Yetişkinlerin psikolojisini olumsuz etkileyen bir doğal afet olan deprem, çocuklara da başa çıkılması oldukça zor korkutucu anlar yaşatmaktadır. Deprem anında yaşadıklarından dolayı büyük korku hisseden çocuklar için depremin ardından yaşamlarında meydana gelecek değişiklikler, belirsizlikler ve problemler de büyük korku hissine neden olur.

Yaşam düzenleri ve rutinleri bozulan ve yaşamlarındaki fiziksel koşullar değişen çocukların karşı karşıya kaldıkları birçok yeni ve bilinmeyen zorluklarda psikolojilerine olumsuz etki etmektedir. Yaşamını sürdürdüğü ev yıkılmış olabilir veya ağır hasar aldığından tamiri gerekebilir. Yine eğitim hayatına bir süre ara verebilir, kendi ailesinden, arkadaşlarından, komşularından, akrabalarından ya da diğer tanıdıklarından kaybettikleri olabilir.

Çocukların yaşamlarındaki bu ani değişiklikleri tanımlayarak anlamlandırmaları, bu zorluklarla baş edecek gücü ve tecrübeyi kendilerinde bulmaları imkansızdır. Deprem gibi bir doğal afetin ardından çocukların psikolojisi olumsuz etkilendiği için ciddi psikolojik bozukluklar ve davranışlarında değişmeler görülebilir.  

İzmir Psikiyatrist

Çocuğun Deprem Bilgisi Yoksa Neler Olabilir?

Deprem öncesinde çocuk depremle ilgili yeterli bilgiye sahip değilse ve hangi durumda ne yapması gerektiği hakkında bilgisi yoksa, depremin psikolojisinde yarattığı olumsuz etkinin izleri kalıcı hale gelmektedir.

Çocuğun güven gereksinimleri aniden zarar gördüğü için yaşadıklarını açıklayabilmesi ve yaşadıklarıyla baş edebilmesi neredeyse imkansızdır. Çocuğun deprem anında ve depremden sonra yaşadığı travmanın etkilerini ve boyutlarını ailesi tarafından sergilenen yaklaşım ve tepki, yaşam görüşünün temeli olan kültür, cinsiyeti, yaşı, daha önceden yaşamış olduğu travmalar ve depremde kaybettiği tanıdıkları etkilemektedir.

Anne ve babaları başta olmak üzere çocukların yakını olan yetişkinlerin depreme karşı vermiş olduğu tepkiler, çocukların başlarına gelen bu felaketi nasıl anlamlandıracağı ve bu olayla nasıl başa çıkacakları ile ilgili en önemli kriteri oluşturmaktadır. Çocuklar günlük yaşamlarında anne ve babaları ile yakınları tarafından verilen tepkileri takip etmekte, içinde bulundukları duruma ve felakete dair ipuçları yakalamaya çalışmaktadır. Mesela çocuk bir alışveriş merkezinde iken isteklerini elde etmek için ağlayabilir. Çocuk böyle davranarak anne ve babasının rezil olmamak veya ağlamasına dayanamayarak isteğini yerine getirdiğini görürse, anne ve babasının yaşadığı endişeyi daha iyi algılayarak sonraki süreçte olumsuz davranışlarını daha da artırarak isteğini ailesine yaptırmayı öğrenmektedir.

Özellikle deprem gibi kriz anlarından sonra çocuklar, bu konuyla ilgili daha duyarlı hale gelmektedir. Anne ve babasını sürekli takip eden çocuk, ebeveynleri tarafından verilen tepkiden, ses tonundan ve yüz ifadesinden yaşanan felaketin büyüklüğüne ve korkutucu olup olmadığına dair ip uçları elde ederek davranışlarını bu ip uçlarına göre şekillendirir. Ebeveynlerinin panik halinde olduğunu gören çocuklar, yetişkinlerden daha fazla panik yaşamaya başlar. Ebeveyni karamsar ve çökkün bir ruh hali içerisindeyse, yaşanan felaket ve olumsuzluklar çocuğun psikolojisini daha fazla etkiler.  

