HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, Demirtaş ve önceki HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında verilen tutuklama kararına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Demirtaş’ın siyasi rehine olduğunun savunulduğu açıklamada, “Sayın Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandığı, 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye edildiği ve halen Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması süren bir suçtan dolayı yeniden tutuklanmıştır. Üstelik bu tutuklama kararı, süren mevcut dava dosyası üzerinden değil, şüphelisi olduğu iddia edilen başka bir soruşturma dosyası üzerinden verilmiştir” denildi.

Açıklamada, “Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ, haklarında halen devam eden davalardaki aynı suçlamalarla tutuklandıkları gerçeği bir tarafa, her ikisi de, haklarında tutuklama kararı verilen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/146757 soruşturma sayılı dosyasının şüphelisi bile değildirler. Tekrar etmekte ve vurgulamakta fayda var: Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ, haklarında olmayan bir soruşturma üzerine tutuklanmışlardır”  ayrıntısına yer verildi.

“Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi hakkında derhal ve resen soruşturma başlatın” çağrısında bulunan avukatlar, Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade ettiler.

Açıklamada, “ Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Soruşturma Savcısı ve tutuklama kararını veren Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi hakkında derhal ve resen soruşturma başlatın. Yok hükmündeki bu kararı telafi edici çareler bulun. Aksi halde, sorumluluk makamında olanlar olarak, olmayan soruşturma dosyası üzerinden verilen bu tutuklama kararına karşı tutumsuzluğunuz Türkiye Yargısının tamamen yok olduğunun tescili olacaktır” denildi.

Demirtaş’ın avukatları’nın açıklaması şu şekilde:

Müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş, yaklaşık 3 yıldır Edirne F Tipi Kapalı Cezaevinde “siyasi rehine” olarak tutulmaktadır.

Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ ve milletvekili arkadaşlarını gerek tutuklanmaya götüren süreç, gerek tutuklanma şekil ve gerekçeleri, gerekse de bugüne kadarki yargılama süreçlerinde ortaya konulan siyasi ve yargısal pratik, mevcut tutulma halini “siyasi rehine” olarak niteleme dışında bir seçenek bırakmamıştır. Nitekim tüm kamuoyunun algısı ve kabulü de bu yöndedir.

Sizlerin de takip ettiği üzere, 18 Eylül 2019 tarihinde AİHM Büyük Dairede yapılacak duruşma öncesi, AİHM Büyük Dairedençıkacak kararı etkilemeye yönelik olarak Sayın Demirtaş, 2 Eylül 2019 tarihinde tutuklu olarak yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasından tahliye edilmişti. Ancak başka bir dosyadan kesinleşen 4 yıl 8 aylık cezası nedeniyle fiilen Cezaevinden çıkamamıştı.

AİHM Büyük Daire duruşmasından 2 gün sonra; tutuklu kalınan sürenin, kesinleşen mahkumiyet kararından mahsup edilmesi ve bu suretle Sayın Demirtaş’ın denetimli serbestlikle Cezaevinden çıkmasını sağlama amacıyla yaptığımız başvurunun karara bağlandığı gün, emsaline hiç rastlamadığımız bir yargı skandalı ile karşı karşıya kaldık:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Eylül 2019 tarihinde telefon ile Edirne Cezaevi Müdürlüğünü arayarak Sayın Demirtaş’ı SEGBİS odasında hazır etmelerini istemiştir. Hangi amaçla şifaen çağrıldığını öğrenmek üzere Segbis odasına çıkan müvekkil, Savcının 6-8 Ekim olayları ve suç isnatları nedeniyle şüpheli olarak ifadesini almak istediğini öğrenmiştir.  Sayın Demirtaş, suçlamaların kapsamı, Cezaevinde oluşu, telefon ile çağrılmış olması ve Avukatlarının hazır olmaması gerekçesi ile daha sonra ve bizzat Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında beyanda bulunacağını belirtmiştir. Bunun üzerine ifade alma işlemine son verilmiştir.

