Sayın Kemal Kılıçdaroğlu belki bu yazıyı asla okuyamayacak ama enerjinin önemli bir iletişim kanalı olduğuna inandığımdan, ortak zihnin bunu ona ulaştıracağını biliyorum ve soruyorum: Yolun sonu adalet mi?

Yolun sonunda, bu güne kadar adil yaşayıp karşılığını bulamayan ve üstüne ölüm ve hapis yaşayanlara adil davranılırsa adalet neden gelmesin?

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, kendinize "Gandi" dediniz, birilerine dedirttiniz veya size Gandi dediler. Peki, Gandi olabildiniz mi? Çoğunluğa göre olamadınız. Çünkü siz Dersimli, pardon Tuncelili Kemal'siniz. Gandi olsanız bu güne kadar çoktan "herkes için adalet" derdiniz. Çünkü Gandi "herkes için adalet" dediği için Gandi oldu veya tam tersi. Dersimli olsaydınız belki Gandhi olabilirdiniz. Maalesef Tunceli dediğiniz yerin Kemal'i çok olur ama bir Gandhi'si olmaz, olamaz yani. Bu işin doğasına aykırı. Gandhi'ler Dersim'den çıkar. Yaradanın işi bu, fazla kurcalamamak lazım.

Mahatma Gandhi, 1930'un 12 Martından 6 Nisanına kadar 400 kilometrelik yolu yürürken tek bir amacı vardı: Adalet.

Adalet, Hindistan halkından alınan yüksek vergilerin kaldırılması ve Hindistan'ın bağımsızlığı ile gelecekti. Sömürgeci İngiliz Hükümeti'ne karşı silahlanmak doğru taktik değildi. Bu nedenle aktif ama şiddete başvurulmayan bir direniş biçimi seçildi. Mesele tuz değildi hani. "Madem sömürge hükümeti halka tuzu pahalıya veriyor, üstüne de yüksek vergiler alıyor, o halde kendi tuzumuzu kendimiz üretiriz" dendi ve 'tek başına' çıktığı yolda peşine on binleri alarak "yallaaa Dandi'ye" dedi. "Tuz" sembolikti. Ve sembolü yaratan kazandı. Pardon, sizin sembolünüz neydi? Şapka mı? Şapkadan çıkan mı?

Bu yürüyüş sizin için bir kırılma noktası. Bu güne kadar yaptığınız en radikal protesto olarak tarihe geçecek ama ucundan bir şey çıkmazsa tarihin bilmem hangi köşesinde ultra başarısız bir lider olarak anılacaksınız. Belki de göreviniz bitince sonra size "Nöbetçi Başkan" falan diyecekler.

Sayın Kılıçdaroğlu, topluluğu arkanıza almanız büyük başarı. Bu, toplumu arkanıza alabilme şansını da sağlar. Bence bu eylem, "Sivil Cuma Namazları"ndan sonra AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiş en önemli sivil pasif direniş örneklerinden. Anlaştık. Tarihe geçecek. Fakat tarihe nasıl geçeceğini birkaç gün içinde hepimiz görmüş olacağız.

Toplumun böylesi direniş pratiklerine ihtiyacı var. Bunu iyi tahlil ettiniz. Pratiğiniz toplumun aklına yatıyor. Akıl neyin aklı olacak, akıl? Bu çok önemli. Devlet aklı mı, ortak toplumsal akıl mı?