Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleşmesinin ardından 20 Temmuz tarihinde ‘FETÖ’ ile mücadele adı altında olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi.
Onbinlerce kamu görevlisi ihraç edildi, onbinlerce kişi tutuklandı, onlarca kurum ve kurulun yanısıra çok sayıda basın kuruluşu kapatıldı. Gazeteciler, milletvekilleri, belediye başkanları, muhalefet parti yöneticileri tutuklandı.
Demokrasi için Birlik İnsiyatifi, OHAL ile geçen 1 yıllık süreçte yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti.
Demokrasi için Birlik İnsiyatifi tarfından yapılan basın açıklamasında, “15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL toplumsal, insani, doğal, kentsel bütün alanlarda korkunç bir yıkım manzarası ortaya çıkardı” denildi.
OHAL’e karşı ortak mücadele verilmesi gerektiği çağrısının yapıldığı açıklama şöyle:
15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL toplumsal, insani, doğal, kentsel bütün alanlarda korkunç bir yıkım manzarası ortaya çıkardı. KHK’lar, darbeyle sınırlı olmayan bir alanda sayısız hak ihlaline yol açtı.
Uluslararası hukukla belirlenen sınırlar dikkate alınmaksızın, tüm özgürlük ve haklar sınırsız ve keyfi bir biçimde yok edildi. Binlerce insanı mahkeme kararı olmadan işinden ve kazanılmış haklarından eden KHK’larla yapılan uygulamalara karşı hukuk yolu kapalı. Yedi üyesinden beşi Hükümet tarafından atanan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun tarafsızlık ve bağımsızlığından söz etmek mümkün değil.
OHAL DÖNEMİNDE SAYISIZ HAL İHLALİ YAŞANDI
Binlerce kişi hukuksuz şekilde işsiz bırakıldı. Kendileri ve aileleri açlığa mahkûm edildi. 20 Temmuz itibariyle kamu kurumlarından ihraç edilenlerin sayısı 112.863. Bu sayıya özel öğretim kurumların da çalışma izni iptal edilenler de eklenince rakam 135.337’e ulaşıyor. Mahkeme kararı olmadan maaşlarını ve emeklilik haklarını kaybettiler. İşlerine iade edilmeleri talebiyle açlık grevine başlayan iki kamu emekçisi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 134. gününde, hapishanede ölümle pençeleşiyor. Onlara destek olmak için açlık grevine başlayan Esra Özakça ise 59. gününde, İsmail Erdoğan 57. gününde.
Seçme ve seçilme hakkı ihlal edildi. Anayasaya aykırı olarak Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri ve eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. CHP milletvekili Enis Berberoğlu’yla birlikte 12 milletvekili hapiste bulunuyor.
Çeşitli işkollarında 4 grev ertelendi. Grev hakkı ihlal edildi.
15 üniversite kapatıldı, KHK’larla 5.644 akademisyenin işine son verildi; üniversitelerde çalışanlar dahil edildiğinde bu rakam 7.800 kişiyi aştı.
Seçilmiş Yerel Yöneticiler görevden alınarak, cezaevlerine konuldu ve yerlerine seçilmemiş kişiler atandı. Kayyım atanan Belediye sayısı 86’ye ulaştı.
Malvarlıklarına hukuksuz biçimde el kondu. KHK’lar kapsamında Türkiye'nin 43 ilinden toplam 965 şirkette kayyımlar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredildi 107 gerçek kişinin malvarlıklarına da kayyım olarak TMSF getirildi.
BİNLERCE KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Binlerce kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların avukat görüşleri sınırlandı. İşkence ve kötü muamele yaygınlaştı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 7 Temmuz 2017’de yaptığı açıklamada, 15 Temmuz'dan sonraki süreçte, 168.801 kişi hakkında adli işlem yapıldığını söyledi.