Aynı gün öğleden sonra ve yine telefonla Sayın Demirtaş’ın tutuklamaya sevk edildiği, Edirne Cezaevine ve biz Avukatlarına bildirilmiştir. Tutuklamaya sevk edilen ve Edirne Cezaevinde SEGBİS odasında tek başına hazır edilen müvekkil, burada beklediği sırada,  Ankara Adliyesi koridorlarında Sayın Demirtaş’ı sorgulayacak ve tutuklayacak hakim arayışına girilmiştir. Öyle ki, günün Nöbetçi Hakimliği, 6. Sulh Ceza Hakimliği olmasına rağmen, ne hikmetse 1. Sulh Ceza Hakimliğine sorgu yaptırılarak müvekkil tutuklattırılmıştır.  Ankara Cumhuriyet Başsavcısının ve Başsavcı Vekillerinin de, adeta hükümet komiseri gibi, müvekkilin tutuklanmasına karar verildiği ana kadar Adliyede nöbet tuttuğunu da not etmek isteriz.

Sayın Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandığı, 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye edildiği ve halen Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması süren bir suçtan dolayı yeniden tutuklanmıştır. Üstelik bu tutuklama kararı, süren mevcut dava dosyası üzerinden değil, şüphelisi olduğu iddia edilen başka bir soruşturma dosyası üzerinden verilmiştir.

Değerli Basın Mensupları,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Sayın Demirtaş’ın tutuklandığı gün ve bir gün sonra olmak üzere 2 basın açıklaması ile “Demirtaş ve Yüksekdağ’ın, halen Ankara Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılaması devam eden suçlardan dolayı değil, Başsavcılıklarının 2014/146757 Soruşturma sayılı dosyası kapmasındaki suçlamadan tutuklandıklarını, mükerrer bir soruşturma ve yargılama olmadığını” beyan etmiştir.

Basın aracılığı ile kamuoyuna sunulan bu beyanı gerçek dışı olarak nitelemenin hafif kalacağını, bilerek ve isteyerek yapılan yalan bir beyan olduğunu;  görevi kötüye kullanma, suç uydurma, evrakta sahtecilik, adil yargılanmayı etkilemeye teşebbüs ve hürriyeti tahdit suçlarına vücut verdiğini önemle belirtmek isteriz.

Çünkü Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ, haklarında halen devam eden davalardaki aynı suçlamalarla tutuklandıkları gerçeği bir tarafa, her ikisi de, haklarında tutuklama kararı verilen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/146757 soruşturma sayılı dosyasının şüphelisi bile değildirler. Tekrar etmekte ve vurgulamakta fayda var: Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ, haklarında olmayan bir soruşturma üzerine tutuklanmışlardır.

Peki, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ’ın şüphelileri olduğunu iddia ettiği 2014/146757 Soruşturma sayılı dosyası nedir? Şüphelileri kimlerdir?

Değerli Basın Mensupları,

2014 yılı Ekim ayında meydana gelen ve kamuoyunda 6-8 Ekim olayları olarak bilinen hadisenin hemen akabinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca “HDP Genel Merkezi Twitter hesabından atılan bir twit üzerine” HDP MYK üyeleri hakkında 2 adet soruşturma başlatılmıştır.

•Birinci Soruşturma, aralarında Demirtaş ve Yüksekdağ’ında olduğu, o tarihte milletvekili olan MYK üyelerine açılmış olup Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunda kayıtlı olan 2014/5717 Soruşturma sayılı dosyadır.

•İkinci Soruşturma ise milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında açılmış olup Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunda kayıtlı olan 2014/146757Soruşturma sayılı dosyadır.

Her iki soruşturmanın konusu ve suç nitelemesi aynı olmasına rağmen, farklı birimlerce takip edilmesinin nedeni, bir kısım MYK üyelerinin o tarihte milletvekili olması, diğerlerinin ise milletvekili olmamasıdır.

Her iki Soruşturmanın geçirdiği safahata kısaca değinmek gerekirse;

1-Demirtaş’ın Şüphelisi Olduğu Soruşturma Dosyası (2014/5717)

Demirtaş, Yüksekdağ ile diğer milletvekilleri hakkında açılan ve Parlamenter Suçlarını Soruşturma Bürosunca yürütülen 2014/5717 sayılı dosyada, TCK 214. maddesinde düzenlenen “halkı suç işlemeye tahrik” suçundan dokunulmazlıklarının kaldırılması istemi ile 21.03.2016 tarihinde fezleke hazırlanarak TBMM’ye gönderilmiştir.

20 Mayıs 2016 tarihindeki Anayasa değişikliği ile Anayasaya aykırı bir şekilde dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra dosya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiş olup Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/100082 Soruşturma numarasına kaydedilmiştir.

