniz.

Devlet kurumlarına bağlılığınız ve verdiğiniz hizmetler sayesinde Tunceli Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne atandınız.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) işbirliğiyle 100 Alevi dedesinin Umre'ye götürülmesinden ötürü “mutluluk” duyduğunuzu söyleyen yine sizdiniz.

Sizi tüm bu yaptıklarınızdan dolayı samimi bulmuyorum.

Muhtemelen artık Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nde olmadığınızdan ve bazı çıkar ilişkilerinizin bitmesi hasebiyle şu an Durmuş Boztuğ’u ve Tunceli Üniversitesi’ni eleştirme cesaretini gösteriyorsunuz.

Ve size bir şey daha itiraf edeyim, sizin kadar gelip o cemevinde el Fatiha sureleri eşliğinde cenazelerini kaldıranları da samimi bulmuyorum.

Dersim’de çocukları sünnet olduğunda mevlit verenleri ve o mevlite gidenleri de…

Konu Dersim’in doğası, dili, kültürü ve Munzur olunca mangalda kül bırakmayıp, iş icraata gelince sesini çıkarmayanları, elini ateşin altına koymayanları da samimi bulmuyorum.

Alevilerin kendi inanç merkezleri sular altında kalırken, HES şirketlerinin iş makinalarının önünde etten duvar örmeyip, ezici çoğunluk olanları korumak için yeryüzü sofralarına etten duvar olanları, sivil cuma namazlarına gidenleri de samimi bulmuyorum.

Rojava ve Kobane’yle dayanışma göstermek insanlık görevidir lakin konu Suriye’de öldürülen Aleviler olunca başını kuma gömen, bir basın açıklaması dahi yapmayan ya da “yaptık” demek için birkaç temsili açıklama yapan, Dersim’de “Kerbela'dan Dersim'e, Dersim’den Lazkiye'ye Alevi katliamlarına son” sloganı ile sokağa inen Dersimli’lere destek vermeyip hatta onlara engel olmaya çalışan, anti propaganda yapanları, Rojava ve Kobane’ye destek vermek amacı ile sınırlara gidip sosyal medyada fotoğraflar paylaşanları da samimi bulmuyorum. Hele ki bunların içinde Alevi ve Dersimli olanlar var ise.

Kısa bir süre önce ise basında Dersim’deki Alevi dedelerinin IŞİD’i protesto ettiği haberi yayınlandı. Bu, kuşkusuz anlamlı bir basın açıklaması ve protesto idi ancak acı gerçek şudur ki, Lazkiye için hiçbir refleks göstermeyen Dersimli dedeler, bu basın açıklamasını ellerine bir basın açıklaması tutuşturanlar sayesinde gerçekleştiriyorlardı.

Peki, sormak gerek masa başlarında dedelerin okumaları için basın açıklaması yazanlar, neden aynı hassasiyeti Lazkiye için göstermediler?

Yani demem o ki suç, ellerine basın açıklaması tutuşturulan Alevi dedelerinde değil. Suç, dün Rektör ile kol kola poz veren, bugün onu eleştiren Ali Ekber Yurt’ta, Umre’ye giden Hozatlı Ahmet Dede’de ya da Cemevinde El Fatiha suresi okuyan Mahmut Dede’de değil. Suç, sizde değil, size meyil, minnet ve ikrar verende…