Kadınlara karşı hak ihlallerinde artış yaşandı. Hak arama kanalları tıkandı. KHK’lar ile 50’yi aşkın kadın sivil toplum kuruluşu kapatıldı. KHK’lar ile kamu kurumlarından ihraç edilenlerin % 20’sini kadınlar oluşturdu. Kadın cinayetlerinde artış ve nitelik değişikliği dikkat çekti.
OHAL kültür sanat alanına yayınevi kapatmaları, yazarların tutuklanması, konserlerin festivallerin, tiyatro oyunlarının yasaklanması, kültür merkezlerinin kapatılması inanç merkezlerine yönelik baskılarla damgasını vurdu. Alevilerin inanç merkezlerine ve kutsal günlerine yasak kondu. Laik, özgür bilimsel eğitimi ortadan kaldıracak adımlar atıldı. Eğitim kurumlarından başlayarak sistematik biçimde toplumu muhafazakârlaştırma ve dincileştirme çabaları hız kazandı.
LBGTİ+ bireylerin mağduriyetlerini artırdı militarizm, homofobi ve transfobiyi yükseltti. Cezasızlık teminatı, hukuksuz uygulamalar, homofobik saldırıları ve polis şiddetini artırdı. LBGTİ+ yurttaşlar arasında korku ve yılgınlık yaygınlaştı, örgütlenme, toplanma ve gösteri yapma hakları kısıtlandı.
1401 dernek ve 122 VAKIF KAPATILDI
OHAL döneminde hükümet 180 medya kuruluşunu kapattı. Gazeteciler tutuklandı. KHK’larla 180 medya kuruluşu kapatıldı. 2017 Nisan- Mayıs- Haziran dönemini kapsayan Bia Medya Gözlem Raporu’na göre Türkiye’de136 medya temsilcisi hapishanede.
Çevreye zarar veren başta Termik santraller ve HES’ler olmak üzere yatırım ve projelerin çevreye etkisini değerlendiren Çevre etki değerlendirmesi (ÇED) raporlarını ayak bağı olan gören iktidar, OHAL’i fırsata çevirdi. SİT kavramı tarihe karıştı. Doğal, tarihi varlıklar yıkıma uğradı. 445 ÇED kararı yatırımcı lehine çıktı.
Sivil topluma yönelik yaptırımlar ve verilen cezalar açısından tüm dönemlerin en büyük kıyım ve baskısı gerçekleşti. 1401 dernek ve 122 Vakıf kapatıldı.
OHAL ilan edilmesinin ardından yazarlara, yayınevlerine keyfi gerekçelerle davalar açıldı, yazarlar hapse atıldı. 34 yazar tutuklu bulunuyor. Kitap toplatma ve yasaklamaları arttı. 30 yayınevi kapatıldı. Binlerce yayıncılık çalışanı işsiz kaldı.
Güneydoğu bölgesinde çok geniş kamulaştırmalarla kitleler göçe zorlandı, mülksüzleştirildi. Diyarbakır Sur’da tarihi miras yok edildi, kamulaştırmalarla yoksullar kent merkezinden sürgün edildi, demografik yapı değiştirildi.
"DEMOKRASİ GÜÇLERİ OHAL'E KARŞI ORTAK MÜCADELE VERMELİ"
25 günlük Adalet Yürüyüşü de gösterdi ki, demokrasi mücadelesinin anahtarı halktır. Bu mücadelenin uzun soluklu bir halk hareketine dönüşmesi, mücadelenin başarıya ulaşması açısından büyük bir önem taşıyor. Referandumda ortaya konulan kitlesel hayır iradesinin ve Adalet yürüyüşünün ortaya çıkardığı rüzgârın, demokrasi güçlerinin ortak mücadelesine yeni bir soluk kazandırması gerekiyor.
Adalet talebi, OHAL’in kaldırılması, demokratik toplum örgütleri ve siyasi partilerin eşit aktörler olarak aynı zeminde buluşmasıyla, birbirini beslemesiyle, güçlenip toplumsallaşabilir. Bu ortaklaşma zeminini yaratmak için Demokrasi İçin Birlik olarak biz varız; hazırız.