Her adımı mevcut anayasa ve hukuğun, saray ve AKP tarafından defalarca ihlal edilmesi ile süren darbe süreci, 5 milyondan fazla yurttaşın oyunu almış bir partiyi parlamento dışına itmeyi hedefleyen hukuk dışı bir dokunulmazlık teklifinin kabul edilmesi ile tamamlandı.

Bu anayasaya aykırı değişikliğe 20 milletvekili ile destek veren CHP de, sarayın emrindeki AKP-MHP milliyetçi cephesinin parçası oldu. Oysa, bu darbenin kurumsallaşmasını durdurabilecek belki de ilk ve en önemli adım, bu meclisi tasfiye edecek değişikliğin önlenmesi idi...

Referandum bile, zor da olsa bu darbeyi durdurmanın bir fırsatı olabilirdi, fakat CHP bunun yerine, kendisini de bitirecek bu darbenin bir parçası olmayı seçti.        

Esasında, darbe süreci, 7 Haziran seçim sonuçlarının rejim tarafından hazmedilememesi ve yok sayılması ile başlamıştı...

20 Temmuz'da bir IŞİD barbarı, adeta elini kolunu sallaya sallaya gerçekleştirdi Suruç katliamını...

Bugün öğreniyoruz ki, katliamdan üç gün önce valilik, ilçe emniyet müdürlüğünü önlem alma konusunda uyarmış. (burada)

Görünen o ki, istenseydi Suruç katliamı engellenebilir, gençlerimiz ölmeyebilirdi, tıpkı barış isteyenlerin alçakça katledildiği korkunç Ankara katliamının da engellenebileceği gibi...

Suruç katliamından sonra, adı konulmamış darbe süreci derinleşti...

Kürt illerinde, hiçbir hukuki temeli olmayan sokağa çıkma yasakları...

Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın raporuna göre, sokağa çıkma yasaklarının olduğu il ve ilçelerde Ağustos ayından beri yaşamını yitiren 338 sivil...

Tahir Elçi'nin kameraların gözü önünde öldürülmesi, katilinin bulunamaması, uğruna öldüğü, ölmeden hemen önce sahip çıkalım dediği tarihsel mirasın katli, Sur'un yıkımı...

Cizre vahşeti...

Bütün bu korkunç olaylar, ancak bir ara rejimde mümkün olabilirdi. Sur'da incelemelerde bulunan Uluslararası Af Örgütü'nün tespitleri de, yaşananların ancak bir darbe sürecinde mümkün olabileceğine işaret ediyor: “Nüfusun yoğun olduğu yerleşim alanlarında ağır silahların, tank ve topların kullanılması Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’na göre kabul edilemez, uygulanamaz. 24 saat sokağa çıkma yasağı ve ağır silahların kullanılması Güneydoğu’da yaklaşık 500 bin insanın göç etmesine, yerinden edilmesine neden oldu.” (burada)

Darbe sürecinin hukuk tanımaz ortamı, barış isteyenleri, insanlar ölmesin diyenleri, tüm muhalifleri, insan hakları savunucularını, Kürt sorununda demokratik çözüm diyenleri, siyasetçileri, gazetecileri ve akademisyenleri, “terör propagandası” ithamı ile susturmaya çalışmak için kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor...

Darbenin kurumsallaşması için son adım meclisin tasfiyesiydi ve bu da aynı itham üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılacaktı...

Demokratik siyasete yönelik ve beş milyondan fazla HDP seçmeninin iradesini hedef alan bu darbe oylamasında evet oyu verenler, Kürt sorununun demokratik siyaset ile çözülmesi için uğraşanların tasfiyesine yol açarak, demokratik siyasetin alanının yok edilmesi ile artan şiddetin sorumluları olacaktır.

Bunca zulme ve yıkıma rağmen hala barış umudundan vazgeçmeyen ve demokratik siyasette ısrar eden milletvekillerini bir darbe ile tasfiye etmeye çalışanlar, demokratik siyaset ve barış imkanını da tasfiye edenler olarak tarihe geçecek. Fakat, hala bu darbeyi geriletmek için küçük de olsa bir umut var.

Halkın iradesi ile seçilmişlere yönelik bu darbeye karşı, bu darbeyi içine sindiremeyen, barış yanlısı hayırcılar elini taşın altına sokabilir. CHP içinden gelen “HDP'nin AYM çağrısına imza verenin partide yeri olmaz” tehditlerine rağmen, vicdanlarının sesini dinleyen barış yanlısı hayırcılar, HDP milletvekilleri ile birlikte hareket ederek, Anayasa Mahkemesine gitmeye yetecek 110 sayısına ulaşılmayı sağlayabilir. Bu durumda, belki de demokratik siyaset için son bir umut yeşerebilir...

Bunun sembolik anlamı da sanılandan çok daha büyük olacaktır.

Böylesi bir girişim, tek adam rejimine karşı meclisi savunan güçlü bir darbe karşıtı dayanışma anlamına gelecektir.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olursa olsun, böyle bir dayanışma bir demokrasi ve barış cephesi umudunu güçlendirecektir.