Demirtaş ve milletvekili arkadaşlarına Diyarbakır eksenli operasyon yapılmasının arifesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 31 Ekim 2016 tarihinde soruşturma dosyasında Yetkisizlik kararı vererek dosyayı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da 1 Kasım 2016 tarihinde karşı Yetkisizlik kararı vererek dosyayı yeniden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

Aynı gün, yani 1 Kasım 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden ve son kez Yetkisizlik kararı vererek dosyayı tekrar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

Amiyane tabirle, ihale kendisinde bırakılan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim olayları ile ilgili bu soruşturma dosyasını, her bir milletvekili hakkında süren soruşturma dosyaları ile birleştirmiş, ayrı ayrı iddianame düzenleyerek Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemelerinde davalar açmıştır. 

Bu kapsamda, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Sayın Demirtaş ile ilgili de, 31 adet fezlekeden oluşan “toplama” bir soruşturma dosyası hazırlamıştır. Bu “toplama” soruşturma dosyası içinde yer alan soruşturmalardan biri de, 2014 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 6-8 Ekim olayları ile ilgili başlatılan ve yetkisizlikle gelen dosyadır. Bu dosya, Demirtaş hakkında düzenlenen İddianamede 31 nolu fezleke olarak yerini almıştır.

Sayın Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde, Ankara CBS’den gelen 6-8 Ekim olayları ile ilgili Soruşturma kapsamında “Halkı Suç İşlemeye Tahrik” suçundan tutuklanmıştır. Uzun bir yargılama sürecinden sonra, Ankara 19 Ağır Ceza Mahkemesince 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye edilmiş olup yargılaması halen devam etmektedir.

2-Demirtaş’ın Şüpheli Olmadığı Halde Tutuklandığı Soruşturma Dosyası (2014/146757)

Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ ve diğer milletvekilleri dışında kalan MYK üyeleri hakkında açılan ve Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunca takip edilen bu dosyada ise 20 Eylül 2019 tarihine kadar hiçbir gelişme yaşanmamıştır.

Sayın Demirtaş, hiçbir zaman bu dosyanın şüphelisi olmamıştır. Olamaz da. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz üzere Sayın Demirtaş, aynı konu ve suçlama ile milletvekili olduğu için Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunca soruşturulmuş ve hakkında dava açılmıştır. Dava da halen Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde sürmektedir.

Sayın Demirtaş hakkında tek soruşturma bulunduğu, bu tek soruşturmanın da Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosundaki 2014/5717 sayılı soruşturma dosyası olduğu sadece bizim iddiamız değil; aksini iddia eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının da yazılı olarak ikrar ettiği bir gerçektir:

Değerli Basın Mensupları,

Birazdan sizinle de paylaşacağımız belgelerle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ikrarını bizzat kendi resmi belgeleri ile ortaya koyacak, nasıl bir yargısal kumpasın organize edildiğini, sizler aracılığı ile kamuoyunun dikkatine sunacağız:

Basın Toplantımız sonrasında sizlere dağıtacağımız belgelerde ne bulacaksınız?

1. İlk Belgemiz, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 7 Ekim 2015 tarihli yazısı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının buna verdiği aynı tarihli cevabi yazısıdır. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 Ekim 2015 tarihli bu yazı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosundan “Halen HDP İstanbul Milletvekili olan Selahattin Demirtaş hakkında soruşturma bulunup bulunmadığı hususlarında bilgi verilmesi, soruşturma var ise soruşturma numarasının bildirilmesini” talep etmiştir.

Ankara CBS Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu, 7 Ekim 2015 tarih ve 2014/146757 soruşturma sayılı cevabi yazı ile “HDP Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri MİLLETVEKİLİ OLMAYANLAR hakkında soruşturmanın Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2014/146757 sayılı soruşturma dosyası üzerinden yürütüldüğü; HDP Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri MİLLETVEKİLİ OLAN Selahattin DEMİRTAŞ hakkında soruşturmanın ise 2014/5717 sayılı soruşturma dosyası üzerinden Ankara CBS Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunca yürütüldüğünü” şeklinde yanıtlamıştır.Cevabi yazıda Demirtaş’ın şüpheli olmadığı belirtilen dosya, Demirtaş’ın 3 gün evvel tutuklandığı dosyadır.