Okul çağına gelmeyen küçük çocuklar ise yaşanan felaketi ve yaşananları anlamakta ve yaşananlar karşısında hissettiklerini ifade etmekte büyük güçlük yaşarlar. Hissettiklerini etraflarındakiyle konuşarak paylaşamadıklarından dolayı da yaşananlardan en fazla okul çağına gelmeyen küçük çocuklar etkilenir. Okul çağına gelmemiş çocuklar, yaşanan her türlü olumsuzluktan kendilerini sorumlu tuttukları için depremin kendileri yüzünden olduklarını düşünürler.

Örneğin depremin yaptıkları yaramazlık yüzünden, anne ve babalarını üzdüklerinden dolayı olduğunu düşünebilirler. Bu düşünce doğrultusunda depremin doğal bir afet olduğunu ve nedenlerini idrak edebilirler. Ayrıca yaş ve gelişim düzeylerinden dolayı yaşanan bu felaketin kendilerinin, ailelerinin veya toplumun kötü bir davranışı nedeniyle bir ceza olarak yaşandığını düşünebilirler. Yine depremin ardından bundan sonrası ile ilgili ne olacağı ve nasıl davranacağı ile ilgili sorgulamalar ve endişelerde görülebilir.

Ergen çocukların gösterdiği tepkiler ise yetişkinlerin gösterdikleri tepkilere çok fazla benzemektedir. Ergen çocuklarda yaşanan felakete ve sonuçlarına dair büyük bir kızgınlığa ve öfkeye çok sık rastlanır. Ayrıca ergen çocuklar yaşadıkları korkuyu belli etmekten büyük utanç duyduklarından genellikle gizlemeye çalışırlar.  

Depremde Ebeveynini, Yakınını Kaybeden Çocuk Nasıl Davranır?

Deprem nedeniyle ebeveynlerinden, aile fertlerinden veya yakın akrabalarından birini kaybeden çocukların bu duruma karşı verdiği tepki ve davranışlar yetişkinlerden çok farklıdır. Burada çocuğun yaşının büyük önem taşımaktadır. Özellikle 4 yaş altındaki çocukların ölümü idrak etmesi imkansızdır. Bundan dolayı çok küçük yaştaki çocuklar, ölüm olayı hiç yaşanmamış ve bu olaydan hiç etkilenmemiş gibi davranışlar sergileyebilirler.

Okul çağına gelmeyen çocuklar, ölüm olayını geçici bir durum olarak algılarlar. Ölen kişinin yakın zaman içerisinde geri geleceğine inanırlar. Bu inanç nedeniyle de ölüm olayı, okul çağı öncesi çocuklarında kaybetme veya terk edilme hisleriyle ön plana çıkmaktadır. Hatta ölen yetişkine karşı kendilerini terk ettiği için büyük kızgınlık hissederler.

 Diğer taraftan da o hiç hayatlarında olmamış, yaşamlarında önemli birisi değilmiş ve onun yokluğundan hiç etkilenmemiş gibi davranışlar sergileseler de aslında kendilerini bırakıp gitmiş olmalarından dolayı ölen kişiye karşı duydukları büyük kızgınlık hissinin yanı sıra mutsuzluk hissiyle de baş etmek için büyük çaba harcarlar. Bu çaba ise bazı çocuklarda hırçınlık, huysuzluk ve aksi davranışlara neden olurken, bazı çocuklarda ise sessizleşme, içe kapanma, uyku problemleri, altına kaçırma ve yemek düzeninin bozulması gibi davranışlara neden olmaktadır. Okul çağına gelmiş çocuklar da ise ölüm olayını algılama yetişkinlerinkine daha yakın olsa da kendilerinin ve yakınlarının ölebileceğine bir türlü inanmak istemezler.

