İnsanoğlu var olduğundan beri gerçekleri yalanlardan ayırmak için gözlerine ve kulaklarına güveniyordu. Ancak buraya kadarmış. Derin öğrenme teknolojisi ile artık duyu organlarımız gerçeğin ne olduğunu anlamak konusunda bütünüyle işlevsizleşiyor.

Derin öğrenme, makine öğreniminin, popüler adıyla yapay zekânın bir çalışma alanı. Bilim adamları uzun yıllardır makinelerin (bilgisayarlar) kendi kendine öğrenme yeteneklerini ve kapasitelerini geliştirmek üzerine çalışıyordu. Son yıllarda insan beyninden esinlenerek geliştirilen yapay sinir ağları, yani biyolojik sinir ağlarını taklit eden bilgisayar programlarındaki büyük ilerleme ile birlikte bir atılım gerçekleşti. Yapay sinir ağları tıpkı insan gibi deneyerek yanılarak öğreniyorlar ve bir kez öğrendiğinde, hiç görmediği bir nesne ya da kavramla karşılaştığında öğrendiği bilgileri kullanarak, genellemeler yaparak, karar verebiliyorlar.

Bir bebeğin ilk kez karşılaştığı çıngırakla girdiği etkileşimi düşünelim. Bebek önce çıngırağı yemeye çalışır, sonra yere vurur, sonra kırmaya çalışır, sonra kafasına vurur, sonra sallar. Her seferinde bebek, çıngırağın ne olduğunu ve ne olmadığını öğrenir. Daha sonra çıngırağa benzer başka bir oyuncakla karşılaştığında bir genelleme yaparak onun da bir oyuncak olduğunu anlayabilir. İşte yapay sinir ağları ya da derin öğrenme teknolojisi de bu süreci izleyerek karşılaştığı karmaşık problemleri bile başarı ile çözebilme kapasitesine ulaşıyor.

Derin öğrenme, birçok farklı alanda kullanılıyor. Örneğin Instagram yapılan uygunsuz paylaşımları tespit etmek için; Stanford Üniversitesi ölümcül hastaların ne zaman öleceğini (her biri için yaklaşık 2 milyon tıbbi kaydı tarayarak) belirlemek için; MIT birlikte çalan 20 enstrümanı tanıyarak tek bir tıkla her birini birbirinden izole bir şekilde dinlenebilir kılmak için yapay sinir ağlarını kullanıyor. İyi mühendislerin elinde bu teknolojinin dünyadaki birçok sorunu çözmek için faydalı olacağı düşünülüyor. Peki ya kötülerin elinde bu teknoloji nelere sebep olabilir? İşte derin öğrenmenin gerçeklik ve duyu organlarımızla ilişkisi burada başlıyor.

İnsan tarafından yaratılan ilk yapay yaşam formunun bir bilgisayar virüsü olduğunu biliyorsanız, her türlü teknolojinin kötüye kullanımının mümkün olduğunu anlayabilirsiniz. Derin öğrenme teknolojisi de önce ünlü insanların yüzlerinin çeşitli porno filmlerine monte edilmesiyle başladı. Bu basit bir montaj değil, sadece bu işin uzmanlarının ayırt edebileceği türde bir sahtelik. Üstelik bu sahtelik açık kaynaklı bir makine öğrenim aracının kullanılmasıyla ‘kolayca’ yapılabildi. Birçok ünlü kişinin yüzleri porno filmlere bu şekilde aktarıldı. Önceleri bir skandal olarak görünen bu durum, kısa sürede sıradanlaştı.

Holywood bu teknolojiyi çeşitli oyuncuları yaşlandırmak ya da gençleştirmek için, hatta başka oyuncuları daha ünlü oyunculara benzetebilmek için kullanmaya başladı. Örneğin bir film stüdyosu Iron Man'ı oynamak için Robert Downey, Jr.’a 50 milyon dolar vermek yerine, anonim bir oyuncuyu ona benzeterek kullanmak için görece düşük bir lisans ücreti sunacak. Üstelik böylece çok daha genç bir Robert Downey, Jr.’a sahip olacaklar ve seyirci farkı anlamayacak.

Görüntü tamam da sesi nasıl taklit edecekler derseniz, derin öğrenme teknolojileri o işin de üstesinden geliyor. Örneğin Talk Obama To Me adlı videoyu seyrederseniz, konuşan kişinin Obama olmadığını anlamanız için tam 40 saniye geçmesi gerekiyor. Çünkü 40 saniye sonra gerçekten konuşan kişiyi görüyorsunuz.

İşin dehşet verici tarafı bu teknolojinin kullanımının da tıpkı diğerleri gibi hızla kolaylaşması ve yaygınlaşması. Çok yakında gerçekliği tamamen değiştirecek, örneğin herhangi birini başka biri gibi gösterecek yazılımların bir Instagram filtresi kadar kolayca uygulanabildiğini göreceğiz. Tek bir dokunuşla alternatif gerçeklikler yaratılacak ve biz izlediğimiz videonun gerçek olup olmadığı konusunda bütünüyle kuşku içinde kalacağız. Bu bir cinayetin videosu mu yoksa sahte mi? Eşimi bir başkasıyla sevişirken mi izliyorum yoksa bu bir arkadaşımın oynadığı sevimsiz bir oyun mu? Bu güvenlik kamerasında çekilen kişi aslında o kişi miydi? Sebepsiz terk ettiğim eski sevgilim benden intikamını almak için içinde benim olduğum bir pornoyu internete yükler mi? Ya da bundan sonra video görüntüler mahkemede delil olarak kullanılabilir mi? Ünlü bir politikacı ya da kamu görevlisini ifşa eden bir videoya ne kadar güvenilebilir? Ya da gerçek bir videonun gerçek olduğunu nasıl ispatlayabileceğiz?

Alternatif gerçeklikler kolaylıkla üretildiğinde artık bir gerçekten bahsedemeyeceğimiz ortada. Gözlerimiz ve kulaklarımıza güvenemediğimizde kime inanacağımızı da bilemeyeceğiz. Bu teknolojilerin, ne için kullanıldığını, ne ölçüde algı ve rıza ürettiğini asla tahmin edemeyeceğiz.

Gerçeklik sonrası dönemi bitti, şimdi derin sahte dönemi başlıyor.