2. İkinci Belgemiz de yine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu arasındaki yazışmadır. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı,   7 Ekim 2015 tarihli bu yazı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosundan “Halen HDP İstanbul Milletvekili olan Selahattin Demirtaş hakkında soruşturma bulunup bulunmadığı hususlarında bilgi verilmesi, soruşturma var ise soruşturma numarasının bildirilmesini” talep etmiştir.

Ankara CBS Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu, 12 Kasım2015 tarih ve 2014/5717 soruşturma sayılı cevabi yazı ile “ Selahattin Demirtaş hakkında Büromuzca 2014/5717 Basın Soruşturma numaralı dosyanın bulunduğu ve halen derdest olduğu” bilgisini vermiştir.

Bu yazışmalardan da anlaşılacağı üzere, Sayın Demirtaş’ın bugün itibariyle tutuklu olduğu dosyada şüpheli olmadığı, sadece Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosunda kayıtlı olan dosyada şüpheli olduğu, bizzat soruşturma dosyası savcısınca ikrar edilmiştir.

3-Üçüncü belgemiz de, 7 Ağustos 2019 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından aldığımız ve Sayın Demirtaş ile ilgili kayıtlı bütün Soruşturma dosyalarının dökümünü gösteren belgedir. Anılan bu belgede, Demirtaş ile ilgili Ankara CBS’de bulunan tüm Soruşturma dosyaları bulunduğu halde,  Demirtaş’ın 3 gün evvel tutuklandığı 2014/146757 Soruşturma sayılı dosyanınise yer almadığı görülecektir.

Bütün bunların, karmaşık ve anlaşılması güç meseleler olduğunun farkındayız. Bu karmaşıklığın yegâne nedeninin, siyasal iktidarın güncel politik ihtiyaçlarına göre, etkili bir muhalefet liderini yargı eliyle rehin tutma anlayışından ve yargıya müdahalesinden kaynaklandığını üzülerek ifade etmek isteriz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş ile ilgili kararını açıkladığı 20 Kasım 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı, “Bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” demiş, bu talimat doğrultusunda Sayın Demirtaş 14 gün içinde hükümlü hale getirilerek tahliyesi engellenmişti.

Bugün sizlerle paylaştığımız bu hukuk dışı uygulama ile Sayın Demirtaş’ın tutuklanmasının da yine aynı kaynaktan gelen “siyasi bir müdahale, hamle olduğu”, Cumhurbaşkanının karardan bir gün sonra Demirtaş ve Yüksekdağ’ı kastederek “ bunları bırakamayız, şehitlerimiz bize hesap sorar” beyanından anlaşılmıştır. Bu hukuk dışı yol yöntemlere başvurularak Demirtaş’ın rehineliğini daimi kılma hamlesi, Sayın Demirtaş’ın tahliye edilmesinin önlenmesini amaçlamaktadır.

Buradan sizler aracılığı ile Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Kuruluna sesleniyoruz:

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, Soruşturma Savcısı ve tutuklama kararını veren Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi hakkında derhal ve resen soruşturma başlatın. Yok hükmündeki bu kararı telafi edici çareler bulun. Aksi halde, sorumluluk makamında olanlar olarak, olmayan soruşturma dosyası üzerinden verilen bu tutuklama kararına karşı tutumsuzluğunuz Türkiye Yargısının tamamen yok olduğunun tescili olacaktır.

Ayrıca tüm sorumlular hakkında tarafımızca da suç duyurusunda bulunacağını kamuoyunun bilgisine sunarız."

NE OLMUŞTU?

Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Eylül'de Demirtaş'ın yargılandığı ana davada HDP'li siyasetçi hakkında tahliye kararı vermişti. Savcılığın bu karara yaptığı itiraz da Ankara 20'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiş ve Demirtaş’ın tutuklu olduğu esas dosyasındaki tahliye kararı kesinleşmişti.

26'ncı Ağır Ceza Mahkemesi avukatların Demirtaş'ın tutukluluk süresini kesinleşen cezadan mahsup etme talebini kabul etmişti. Bunun üzerine avukatlar da Demirtaş için tahliye talebinde bulunmuştu. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 20 Eylül Cuma günü Demirtaş'ı yeniden ifadeye çağırmış,  Ankara 1'inci Sulh Ceza hâkimliği tarafından da Demirtaş'ın tutukluluğuna karar verilmişti.