Dersim'de iktidar desteğiyle dernek ve vakıf adı altında örgütlenen cemaatlerin faaliyetlerine dikkati çeken DAM yöneticisi Selman Yeşilgöz, “Bir kimliği yok etmeye çalışıyorlar. Yeni bir Alevilik yaratma çabası içindeler” dedi.  

Dersim’de yıllardır asimile edilmeye çalışılan Aleviler, şimdi iktidar desteğiyle dernek, vakıf, yardım kuruluş, kitap evi şeklinde örgütlenen cemaatler, Kızılbaş Aleviliğin altını oyuyor. Munzur Eğitim ve Kültüre Hizmet Derneği (Süleymancıların), Ehlibeyt Sevenler Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (Menzil tarikatı), Ensar Vakfı Tunceli Şubesi, Birlik Vakfı Tunceli Şubesi, İlim Yayma Cemiyeti Tunceli Şubesi, Tügva Tunceli Temsilciliği ve Milli Beka Hareketi Derneği gibi birçok cemaat yapılaması, kenti bir ağ gibi sarmaya çalışıyor. Üniversite, kaymakamlık, valilik gibi kurumların yanı sıra bizzat hükümetten maddi ve manevi destek alan bu cemaatler, Fethullah Gülen’den boşalan yerleri doldurmaya çalışıyor. Söz konusu dinci cemaatlere bağlı kuruluşlar, özel okul, dershane ve maddi yardım faaliyetleri üzerinden çalışma yürütüyor. 

Atatürk Mahallesi’nde bu cemaatlere paralel ticari işletmeler açıldığı belirtilirken, kentte etkinliklerini artıran bu yapılar, ‘yardım kolileri’ dağıtıyor ve üniversite öğrencilerine ücretsiz eğitimler veriyor. Bütün bu faaliyetleri Alevi inancına yönelik bir saldırı olarak nitelendiren sivil toplun örgütleri ve siyasi parti temsilcileri, kentte yaygınlaşan taciz, tecavüz, madde bağımlılığı gibi kriminal suçların bu yapılarla bağlantılı buluyor. Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) yöneticisi Selman Yeşilgöz, kentteki cemaat örgütlenmeleri ve amaçlarını değerlendirdi. 

‘BİLİNENİ GÖRÜNÜR KILDIK’

Ayşe Sürme'nin Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, kentteki derneklerin, Munzur Üniversitesi’nde yoğun bir şekilde faaliyet yürüttüklerine dair iddialar olduğunu belirten Yeşilgöz, DAM olarak kentte bilinenleri ve örgütlenme boyutunu ortaya çıkardıklarını söyledi. Yeşilgöz, bu tarikatları bilinir hale getirmek için çalışma yaptıklarını ifade ederek, “Yaptığımız bu çalışmaların sonucunda kamuoyunun bildiğinden de fazla kente ciddi bir yönelimin olduğunu gördük. Milli Beka Hareketi Derneği, daha çok milliyetçi söylemler üzerinden çalışmalar yürütüyor. Diğer vakıflarsa uzun yıllardır faaliyette olan ve bugünde kentimizde çalışmalar yürüten vakıflardır” dedi.

‘DERSİM HEDEF ALINIYOR’

Bu vakıf, dernek ve cemaat örgütlerinin neden Dersim’i hedef aldığı sorusunu aydınlatan Yeşilgöz, “Kentin genel nüfusu 140 bin, 35 bini kent merkezinde yaşıyor. Bunca İslami cemaat ve vakıflarının sevdasının ne olduğunu ele almak gerekiyor. Alevi inancının, ocak merkezinin etkili olduğu Dersim’e yönelimin, devlet politikasının bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Tek din, tek dil, tek inanç ve tekleşme üzerinden sürdürülen bir politika bugüne kadar sürdürüldü. 1980 sonrası darbecilerin eliyle oldu. Bir politikanın bu bölgede uygulanması için darbe döneminden sonra Tunceli Valisi olarak Kenan Güven eliyle yüzlerce öğrencinin Türkiye’nin batı illerine, metropollere götürüldüklerini biliyoruz. Bununla birlikte Fethullah Gülen’de aynı taktiklerle kentte dernek, vakıf, dershaneler açtı. Tam da 'FETÖ’nün bıraktığı yerden aynı yöntem ve tarz kullanılarak farklı isimler üzerinden bu politikalar yürütülüyor” diye belirtti. 

‘ÜNİVERSİTEDE ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜYOR’