Yakınlarından birini kaybeden çocuklarda ise yas süreci beş aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar ise korku, şok, öfke, keder ve suçluluk hissidir. Bu aşamalar yaşandığı esnada çocuklarda görülen davranışlar, çocuktan çocuğa farklılık gösterebilmektedir. Çocuklar, depremde ebeveynlerinden veya kardeşlerinden birini kaybettiği zaman ilk olarak çok büyük bir şok yaşamakta ve ölüm olayına inanmak istemedikleri içinde bu olay hiç yaşanmamış gibi davranışlar sergileyebilmektedirler.

Aile üyelerinin ve akrabalarının ilk verdikleri tepkilerde çocuklardan pek farklı değildir. Onlarda yaşanan kaybın şokunun içerisinde olduklarından ve bu şoku üzerlerinden atamadıklarından çocuğu istemeyerek ihmal edebilirler. Ayrıca çocuğu kalabalıktan, ortamdan ve konuşmalardan uzak tutarak onları korumaya çalışsalar da bu tarz yaklaşımlar olayı daha karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramaz.  

Çocuk Geleceğine Yönelik Kaygıya Kapılır Mı?

Depremde ebeveynlerinden birini kaybeden çocuk, kendisinin bundan sonra ne olacağı ve yaşamını nasıl sürdüreceği ile ilgili büyük bir korku ve kaygı hissine kapılabilir. Yaşamında sevdiği diğer insanları da kaybedebileceği düşüncesi, bu olumsuz duyguların daha da yoğunlaşmasına neden olur. Çocuk, bu tür olumsuz düşüncelerle baş etmek için yakınlarına karşı bağımlı hale gelebilir. Bu bağımlılık hissinden kaynaklı yakınlarına kendilerini sevip sevmedikleri veya ne kadar sevdikleri ile ilgili soruları çok sık yönelttikleri gibi tek başlarına uyuyamazlar ve yanlarında sürekli bir yetişkin olmasını isterler.

Depremde ölen yakınının çocuğun yaşamındaki önemi büyük olduğundan ve çocuk onun yanındayken kendisini güvende hissettiğinden ölen kişiye karşı duyduğu güven duygusu kaybolduğu için çocuk, ölen kişiye karşı öfke ve kızgınlık hissine kapılmaktadır. Bu öfke ve kızgınlık hissini ise çevresine gergin, hırçın ve sinirli davranışlarla yansıtabileceği gibi gece kabusları da bu duruma eşlik edebilir. Yine çocuğun bu öfkesini ve tepkilerini ailenin sağ kalanlarına yöneltmesi ise kaçınılmazdır. Ayrıca daha önceden yapmış olduğu bir kabahatten dolayı depremin olduğu düşüncesine kapılarak depremin sorumluluğunu tek başına üstlenebilir ve suçluluk hissine kapılabilir.  

Depremin ardından çocuklarda çok sık görülen davranışlar olsa da bazı çocuklarda bu davranışlar görülmeyebilir. Bu nedenle de yaşadıkları sıkıntıların farkına yetişkinler tarafından varılmayabilir. Bazı çocuklarda da bu sıkıntılardan kaynaklı hırçın ve gergin davranışlar haftalar veya aylar boyunca sürebilir. Depremin ardından çocuklarda sık görülen davranışlar ise şöyledir;

·      Çok çabuk, sık ve kolay sinirlenirler, kendilerini huzursuz hissederler ve ağlama krizlerine girebilirler.

·      Depremin yeniden olacağı endişesine kapılarak deprem esnasında yaşadıklarını tekrar yaşayabilirler. Örneğin yattığı yatağın ya da oturduğun koltuğun sallanması, uyurken gürültü gibi aşırı korku hissedebilirler. ,

·      Saldırgan davranışlarda bulunabilirler.

·      Aşırı hareketli olabilirler.

·      Daha önceden hiç yapmadığı davranışları yapabilir ve yaklaşımlar sergileyebilirler. Mesela daha önceden hiç kavga etmemiş bir çocuk kavga edebilir, yağmurdan korkmayan bir çocuk yağmur yağdığı zaman aşırı korkuya kapılabilir.  

·      Çocuğun konsantrasyonu bozulabilir ve bundan kaynaklı dikkatini veremeyebilir.

·      Uyku düzeni ve uyku alışkanlığı bozulabileceği gibi yalnız uyumaktan korkabilir, çok sık uyanabilir, uykuya dalamayabilir, kabuslar görebilir, erken uyandıktan sonra bir daha uykuya dalamayabilir ve yatağını ıslatabilir.

·      Gündüz ve gece fark etmeksizin küçük ya da büyük tuvaletini altına kaçırabilir.

·      Yalnız kalamayabilir, hatta yanındaki bir yetişkinin uzaklaşmasından korktuğu için sürekli peşinde dolanabilir.

·      Okula veya kreşe gitmekten korktuğu için gitmek istemeyebilir. Tuvalette yalnız kalmaktan dahi korku hissedebilir.

·      Yaşıyla kıyaslandığı zaman daha bebeksi davranışlar gözlenebilir.

·      Fiziksel herhangi bir neden olmasa da mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı, beslenme bozukluğu ve baş dönmesi gibi problemler görülebilir.

·      Sessizleşerek içine kapanık bir çocuk olabilir. Yaşananlara dair konuşmaktan kaçınabilir.

Depremin ardından yetişkinlerin çocuklara gösterdiği yaklaşım tarzı büyük önem taşımaktadır. Yaşananlara dair çocukların bilgilendirilmesi onlara güven duygusu aşılamaktadır. Çocuğun başına gelen felaketi idrak etmesine yetişkinlerin yardımcı olması gerekir. Çünkü çocuklar idrak edemedikleri olaylar karşısında daha fazla korkuya kapılırlar. Çocuğa depremin ne olduğu, nasıl oluştuğu, çok sık rastlanan bir durum olmadığı, fırtına, şimşek çakması, kar ve yağmur yağması gibi doğal bir olay olduğu söylenmelidir.

Çocuklara deprem gibi afetlere kendi yaptıkları herhangi bir kabahatin neden olamayacağı, bu tür doğal afetlerde kendilerinin hiçbir suçu olamayacağı ve bu tür felaketlerin insanlara verilen bir tür ceza olmadığı onların anlayabileceği bir dille ifade edilmelidir. Çocuğun neyi, nasıl söylediğinin yanı sıra ses tonuna, yüz ve göz ifadesine, yüz ve ellerindeki titremelere dikkat edilmelidir. Çünkü bu tür jestler çocuğun duygularını çok iyi yansıtmaktadır. Çocuğun ifadeleri yetişkin tarafından ifade edilirse ve yetişkin kendi hissettiklerini çocukla paylaşırsa, çocuğun kendi duygularını tanımasına ve kendi duygularının yetişkin tarafından anlaşıldığının fark edilmesine yardımcı olunur.  

deprem-sonrasi-cocuga-nasil-davranilmali-ve-nasil-vakit-gecirilmelidir

Deprem Sonrası Çocuğa Nasıl Davranılmalı ve Nasıl Vakit Geçirilmelidir?

Deprem felaketinde yaşananlarla ilgili çocuğa doğru bilgi verilmesi, çocuktan bir şey saklanmaması ve çocuğa doğru bilgilerin onların anlayabileceği bir dille ifade edilmesi önemlidir. Çocukla konuşulduğu esnada onunla göz hizasına gelinmesi ve çocuğun ellerini tutarak konuşulması, çocuğa güven duygusu aşılamaktadır. Yine çocuk tarafından sorulan sorulara basit ve doğru yanıtlar verilmeli, neler yaşandığı, sonrasında yaşanacaklar ve yaşamında meydana gelebilecek değişikliklerle ilgili doğru açıklamalar çocuğa yapılmalıdır.