Ensar Vakfı, Birlik Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti’nin faaliyetlerine dikkati çeken Yeşilgöz, “Ensar Vakfının, kuran kurslarında taciz olaylarıyla kamuoyunda yer aldığını biliyoruz. Bu taciz olaylarının aynısı daha önce Munzur Üniversitesinde de öğretim görevlisi olan Ahmet Zülfü Türkoğlu, birkaç yıl önce öğrencilerine yönelik uygunsuz videoları nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Aynı zamanda bu kişi Birlik Vakfı Tunceli Şubesinin kurucularındandır. Ahmet Zülfü Türkoğlu’nun bıraktığı yerden Bülent Kar, Birlik Vakfının başına geliyor. Ensar Vakfının Tunceli Şubesi Başkanı Hikmet Esen de Munzur Üniversitesine profesör olarak geliyor. Munzur Üniversitesi Rektörü Ubeyde İpek, kente geldiğinde Alibey Akdemisi ve enstitü kurulması yönünde çaba sarf etti. Katıldığı bir toplantıda neden böyle bir şeye ihtiyaç duyulduğu sorulunca, ‘Tunceli’de var olan boşluğu biz doldurmazsak çeşitli örgütler, siyasetler dolduracaktır’ demişti. Boşluk sözünü cemaat ve tarikatların örgütlenmesi yönündeki faaliyetleri ana noktasıdır. TÜGAV Tunceli Temsilciliği ve İlim Yayma Cemiyeti Tunceli Şubesi başkanları diyanet kökenlidir. Direk diyanet üzerinden bilhassa kentteki müftülük üzerinden çalışmalarını sürdürüyorlar” diye konuştu. 

‘ARKALARINDA İKTİDAR İMKANI VAR’
 
Bu dernek, vakıf ve cemaatlerin kamu kurumlarında ve üniversitelerde örgütlendiğini ve arkalarında ciddi bir iktidar imkanı ve desteği olduğunu vurgulayan Yeşilgöz, Ehlibeyt Sevenler Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği’nin Semerkant Menzil tarikatının paralelinde kuruluş olduğunu kaydetti. Yeşilgöz, şöyle devam etti: “Semerkant, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nda örgütlü olduğu söyleniyor. Sağlık Bakanlığındaki örgütlenme Menzil Tarikatı ile sürdürülmektedir. Yine Atatürk Mahallesi'nde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Girişinde yayınevi, alt katında da eğitim salonu mevcuttur. Munzur Eğitim ve Kültüre Hizmet Derneği, örgütlenme ağını çözemedik ve ulaşamadıklarımız içindedir. Kurulu yer olarak Atatürk Mahallesi gösterilmektedir. Fiili çalışma yeri de Cumhuriyet Mahallesi Kanoğlu mevkiindedir. İnternette başkanlarının ismi ve mail adresleri dışında bir şey yok. Tespitlerimiz doğrultusunda ilk kuruluş dönemlerinde bildirdikleri adreslerinden taşındıkları halde sosyal medya hesaplarına yeni adreslerini koymamışlar.” 

KAFE VE İŞ YERLERİ

Atatürk Mahallesi'nde kafe ve işyerlerinin yoğun bir şekilde el değiştirdiğine yönelik iddialara dikkati çemen Yeşilgöz, bu mekanların hedefinin kültürel dejenerasyon olduğunu söyledi. Yeşilgöz, şunları dile getirdi: “Sıradan bir kafenin el değiştirmesi değildir. Halkımızın çok dikkatli ve duyarlı olması gerekiyor. Bu yüzden kentte yerel esnaf ayakta durmalı, insanlarımızın tanıdığı esnafa sahip çıkması gerekiyor. Bu politika bir taraftan ticari ve iktisadi yönüyle sürdürülüyor. Bir kentin çökertme yollarından biri de oranın ekonomisini ele geçirmektir. Düşünün bir sektör bütünüyle Dersim dışındakilerinin elindedir. Bunun sonuçlarını düşünmek gerekiyor.”
 
‘BİR KİMLİK YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Çeşitli maddi imkânlar yoluyla yereldeki insanlara yönelikte çalışmalar sürdürüldüğünü sözlerine ekleyen Yeşilgöz, dönemsel olarak Tunceli Cemevi ile ortak çalışmalar da yürütüldüğünü kaydetti. Vakıf ve cemaatlerin, yardım kolileri dağıtarak evlere girdiklerini hatırlatan Yeşilgöz, şunları ifade etti: “Tunceli eski Valisi Tuncay Sonel’in elektrik direkleri arasına bayrak motiflerini yerleştirdiğinde ‘Biz bugünkü kuşağı değil,  gelecek kuşağı hedeflemekteyiz. Bu kentte gözünü açan her çocuk bu sembolleri görerek, yaşayarak büyüsün ve yetişsin’ sözlerini hatırlattı. Munzur Üniversitesi öğrencileri ağırlıklı olarak Kürt illerinden gelen, yerel halkın öğrencilerdir. Bir kimliği yok etmeye çalışıyorlar ve yeni bir Alevilik yaratma çabası içindeler. Bu politikalar Amed’de, Batman’da başka şekilde uygulanır. Her bölgede ayrı şekilde uygulanıyor. Gelecekte daha vahim sonuçlara neden olmayacak anlamına gelmiyor.”
 
‘BİRLİKTE ÜSTESİNDEN GELEBİLİRİZ’

Metropol ve Avrupa’daki tüm Dersimlilere çağrıda bulunan Yeşilgöz, sözlerini şöyle tamamladı: “Hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Burayı boş bırakmamak onların bu boşluğu kullanmasına izin ve imkan vermemeliyiz. Tek bir kurum, parti veya sendikanın yapacağı bir mesele değildir. Dersim’de bir birliktelik sağlamalıyız. Dersim adına hareket eden tüm kurumlarımızın buna karşı ortak bir mücadele sergilemeleri gerekiyor. Birlikte mücadele etmekle bunun üstesinden gelebiliriz.”