Yaşanan felaketin daha basit veya daha abartılı şekilde çocuğa anlatılmaması da onun psikolojik sağlığı açısından önemlidir. Çocuk, ailesi ve yakınlarıyla beraber güvende olduğunu mutlaka hissetmelidir. Mesela senin de yaşarken farkına vardığın gibi deprem tehlikeli bir doğa olayıdır. Hep beraber böylesine üzücü bir olay yaşadık. Ama şu an hepimiz güvendeyiz. Yaşadığımız bu felaketten sonra insanlar ve tüm yardım kuruluşları yardımımıza koştu. Bu durumu geçici olarak yaşamaktayız. Böyle bir açıklama çocuğun psikolojisini olumlu etkileyecektir. Yine çocuğun yaşananlar karşısında kendisini güvende ve rahat hissetmesi için hep beraberiz ve korkmana hiç gerek yok, seni çok seviyorum ve tehlike anında seni koruyacağım gibi ifadeleri sık kullanmaya ve tekrar etmeye dikkat edilmelidir.

Uyumadan önce çocukla daha fazla vakit geçirmeye, konuşmaya ve çocuğun uyuduğu odanın karanlık olmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Çünkü kabus gördüğü zaman korku içerisinde karanlık bir ortama uyanmamalıdır. Ayrıca kabusların çocuğun beyninin gösterdiği doğal bir tepki olduğu ve kabus sayesinde iç dünyasında yaşadığı yoğun duyguları boşalttığı bilinmelidir. Çocuk, kabustan büyük bir korkuyla uyandığı zaman paniğe kapılmadan çocuğa sarılmalı ve neler gördüğünü anlatması istenerek sözü kesilmeden sonuna kadar dinlenmelidir.

Daha sonra ‘Gördüğün kötü rüya sana gerçekmiş gibi gelmiş olabilir, rüyanda ağladığını ve kaçtığını ifade ediyorsun, ben de olsam aynı duyguları hissedeceğim için sana hak verebiliyorum.’ gibi ifadelerle çocuğun kendisini rahat ve güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Çocuğa korkulacak bir şey olmadığı gibi bir ifade kesinlikle söylenmemelidir. Çünkü çocuk korkabileceği bir kabus görmüştür ve bu kabustan dolayı suçluluk ve utanç gibi hislere kapılmamalıdır.

Gün içerisinde çocuğa oyalanacağı ve bedenen yorulacağı oyunlar oynatılmalıdır. Çocuğun gördüğü kabusların azalmasına oyuncaklarıyla oynaması, güvenli ve açık alanlarda oyun oynaması yardımcı olacaktır. Çok küçük yaştaki çocuklar aşırı sevdiği ve onsuz yapamayacağı bir oyuncağını ya da başka bir eşyasını kaybettiği zaman ağlıyor ve onun yasını tutuyorsa, bu duruma engel olunmamalı ve çocuğun susması için çaba sarf edilmemelidir. Aradan bir süre geçtikten sonra kaybettiği şeyin yerine yenisi temin edilmelidir.

Çocuğa Küçük Sorumluluklar Verilmeli Mi?

İmkanlar dahilinde çocuk günlük yaşamındaki alışkanlıkları sürdürmelidir. Özellikle daha büyük çocuklar gündelik alışkanlıklarından uzak kalırsa çok ciddi bir stres yaşayabilirler.

Problemleri çözmek ve sorunlarla başa çıkmak için sabır, kararlılık ve dayanışma içerisinde olunmalıdır. Bu tür davranışlarla çocuğa örnek olunması önemlidir. Ayrıca çocuğun dikkati kendileri gibi benzer felaketi yaşayan ailelere ve onlara yardım etmek için çabalayan insanlara çekilmelidir. Yine çocuğa kendi yaşına uygun küçük sorumluluklar verilerek yaşananların atlatılmasına destek vermesi sağlanmalıdır. Bu sayede çocuk yaşadıklarıyla baş etme kabiliyetini geliştirir.

Deprem gibi doğal afetlerin çocuklarda neden olabileceği travma ve uyum bozukluklarıyla baş etmek için uzman hekimlerden yardım alınması ihmal edilmemelidir.